10 günlük yıllık izinden sonra hem hastane hem gazete hem de ilişki seanslarına kaldığım yerden hızla devam edecek olmanın enerji içindeyim. İzinden sonraki ilk yazımda bu on günlük sürede neler yaptığımdan bahsedip sonra şu yumurta konusuna geri dönelim. 3.5 yaşındaki oğlum Deniz ile neredeyse birbirimizden bir an bile ayrılmadık diyebilirim. Yapbozlar, resimler, boyamalar, kağıt kesme seansları, sabah uykuları, kekler pastalar... zaman nasıl aktı anlamadık bile ve ikimize de bu tatil çok iyi geldi. Deniz'in bir boy büyüğü 9 yaşındaki oğlum Demir'in 4. Sınıfa adapte olmak konusunda biraz zorlandığını fark ettim. Aydın merkezdeki çocuk psikiyatristi Ahmet Şenses'i ziyaret ettik. Göremediğim bir sorunla ilerleyen zamanlarda karşılaşabilecek olma ihtimalimizi düşünüp ihmal etmek istemedim. Kendin eğitim danışmanısın oğlunu psikiyatriste mi götürdün dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü zaten bunu yakın çevrem de söyledi. İkisinin birbirinden çok farklı alanlar olduğunu bilmelisiniz. Bir çocuğa ya da bir gence eğitim danışmanlığı yapabilmek için ailesi ve öğretmenleri tarafından tıbbi bir sorun olduğunun düşünülmemiş olması gerekir. Daha da önemlisi danışılmış bir psikiyatrist tarafından herhangi bir teşhis koyulmamış olması gerekir. Ancak bu şartlarda eğitim konusunda motivasyon eksikliği yaşayan kişilere eğitim danışmanlığı yapılabilir. Bu yüzden de kendi dalında uzman birinin fikrini almadan kendi çocuğuma bile müdahale etmem uygun olmazdı. Ahmet Bey ile çok kaliteli bir muayene şansımız oldu 50 dakikalık seans boyunca Demir ile ilgilenip beni pek çok konuda bilgilendirdi. Doktorumuz tarafından herhangi bir sıkıntımızın olmadığını her şeyin yolunda olduğunu okul değişikliği söz konusu olduğunda adapte olmanın biraz zaman aldığını öğrenmek, hassas kalbe sahip tüm annelere ilaç gibi gelir. Bendeki etkisi de aynı şekilde oldu. Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun ister 6 isterse 16, öğrenmek konusunda ya da sorumluluklarını yerine getirmek konusunda zorlandığını hissederseniz hiç zaman kaybetmeden bir uzmana danışın. Çünkü kaybedilen zaman hiçbir şekilde geri kazanılamıyor. Böyle durumlar söz konusu olduğunda çocuğu suçlamak işin en kolay kısmıdır. Çünkü gerçekten öğrenme güçlüğü yaşıyor ve bunu aşmak tek başına elinden gelmiyor olabilir. Bu konuda kitap okurken yaptığım araştırmalarda, erken teşhis ile dikkat eksikliği olan çocukların tamamen tedavi edilebildikleri yönünde bilgiler kazanmıştım. Ayrıca biz anne ve babaların bu konuda yaptığı en büyük hatalardan biri de çocuklarımızın oyunlardaki, tablet ve telefondaki başarılarına kanıp herhangi bir öğrenme güçlüğü yok. Olanı da zamanla geçer deyip sorunu görmezden gelmemizmiş. Bir de şu yumurta konusu vardı değil mi? 10 günlük izin dönemimde mevcut seanslarıma ara vermiştim. Çünkü çalışan bir anne olmanın bir diğer yanı çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamaktır. Bölünmek, onlar için aldığım izinde onlardan başka hiçbir şeyle meşgul olmak istemedim. Ancak danışanlarım arasında öyle bir çift vardı ki karı koca birbirlerinden habersiz ısrarla görüşme talebinde bulundular. Tabi ki ayrı ayrı zamanlarda sosyal medya hesabıma yazmaya başladıkları için. Bu kadın ve erkeğin aslında birbirlerinden bahsettiklerinin başlangıçta farkında değildim. Görüşmeyi kabul edip, ikisinden de ayrı ayrı dinlediğim olaylar silsilesinin birbirleriyle bağlantısı olduğunu çözdüğümde kadın danışanımın kocam diye bahsettiği kişinin bana yazmakta olan diğer erkek danışanım olduğunu anladım. Tabi bu durumdan onları haberdar etmeden görüşmeye devam etmek etik olmazdı. Erkek eşiyle de görüştüğüme hiç şaşırmadı. Ama kadının şaşkınlığı görülmeye değerdi. Çünkü, boşanma dilekçesini vermeden önce eşine onlarca kez ilişki danışmanına gitmeyi teklif etmiş. Ancak erkek, her defasında "Ben sorunlu değilim sorunlu olan sensin birine gidilip danışılacaksa sen git kendin için danış." demiş. İşte bu sebepten eşinin benimle yazışıp görüşme talebinde bulunmasına çok şaşırdı. Çünkü kadın bu konuda, eşinde hiçbir ışık göremediği için, aralarındaki geçimsizliğe ve çözüm bulunamayan sorunlara daha fazla dayanamayıp boşanma dilekçesi hazırlatmış. Mahkemeye başvurmuş. Bugüne kadar danışmaya hiç yanaşmayan erkekse boşanma dilekçesinden haberdar olur olmaz. Yaptığı ilk iş, ilişki danışmanına başvuru yapıp, randevu alabilme çabası oluyor. İşte bu yüzden yumurta kapıya dayanınca çözüm arıyoruz diyorum. Kadın boşandıktan sonraki hayatında özgüven kaybı yaşamadan ayakta dimdik kalabilmek için neler yapması gerektiğini araştırmak ve çeşitli yöntemler bulabilmek adına benimle görüşmek isterken, erkek eşini boşanmaktan nasıl vazgeçireceğini bulmak için randevu almak istiyor. Sizce bu ne kadar mümkün? Ya da ne kadar doğru bir adım? Kadın yıllarca ilişkilerini düzeltmek için çabalıyor. Eşinin de bu sorunlara karşı aynı hassasiyeti göstermesini istiyor. Ancak erkek kadının çabasına yıllarca kayıtsız kaldıktan sonra, kadın artık bu evlilikten ve eşinden yana umudunu yitirip kendine yeni bir hayat kurma kararı aldıktan sonra, erkek aklını başına topluyor. Neden bu kadar umursamaz davrandım diyerek kendisini sorgulamaya başlıyor. Ve kadını yolundan döndürmek için çabalamak istiyor. Ne yazık ki geç kalınmış bir çaba. Sizce erkek neden bu kadar çok bekledi. Çünkü karısının asla gidemeyeceğini düşünüyordu. Kendisini kadının buna cesaret edemeyeceğine fazlasıyla inandırmıştı. Ta ki celp eline ulaşıncaya kadar. Elbette bundan sonrası muamma her ikisiyle de görüşmeye devam edeceğiz. Her an karar değişebilir. Boşana da bilirler yeniden birleşedebilirler. Peki bu bahsi geçen erkek, şu an vermeye hazır olduğu çabayı aylar önce verseydi. Sonuç sizce nasıl olurdu? Geleceği hiçbirimiz bilemeyiz. Ancak bugüne baktığımızda boşanma dilekçesi hazırlanmamış ve mahkemeye başvuru yapılmamış olabilirdi. Çünkü çaba vermek isteyen bir insana herkes şans verir. Bunun yerine çaba vermek şöyle dursun ortada bir sorun olduğunu kabul etmek istemeyen biriyle hiç kimse yaşamak istemez. Bunları bir ilişki danışmanına başvurun diye söylemiyorum. Size sorun var çağrısı yapıldığında kulak verin diyorum. Üstünü kapatarak, görmezden gelerek yalnızca ertelemiş olursunuz. Bu asla çözüm değil. Sizin için hiçbir sorun yoksa bile hayatı birlikte yaşadığınız kişi için bir sorun varsa, o sorunun kaynağına birlikte eğilmek için çaba gösterin. Bu her şeyden önce ona verdiğiniz değeri gösterir. Bolca anlayış, hoşgörü ve sevgiyle kalın...