Bütün kötülükleri doğuran yalandır. Bunun için Cenab-ı Hak Kur'ân-ı Kerim'inde "Yalancılara itaat etme. Onların peşinden gitme."(Kalem sûresi âyet: 8) buyurmuştur.
Yalan, güven ve itibarı sarsan çirkin bir huydur.
Yalan, insanı dostlarından koparır, uzaklaştırır. Yalnızlığa iter.
Yalan, kişinin ahiretini yıkar. Ateşten bir gömlek gibidir.
Yalan, ailede karı-kocanın, evlât ile anne ve babanın arasını açan tehlikeli bir yoldur.
Yalan, yalanım ortaya çıkacak diye, yalancıyı her gün huzursuz eden bir afettir. Yalan, ferdin ruhunu çürüten bir mikroptur.
Yalan ucu cehenneme bağlı bir ip gibidir ki, kendisine yapışanı cehenneme çeker.
Rasulûllah (S.A.V.) "Yalandan kaçınınız, zira yalan kötülüğe, kötülük de insanı cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye-söyleye yalancılar defterine yazılır."(Sahih-i Buhari Tec.Sar.Ter. 12/146) buyurmuştur.
Büyükler buyuruyor ki: Doğruluk emanettir. Yalancılık hıyanettir. (Hz. Ebu Bekir). Allah indinde en büyük hata, yalan konuşmaktır. (Hz. Ali). Yalancı ile cimri Cehenneme girer. Fakat, hangisi daha derine atılır, bilmem. (Şabi). Seyyid Abdülkadir Geylani hazretleri, "Bu işe başladığınızda, temeli ne üzerine attınız? Hangi ameli esas aldınız da böyle yüksek dereceye ulaştınız?" diye soranlara buyurdu ki: Temeli doğruluk üzerine attım. Hiç yalan söylemedim. İçim ile dışım bir oldu. Bunun için işlerim hep rast gitti. Bütün kötülüklerin esası yalandır. Peygamber Efendimizin en sevmediği huydur. Yalan söylemek haramdır. Ancak üç yerde caizdir. Harpte, iki Müslümanı barıştırmak için, hanımı ile iyi geçinmek için. Her şeyin başı doğruluktur. Her işin nizam ve intizamı doğruluk iledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: Doğru olunuz, doğruluk gerçeği, gerçek de Cennet yolunu gösterir. Bir kimse doğruluktan ayrılmaz, doğruluğu düstur edinirse, Allah indinde o kimse sıddıklardan olur. Rızıktan endişe etmemeli, bu yüzden doğruluktan ayrılmayıp haramlara düşmemeli. Rızk mukadderdir. Yani herkesin rızkı bellidir, artmaz eksilmez, rızkını almadan dünyadan ayrılmaz.
Yalan, başlangıçta bir menfaat üzere başvurulan sahte bir metottur. Zamanla tekrar edilirse alışkanlık haline gelir ve insan için kötü huy olur.
Öyle ise yalancılık denilen bu büyük felâketin önüne de, aileden başlamak suretiyle, zamanında alınan tedbirlerle geçilmelidir. Kanaatimce bir çok iyi ve kötü huyların kazanılmasında ailenin dışında bir çok etkenler bulunmaktadır. Bunun için aileler, öğretmenler ve arkadaşlar yalancılık konusunda asla göz yummamalı, zamanında çocuğun yaşına uygun tedbirler almak suretiyle yalanın, huy haline gelmesini önlemelidir. Bu tedbirlerin başında ise telkin ve örnek yaşayış gelir. Aile, çocuklarına yalancılığın iyi olmadığını, toplum içinde güveni sarsacağını, kişiliği kaybettirip küçük düşüreceğini zaman zaman nasihatlarla telkin etmeli, çocuğun yalan yolla menfaat temin etmesine hiçbir zaman müsamaha göstermemelidir. Hatta çocuğun doğru hareketini mükafatlandırmak suretiyle dürüstlüğün, kendisine maddi ve manevi menfaat sağlayacağı inancını da vermelidir. Aile büyükleri yalan söylemekten kesinlikle kaçınmalı ve dürüst davranışlarıyla bizzat iyi bir örnek olmalıdır. Şaka ile de olsa, yalan alışkanlığına kapı açmamalıdır.
Şakacıktan zina yapılmaz. Şakacıktan vergi kaçırılmaz, şakacıktan içki içilmez, şakacıktan hırsızlık olmaz. Bunun gibi şakacıktan da yalan söylenemez. Rasulûllah (S.A.V) "Cemaati eğlendirmek için yalan konuşana yazıklar olsun" buyurmuşlardır.
Adamın biri Rasulüllah'a gelerek: "Birçok kötü alışkanlıklarım var. Senin dininde haram olan her şeyi yapıyorum. Beni bu kusurlarımla kabul edersen Müslüman olurum" der.
Rasulûllah da: "Yalnız yalanı terk et, seni kabul edeyim" buyurur. Adam kabul eder ve Müslüman olur.
Bundan sonraki hayatında, adam, kendisinin de beğenmediği kötülükleri Rasulüllah'a itiraf etmenin mahcubiyetine girer ve Peygamberimize gelerek: "Ya Rasulûllah, beni öyle bağladınız ki, verdiğim bu söze sadık kalmak için bütün kötülüklerden vazgeçmek zorunda kaldım" der. Rasulüüah "Yalan ile iman bir arada bulunmaz” buyurur.