Bir müslümanın düsturu şu olmalı: “ el-Emîn”(Müsned,III,425) sıfatını taşıyan Peygamber (sav) Efendimizi rehber edinmek. Ne demek el-Emîn: “Kendisine güvenilen, hıyanet etmeyen, sözünde duran, vefalı; başkalarından korkmayan kimse.” Yani yanardöner top gibi ikiyüzlü olmayan, politik davranmayan; arkasını döndüğünde kendini güvende hissedebilmektir el-Emîn. Hizmet ettiği iddiasındaki dava uğruna bile olsa münafıklık yapmamaktır. *** Üniversite yıllarımda Erzurum’da bazı lokantalarda ya da pidecilerde ad olarak rastlamıştım ilk kez aspava ismine. Neden bu ismi verdiklerini bilemem. İlginç gelmiş veya açılımı hoşlarına gitmiş de olabilir. Ama faydacı (pragmatik) bir adlandırma. O vakitler gittiğim bir lokantada (pideci de olabilir; tam hatırlamıyorum) işyeri sahibine bunun ne anlama geldiği sormuştum. Cevap:“Allah, Sağlık, Para Versin. Amin.” Bu anlama geliyormuş. O zamanlar dikkatimi soru soracak kadar çekmişti. Şimdilerde bu kelimenin neden kullanıldığını daha net anlıyor gibiyim. Duanın içine kapitalist bir zehrin zerk edildiğini görebiliyorsunuz aspava kelimesinde. Hâlbuki Allah dostları şöyle dua edilmesini tavsiye ederlermiş: “ Allah’ım çok fazla zekat vermeyi nasip et.” Ehl-i tasavvuf Büyüğü, ehli irfan olarak nasıl Yüce Halık’a yöneliceğine çok usturuplu bir şekilde tavsiye edivermiş. Ama aspavacılık öyle değil. Aspavacılıkta: Köşe dönmecilik… Kısadan zengin olma… Mücadele etmeden kazanç peşinde koşma gibi hedefe ulaşmak için dua etme var. Aspavacılıkta rüşveti besmeleyle almak hâkim. Usulsüz, yolsuz ve hak etmediği makamları dalkavuklukla… Ali Cengiz oyunlarıyla… Sırtını bir yerlere dayayarak… Ya da dayadığını zannederek… Kendini kullandırarak kazanç peşinde koşma vardır. Aspavacılık dini bir duadan öte… Çabalamadan… Gayret etmeden… Helal mi… Haram mı düşüncesine takılmadan… Duayı kendine basamak yapmak vardır. Adam, zina fiilini işliyor. Ama “muta nikâhını” kendine dayanak yaparak aspavacılık oynuyor. Bu hususta değerli fikir adamı sayın Savaş Ş. Barkçin “Aspavacılığı” yerinde bir niteleme ile şöyle özetliyor: “ Aspavacılık, kısayolculuk, kolaycılık tehlikelidir. Zira dindarlık her devirde, her yerde çile çekmek demektir. Direnmek, mücadele etmek demektir.Bu çile bazı devirlerde artar, bazılarında ise azalır, ama asla eksik olmaz.Allah’a uymaya niyetlendiğiniz anda hayatınız tersine döner. Kafanıza göre iş yapamazsınız. Canım çekiyor diye gidip zinaya, kumara, faize dalamazsınız. Milletin ayaküstü söylediği bir yalanın birini bile söyleyemezsiniz. Oysa herkes bu rezillikleri normal, mecburi hatta çoğu zaman erdem gibi görür. Onların yaptıklarını yapmaz, yapmadıklarını yaparsınız. Kınanmaya alışırsınız. Bütün bu sıkıntıların hepsini görünmeyen ve dolayısıyla gösteremediğimiz bir Varlık için çekersiniz.(…)O yüzden dindarlıktan bezenler de olur, hep olacaktır.Kadın başörtüsünü çıkarır,erkek içkiye başlar,bazıları uçkurunun peşine düşmeye, bazıları rüşvet alıp-vermeye başlar.kendini böyle akıntıya teslim edince insana bir rahatlama gelir. Sonrası ebedi felaket.”(Cins dergisi,Ekim-2021/13). Nasıl ki her nesnenin bir bitimi varsa, Aspavacılık döngüsünün de bir bitimi olacaktır. Açgözlülük, rüşvet… Alavere- dalavere… Ali-Cengiz oyunları da nihayet bulacaktır. Hesap, mutlaka dönecektir. Ama her şeyden önemlisi Büyük Hesap Günü’ne hazırlıklı olmak, esastır. Vesselam.