Bir önceki yazımızda, Uzakdoğu’dan yayılan ve tehlikeli bir müzik türü olan K-POP’un dünyada ve Türkiye'de giderek çok büyük tehdit haline geldiğini belirtmiştik. Eşcinsellik, ailesiz toplum ve intihar konularıyla sürekli tartışmaya sebep olan K-POP, özellikle de 12-18 yaş arası çocuklarımız arasında çok hızlı kabul görmektedir. Bu da hadisenin, daha doğrusu sorunun vahametini göstermektedir. Uzakdoğu’nun ithal bu tehlikeli müzik akımının Türkiye'de gençlerimiz arasında süratle yaygınlaşması, Müslüman-Türk neslinin geleceği açısından acilen tedbir alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Değerlerimiz, kültürümüz ve inancımıza tamamen aykırı olan bu müzik tarzı, özellikle 12-18 yaş grubu çocuklarımızı zehirliyor. Sapkın müzik tarzının hayranlarının K-POP yıldızlarını savunmak için takındığı radikal tavırlar da giderek büyük sorun haline geliyor(bunu konuya gelecek hafta temas edeceğiz). Yeni Şafak gazetesinde Ersin Çelik’in köşesine taşıdığı bir feryadı burada zikretmekte fayda var. İzmirli bir gencin mesajını şöyle naklediyor sayın Çelik: “(...) Bu akımın tehlikesi görünenin çok ötesinde. On yıl önce, 16-17 yaşlarındayken Kore dizileri izlemeye başlamış ve Korece’ye merak sarmış. Kore konsolosluğunun daveti ile de dil kursuna başlamış. Kendisinden ücret istememişler. Üstüne bir de çok fazla alakadar olmuşlar. Hem dil hem de yeni bir kültüre aşina olmanın heyecanı hayranlığa dönüşmüş. Bir süre sonra sınıftaki arkadaşlarının teklifi ile Koreli hocaların evine gitmişler. Gittiği evin, ev değil de apartman katındaki bir kilise olduğunu anlayınca nasıl bir ortama çekilmek istediğini anlamış. Koreliler ile yolunu orada ayırmış. Korece merakını ve Kore dizilerini bırakmış. Uzun uzun yazıştık, video haberimize de konuşacak. Kendi ağzından şunları aktarayım: “O yıllarda Anadolu Gençlik Derneği’ne gidip geliyordum. İslami eğitimim vardı. Sosyal ve siyasal çevrem belliydi. Korece merakım da gerçekten çok masumdu. Gittiğim evin kilise olduğunu ve İncil okunduğunu görünce, eğitimin neden ücretsiz olduğunu, bizimle neden bu kadar yakından ilgilendiklerini de anlamış oldum. Ben bıraktım, aralarından ayrıldım ama o sınıfta çok sayıda Müslüman Türk genci vardı. Ben davet edildiğimiz kilise evdeki ortama tepki gösterince bir arkadaşımız ‘Biz burada Hristiyan olmuş gibi davranıyoruz. Onlar da bize ücretsiz olarak Korece öğretiyorlar’ dedi. Hiddetle karşı çıktım. Birçok arkadaşımı uyardım. Fakat dinletemedim.” İzmirli Muzaffer'in 2011 yılında yaşadıkları K-Pop’un ülkemizde akıma dönüşme sürecinin başlangıç tarihleri aynı zamanda. Gençlerin Kore dizileri ve Korece ilgisi bir kültür işgaline dönüştü. Uzun yıllar ülkemizdeki televizyonlarda yayınlanan, büyük bir hayran kitlesine sahip Kore dizileri, 2010’lu yılların en popüler içerikleriydi zaten. Dahası bu çalışma Kore dizilerini ucunun nereye varacağını bilmeyen anne ve babalar tarafından çocuklara tavsiye edildiğini ortaya koyuyor Çünkü bu masumiyetin altında yatan psikopat ruh da K-Pop akımının gençlere akıttığı zehirlerden…(Kaynak: https://www.yenisafak. com/yazarlar/ersin-celik/korece-merakini-kilisede-sonlandiran-izmirli-gencin-isyani-2059607).