Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak doğmak benim suçum değil.
Aslında ben, normal bi hayatım olmasını seviyorum.
Akşam aynı saatte evde sevdiklerimle olmayı, çayı demleyip televizyon karşında uyuklamayı, canım isteyince dans etmeyi, ailemle doğada olmayı, güzel yemekler yemeyi seviyorum.
İyi günler biriktirip, kötü günlerin üstünden gelmeyi seviyorum.
Özgürce yaşamayı seviyorum.
Sonunda bana kalmayacak bir hayatı ıskalamak da istemiyorum, hayatın kölesi olmak da.
Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak doğduğum için sıradan insanlar gibi yaşayamıyorum.
Peki bu durum beni mutsuz mu ediyor?
Tabi ki hayır.
Aksine sıradan insanlar gibi bir hayatım olmadığı için minnet duyuyorum.
*
Geçen hafta “Bu mekana gitmeyin” başlıklı bir yazı yazdım.
Kuşadası’nda Lımon Ağacı adlı mekanda yaşadıklarımı anlattım.
Kuşadası’nda iki tane aynı isimli mekan varmış.
Biri Limon Ağacı (gidilmesi tavsiye edilir)
İkincisi Lımon Ağacı (gitmemeniz gereken)
Küçük bir harf oyunu ile aynı mekan izlenimi verse de aynı değil.
Bunun detaylarını haftaya sizlerle paylaşacağım.
*
Akşam balkonda oturup, eskilerden sohbet ederken Funda, “Eskiden Bey Cami’nin önünde bir dilenci vardı. Hep orada otururdu. Bayadır görünmüyor” dedi.
“Dilencilik ciddi para kazandıran bir sektör. Dilencilerin çoğu gizli zengin yavrucum” dedim.
“Orası öyle ama bi düşün Aydın’da dilenci var mı?” dedi.
“Haklısın aslında bende Yağcılar İçinde falan çok görürdüm. Şimdilerde hiç görmüyorum” dedim.
Gece gece aklıma dilencileri soktuğu için Funda’ya biraz bozulsam da bende meraklandım.
*
Ertesi gün sabah Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu aradım.
“Başkanım ne oldu bu dilencilere? Nerede kentimizin kadim dilencileri?” diye sordum.
Özlem başkan güldü ve “Merak etme hepsi hayatta sadece dilencilik yapmalarını engelledik. AYBA aracılığı ile gerçekten ihtiyaç sahibi olanları tespit ettik. Dilencilik yapmalarının önüne geçtik. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığımızın da destekleriyle ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bazı ihtiyacı olmadığı halde duygu sömürüsü yapanları da tespit edip, gerekli işlemi yapıyoruz. Aydın sokakları yaşanabilir olsun diye çalışıyoruz” dedi.
*
Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin en önemli organizasyonudur bence AYBA.
17 ilçe ve ilçelere bağlı mahallelerde ikamet eden dar gelirli, ihtiyaç sahibi, yaşlı ve engelli vatandaşlar ile öğrencilere yönelik talepler doğrultusunda yardımlar yapıyor.
Sıcak yemek yardımı yapıyor.
Kömür yardımı yapıyor.
Hasta bezi ve havalı yatak yardımı yapıyor.
Et, yoğurt ve peynir yardımı yapıyor.
Kuru gıda yardımı yapıyor.
Engelliler için tekerlekli sandalye, beyaz baston ve akülü tekerlekli sandalye yardımı yapıyor.
Eşya, kıyafet, kırtasiye yardımı yapıyor.
*
Evde Sağlık Hizmetleri diye başka bir hizmeti daha var.
Bakıcı personel var.
Hemşire var.
Doktor var.
Fizyoterapist var.
Sosyal çalışma görevlisi var.
Evinden çıkamayan hasta ve yaşlıların saçını, tırnağını kesen ekipleri var.
Geçmiş yıllarda engellenmeye çalışılsa da Aydın’ın özellikle yaşlı nüfusunun son derece memnun olduğu hizmetleri bunlar.
*
Tüm bunlar bir kereye mahsus değil, düzenli bir şekilde yapılıyor üstelik.
Aydın’ın en ücra yerinde AYBA’nın izine rastlayabilirsiniz.
Özlem Çerçioğlu’nun “Aydın’da hiç kimse yatağa aç girmeyecek” sözünün vücut bulmuş halidir AYBA.
GÜNÜN FIKRASI
Doksanlı yaşlara yaklaşmış Fadime ve Naciye sohbet ediyorlarmış.
Naciye:
"Benim bey bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi. Tırnaklarını yemeye başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Sinirlerimi bozuyor" demiş.
Fadime:
"Haklısın benimki de bir ara başladı ama uyguladığım tedbirlerle tırnak yemesini engelledim" demiş.
Naciye:
"Çok iyi! Ne yaptıysan bana da öğret lütfen" demiş.
Fadime gülerek cevap vermiş:
"Çok basit. Dişlerini sakladım."
GÜNÜN TESPİTİ
“..büyük adam olmak için doğmadıysanız hep ‘küçük’ kalırsınız..” BEN
“..susmanın bir ifade biçimi olduğunu savunmuyorum.. ben sadece anlatmayı denemekten vazgeçtim..” GÜNÜN SÖZÜ
“..iyi insanlar kırıldıkları zaman sevmeyi bırakmazlar, ‘göstermeyi’ bırakırlar..” KADINLAR ERKEKLER
"..kadınlar istedikleri erkekleri 'elde' ederler.. erkekler ise istedikleri kadınları 'hayal' ederler.."