“KUŞADASI” Aydın iline ekonomisi ile her zaman can suyu olmuş en önemli ilçesi olan ve ülkemizin ilk turizm markası Kuşadası’nın bu alanda alternatiflerinin çoğalması ve zaman içinde yaşamsal cazibesi nedeniyle kontrolsüz bir göç alması sonucu turizm kenti kimliğinden uzaklaşarak mini bir metropol olma yolunda ilerlemektedir. Turizm dışında başka bir sektörel imkanı bulunmayan Kuşadası’nın bugün gerekli atılımlar ve güncellemeler yapılamamasından kaynaklı turizmden hak ettiği payı alamamaktadır. Oysa ki ülkemizin ilk turizme açılan penceresi olan ve geçmişte turizmin başkenti unvanını taşıyan Kuşadası’nın her ne kadar bugün eski seviyesinde bulunmasa da halen ilk olma özelliği ve her şeye rağmen mevcut potansiyeli ile turizmdeki önemini halen korumaktadır. Kurvaziyer turizminden gelir payımızı maksimum seviyelere çıkarma çalışmalarının dışında turizm tesisleri ve hizmet kalitesinin artırılması gerekliliği aşikârdır, ama hepsinden önemlisi başta kültür olmak üzere alternatif yeni turizm alanlarının yaratılması ya da geliştirilmesi ile birlikte kentimizi yeniden turizm açısından cazibe merkezi haline dönüştürerek popülaritesini artıracak etkili bir pazarlama ile her alanda markalaşma çalışmaları sağlanmalıdır.
Kuşadası’nın deniz, kum ve güneş dışında bugüne dek ihmal edilmiş çok eski tarihlere dayanan zengin kent kültürü ve birçok coğrafi nitelikleri gibi birçok turizm alternatifleri bulunmaktadır. Bunların başında termal ve sağlık turizmi, yamaç paraşütü, turizmin en önemli gerekliliği olan gastronomi turizmi, doğa turizmi, spor turizmi ve kongre turizmi gelmekte olup turizm sezonunu 12 aya çıkarma imkânı bulunmaktadır.
Fakat her nedense ısrarla görmezlikten gelinen bu değerler karşısında sadece kurvaziyer turizmine bağımlı kalınmış olmasına rağmen çeşitli nedenlerle gelen misafirlerini kentte tutamaması sonucu bu konuda da yeterli katma değere sahip olamamaktadır. Dolayısıyla çok zor günlerden geçen turizme dayalı esnaflar her geçen gün başka sektörlere yönelmek zorunda kalmaktadır.
Bugün Kuşadası; İnşaat sektörü, yazlıkçılar ve kamu çalışanlarının ayakta tuttuğu ekonomisi ile emekliler şehri kimliğine dönüşmektedir. Turizm, ticaret ve kültür dışında ekonomisini canlandıracak üretime dayalı başka bir sektör şansı bulunmayan Kuşadası’nın biran evvel elindeki tüm imkânları seferber ederek mevcut avantajlarını sahip çıkıp geliştirmelidir.
Yeterli kent alt yapısı bulunmamasına rağmen hızla gelişen inşaat sektörü nedeniyle yine aynı hızla yoğun bir betonlaşma ve çarpık bir kentleşmeye neden olmakla birlikte şehre daha fazla göç alınmasına neden olmaktadır. Oysaki kent merkezinde ve sahil sitelerinde atıl durumda bulunan birçok bina bulunaktadır. Bu binaların modernizasyonu ve kentsel dönüşümü ile yeniden değerlendirilmesi daha fazla yapılaşmanın önüne geçecek ve kente daha fazla katma değer katacaktır.
Kuşadası, bugüne kadar ihmal edilmesine rağmen yine de iklimi ve doğası ile tüm güzelliklerini bizlere sunmaya devam etmektedir. Doğru ve üretken bir şekilde yönetilmesiyle birlikte eski parlak günlerine tekrar dönmesi kaçınılmazdır. Son günlerdeki haraketlilik ile bugün ki kent yönetiminin çalışkanlığı ve vizyonu ile bizlere bu konuda büyük bir umut vermektedir.
Kuşadası hepimizin, hep birlikte sahip çıkmalıyız.
Saygılarımla…