Son bir yılda 1361 doktorumuzun yurt dışına gittiğini öğreniyoruz. Çok yazık. Ülkemiz için acı, utanç kaynağı bir durum. Bunlar yurt dışına turistik geziye gitmiyorlar. Bu doktorlarımızın bir yerde çektikleri çileye sıkıntılara yeter demesidir. Nasıl demesinler ki, Canlarımız için hayatlarını ortaya koyarak hizmet veren doktorlarımız için süslü laflar ediyoruz. Başımızın tacı diyoruz. Peki ne yapıyoruz? Bir yandan da onları bıçaklıyor, karate uygulama tahtası gibi kafa atıyor. Yüzünü gözünü parçalıyoruz. Hastane içinde kovalayıp yumrukluyor, resmen dövüyoruz. Daha 2 gün önce, Balıkesir de kendisine verilen randevu tarihini beğenmeyen sapık bir hasta, doktoru tehdit edip, “İsteğimi yapmazsan, YARIN GELİR SENİ İNDİRİRİM” diye tehdit edebiliyor. Maalesef bunları yapanlarda, elini kolunu sallayıp toplum içinde gezebiliyor. Bu ortamda doktorlar nasıl görev yapabilir? Bunlar nasıl sevgi? Allah aşkına, yasalarımızda böyle boşluklar olur mu?  Toplum sağlığı için her fedakarlığı yapan doktorlarımıza verdiğimiz değer işte bu. Aldığı ücretlerde yaptığımız zamlarda maalesef milli utanç kaynağı. Yurt dışında 10-15 Bin dolar, Türk Lirasıyla (150 Bin lira) aylık alan doktorlara biz ne veriyoruz? Ayda 15 -20 bin lira. Üstüne de hakaret ediyor, el kaldırıyor, ölümle tehdit ediyoruz. Doktorlara meslekte tutacak, ilgili caydırıcı yasalar hemen çıkarılmalı. Devletimizin doktorlara verdiği ücretleri, gözden geçirilmeli. Bunlar, acilen uygulanmalı.  ** ÖNCE BAŞHEKİM, SONRA SİYASİ İRADE! Bugün, doktorlarımızla başladım. Sorunları o kadar çok ki, bu konuda biraz yazmak istiyorum.  Zira ben doktorlarımızın sorunlarını halkımızın, toplumun sorunu olarak görüyorum.  Nazilli Devlet Hastane’mizde her yerde olduğu gibi, maalesef bir doktor göçü başladı.  Sağlıkta yaşanılan genel sorunların yanında, elbette yerelde yaşanan sorunları da var. Nazilli Devlet Hastane’miz bir türlü en son teknoloji gelişmelerden yararlanan, modern bir hastane olamadı.  Kendini yenileyemedi, kan kaybetmeye devam ediyor. Onun için gelişmiş Sağlık Ocağı diyorlar. Yakın geçmişte Başhekim değişti. Geldiği günden beri yeni başhekim ne yapabildi? Ne hizmet getirdi? Hastane ne kadar modernleşti, rakamlarla açıklanmalı. Dediğim dedik öttürdüğüm düdük anlayışında çalışıyor. Ortak akıl arayışı yok. Doktorlar arasında meslekten bir kaçış var. Emekli olmaları da bunların arasında veya istifa edip dışarıda çalışıyorlar. Bu nedenle, Nazilli Devlet Hastanesi söylendiği gibi bir gerileme dönemi yaşıyor.  Bundan 3 yıl önce Nazilli Devlet Hastanemizde uzman doktor sayısı 105 civarındaydı.  Bugün bu sayı 70’li rakamlara indiğini öğreniyoruz. Son 1 ayda hastaneden ayrılan doktor sayısı 10’a yaklaştı.  Hastanede, 20 yıl önce kardiyoloji doktor sayısı 1’di. Bir ara 5-6 olmuştu. 20 yıl sonra bugün bu sayı yine 1’e düştü. Nöroloji dalında da durum aynı. Doktor yokluğundan, hastaneden 15 gün sonraya randevu bile alınamıyor. Sayın Başhekimin, hafta içi herhangi bir gün sabah saat 8’de Nazilli Tren Garı’na gitmesini öneririm. Her gün; yüzlerce insanın, sağlıkları için Aydın’a gitmek üzere mototrene nasıl bindiğini görmesini isterim. Nazilli Devlet Hastanesi yok hükmüne geldi. Bunlar sizi düşündürsün ve uyandırsın Sayın Yetkililer. Hastane ile ilgili iddiaların önü, arkası da kesilmiyor.  ** ANJİYO VE KATARAK AMELİYATI YAPILAMIYOR! NEDEN? Nazilli Devlet Hastanesi’nde hala Anjiyonun, Katarak ameliyatının yapılamadığını hepimiz biliyoruz.  Hastaneye kısa süre önce göz doktoru atanmış. Seri katarak ameliyatı yapmak istemiş.  Göz ameliyatında kullanılan mikroskop veya başka bir cihazın çok düşük çözünürlükte olduğunu, bu cihazın hasta sağlığı için yeterli olmadığını görmüş.  Bir süre beklemiş hiçbir şeyin değişmeyeceğini görünce hastaneden tayinini istemiş. Bunlar doğru ise çok acı ve üzücü olaylar. Covid-19 testleri için Söke’de bile laboratuvar kuruldu. 2 saatte test sonuçları alınıyor. Maalesef Nazilli’de bunu bile sağlayamadık. Neden bunlar Nazilli’ye reva görülüyor? Nazilli’de 3 fakülte ve yüksek okullarımızın, Nazilli Devlet Hastanesini içine düştüğü durumdan el birliği ile kurtarmalıyız.  Sayın yetkililere soruyorum. Neden hastanemiz kendini yenileyemiyor?  Modern cihazlara kavuşamıyor? Bu hizmetleri alamıyor? Bunu sağlayacak olan sizler değil misiniz? Hastanemizde çektirdiğim karaciğer MR’ım, ADÜ’de hocalar tarafından maalesef kalitesiz diye kabul edilmedi. Bunu bizzat kendim yaşadım.  En az 350 bin nüfusa hizmet veren Nazilli Devlet Hastanesi’ne bu durum yakışıyor mu? Siyasi irade temsilcileri, vekillerimiz nerede? Vekiller ne işlerle uğraşıyor? Neden Nazilli’ye hizmette yardımcı olmuyorlar? Amacım çalışanı yaralamak değil. GAZETEMİZ ARACILIĞI İLE HALKIMIZA YARAŞIR HİZMETLERİN VERİLMESİNE KATKI SAĞLAMAKTIR. ** NE ÖZGÜR ÖZEL’MİŞ AMA! Her zaman söylerim. CHP’yi, içinden kurtlanan incire benzetirim. Bu nedenle 62 yıldır iktidara hep hasrettir. Yüzde 60’ı muhafazakar sağ seçmen olan Türkiye’de sen nasıl iktidar olursun?  Milletin inançlarına, değerlerine saldırarak mı? Onlarla alay ederek mi? İktidarın bu kadar köşeye sıkıştığı bir dönemde muhalefetin hatalarını en aza indirmesi gerekmiyor mu? Bu yolda CHP Genel Başkanı çok dikkatli olmaya çalışırken, ortaya Genel Başkan Yardımcısı, ÖZGÜL ÖZEL çıkıyor. Tepesi delik bir laf ediyor. Bir çuval inciri de adeta berbat ediyor.  Yine bir başka Millet İttifak üyesi bir parti milletvekili, şehit ailesi için hakaret içeren sözler sarf ediyor. Sonrada bin pişman oluyorlar. Ama nafile. Soruyorum; Allah aşkına, milletin bu kadar boğulduğu, iktidardan kaçıp yeni bir umut ışığı bir parti aradığı dönemde bunlar söylenecek sözler midir? Yapılacak hatalar mıdır? Bunların faturasını millet keser. Onun için CHP’nin oyu, 62 yıldır yüzde 22-25 bandında dolaşıyor. Bunu bir anlayın artık. ** ARTIK YETER, AYRIŞTIRIYORSUNUZ!  Siyaset her geçen gün daha da kirleniyor. Milletin çektiği sıkıntılara dönüp bakan bile yok. Cumhurbaşkanından, tüm parti liderlerine kadar herkes. Sorumsuz davranıyor.  Milletin geleceği için değil, partisinin, kendisinin geleceğini düşünerek siyaset yapıyor. LİDERLER, ÇİRKİN SİYASET ÖRNEKLERİ VERİYOR. Toplumu yeterince kutuplaştırdılar.  Herkes algı siyaseti yaratma peşinde. Doğrular kayboldu. Adeta bir kaos dönemi yaşıyoruz. Bunu herkes görmeli. BİR MİLLET, BU KADAR AYRIŞTIRILMAZ. BİR TOPLUMA, BU KADAR NİFAK TOHUMU EKİLMEZ.  MİLLİ BİRLİĞİMİZİ; TEK MİLLET, TEK VATAN, TEK BAYRAK İLKEMİZİ tehlikeye atıyorsunuz. Siyaset, hizmet anlayışından uzaklaştı. Kavga, hakaret alanına, yalan meydanına döndü. Siyasette nezaketi, saygıyı kaybettiniz. Çoğulcu demokrasi hepiniz iyi bilirsiniz, asla bu değildir.  UNUTMAYIN. TARİHİMİZ İLERİDE, BU DÖNEMİ NEFRETLE ANACAKTIR.