Önceden insanlar yalan söylemez ve insan olmak ilkelerinden asla taviz vermezlerdi… Bu, uzun yıllar böyle devam etti. Ta ki, Vahşi kapitalizmin, sadece ülkemizi değil tüm dünyayı sömüren bir girdap haline dönüştüğü ana kadar. *** Son günlerde memleketimizin ve ülkemizin çeşitli bölgelerinden aldığımız kadın cinayeti ve intihar haberleriyle kahroluyoruz. Hal böyle olunca, Ne huzurumuz kalıyor ne mutluluğumuz. *** Neler oluyor bize arkadaş?                                Günümüzde mücadele ruhunu kaybetmiş insanların sayısı gün geçtikçe artıyor mu ne? Nedir mücadele ruhunu kaybetmek? Bir çoğunuzun bildiği gibi eğitim, anne karnından başlayıp, ölünceye kadar süren bir süreçtir. Eğitim, prensipli ve bilinçli yapılmalıdır. Çocuklarımızın önüne her şeyi hazır sunmakla onların eğitimine katkı sağlayamayız. Onlara, zorluklara karşı gelebilmeleri için mücadele etmeyi öğretmektir eğitim. İstediklerinde oyuncağı, bisikleti hemen alıyoruz onlara. Mücadele etmeden sahip oldukları için aldığımız her şeyi hor kullanıyorlar. Hangimiz çocuğumuza on bağ maydanoz satması için pazara yollayıp kazandıkları paranın üzerini tamamlayıp bir şeyler alıyoruz? Daha önceki makalelerimde de defalarca belirttiğim bir konu var. Kaç çocuk yaz tatillerinde zanaat öğrenmeye gidiyor? Bu meslekleri ileride kimler yapacak? Hanımefendiler, beyefendiler, Yanlış yapıyoruz… Onlara iyilik yaptığımızı sanarak aslında en büyük kötülüğü yapıyoruz. *** Yaptığım araştırmaya göre, Ülke nüfusunun yaklaşık 30 milyonluk bölümü 0-19 yaş arasındaki çocuklardan oluşmakta ve bu çocukların ekran bağımlılığı oluşmaktadır. Günlük hayatın 10 saatini uykuda, 6 saatini okulda ve 3 saati eğitim dışı uğraşlarda geçiren çocuklarımızın geri kalan 5 saatten 3 saati ekran karşısında geçmektedir. Hal böyle olunca çocukların iletişim yeteneklerini kaybettikleri açıktır. Gelecek nesillerin duygusal, psikolojik ve fiziksel şiddetle dolu görüntülerle baş başa yetişiyor olması, maalesef tehlikenin yaklaştığını gösteriyor. Bu sonuçlar karşısında duyarsız olmamalıyız. Umut verici bir genç nüfusa sahip olan ülkemiz, Avrupa ülkeleri tarafından gıpta ile izlenmektedir. Bu popülasyonun kıymeti bilinmelidir. Evlatlarımızı ekran başındaki esaretten kurtaracak formüller bulmalıyız. Onlara, serbest zamanlarında spor yapacağı ortamlar sağlamalıyız. Gerekirse onlarla birlikte spor yapmalı, hobi kurslarına birlikte katılmalıyız. Sosyal ve kültürel etkinliklerle yönlendirmeliyiz onları. Böylelikle geleceğimiz, Akıl ve ruh sağlığı düzgün, kişisel gelişimleri artılarla dolu, İyi eğitimli gençlerden oluşacaktır. Sağlıcakla...