Öğretmen okulunda meslek dersi öğretmenimiz bir gün, Arkadaşlar size hiç unutmayacağınız bir şeyler söyleyeceğim. Bunu duydukça beni hatırlayın demişti. Ne söyleyecek diye merak etmiştik. Hocamız başladı söylemeye.. ÇOK KONUŞANIN.. DOĞRULUĞUNDAN, ÇOK PARADAN BAHSEDENİN, PARASIZLIĞINDAN.. ÇOK.. DİN, İMANDAN BAHSEDENİN, DİNİNDEN VE İMANINDAN KUŞKU DUYUN demişti.. Oldukça dikkatimizi çekmiş, hoşumuza gitmişti bu sözler. Zaman zaman, günlük hayatımızda karşılaştığım olaylar karşısında, hocamızın bu sözlerini hep hatırlarım. Muhalefet seçim dedikçe, iktidar 2023’ü gösteriyor. Aslında Cumhur İttifakı yıpranıyorsa neden seçim istesin? Öte yandan seçim istemiyorum diyen Cumhur İttifakındaki gelişmelere bir bakalım. ** MUHALEFET VE İKTİDAR TRİBÜNE OYNUYOR! AK Parti, MHP’nin meclis dışında kalmaması için barajın yüzde 7’ye indirilmesi konusunda anlaştı. Neden? Çünkü, Doğu ve Güneydoğu da Cumhur İttifakı’na, MHP nedeniyle yoğun bir tepki olduğu iddiaları var. AK Parti, bu iddiaları en aza indirmek için seçime ittifaksız girecek. Hem de MHP’nin meclis dışında kalmasını istemiyor onun için seçim barajını yüzde 7’ye indirecek. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son aylar da ülke gezilerini sıklaştırdı. Ne diyor sayın Cumhurbaşkanı, “DÜNYA ŞAŞKINLIK İÇİNDE. Türkiye, dünya da ikinci. Büyük büyümeyi yakaladığımızdan dolayı şaşkınlık yaşıyor. ENFLASYONLA MÜCADELE, İLK HEDEFİMİZ” diyor. İşçi ve memuru enflasyona ezdirmeyeceğini sık sık söylemeye başladı. 3600 göstergesini seçimden önce meclisten geçireceği, çalışmalarının yapıldığı iddiaları var. Bu 3 milyon memur ve emekliye aylık 1250 lira zam demek. Gittiği illerde toplu açılışlar yapıyor, Türkiye’nin 2023’te dünyanın parlayan yıldızı olacağını anlatıyor. Geriye ne kalıyor.. Doğu ve güneydoğu illerimizde ki HDP seçmenin gönlünü almak kalıyor. Millet İffifakı’nın, şu veya bu şekilde HDP’nin radarına sokup aralarını bir açabilirse Yeni bir Kürt açılımı benzeri bir girişim yaparsa, (Ki seçim sathında her şeyin mübah olduğunu biliyoruz) HDP seçmenin gönlünü de alabilirse..  2022 yılı AK Parti’nin.. Neden baskın seçim yılı olmasın? BENİM UFKUM BU KADAR BUNU SÖYLÜYOR. Olabilir mi? gerisini birazda siz düşünün. ** TARİH TEKERRÜRDEN İBARET DERLER YA! 1960’lı yılların sonu, 1970’lı yılların başlarıydı... hemen hemen 50 yıl önceydi Amerika, bugün olduğu gibi o yıllarda geri kalmış ülkelerin okul çocuklarına, Süt tozu, un ve yağ yardımı yapardı. Okullarda undan ekmek yapılır, süt tozundan süt yapılır, ekmeklere yap sürülüp öğrencilere beslenme saatinde yedirir içirirdik.. O günlerde kitapları satılan beslenme uzmanı, Türk çocuklarına yedirilen bu yardımların 30-40 yıl sonra çocuklarımızda beyin hastalıklarına, kansere neden olacağını iddia ediyorlardı... Okulda 15’e yakın öğretmendik. Her birimiz memleket sevgisi ve aşkı ile dolu genç idealist öğretmenlerdik. O günün şartlarında, yazıların etkisinde kalıp, Amerikan yardımını çocuklarımıza ZARAR VERECEK DİYE yedirmemek için öğretmen arkadaşlarla yiyecekleri imha etme kararı aldık. Okul deposunun arkasına kazdığımız büyük bir çukura Amerikan yardımlarını gömdük. Yardımları evlere dağıttık. Yanlış yapmış olsakta, çocukların gelecek endişesi için o günlerde bunu MANTIĞA UYGUN GÖRDÜK inandık ve yaptık. PES BE, SAYIN ERBAKAN! 2 yıldır yaşanan pandemi sürecinde ülkeler hala şaşkınlık yaşıyor. Çözülememiş bir salgınla karşı karşıyayız. İnsanoğlu adını BİLİNMEYEN TEHLİKE koyduğu bu salgınla, varsayımlarla mücadele ediyor. Nasıl bağışıklık kazanacağımızı bile koro halindeki bilgiler yüzünden bilemiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamaları doğrultusunda ülkeler gardını alıyor. Müdahale ediyor. Aşının yan etkileri olsa da bağışıklık kazanacağız diye gereğini yapıyoruz. Ülkemizde insanlarımıza, bugüne kadar 110 milyonun üzerinde aşı yapılmış. Az rakam değil ama ne faydası olacak diyende çok. Açıkçası BU İLLET, neyin nesidir. Hala çözülmüş değil. Ya, şu Yeni REFAH Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’a ne demeli. Bizim 1970’li yıllardaki yanlışımıza taş çıkartacak açıklamalar yapıyor. Neymiş? Aşı olanların, erkek kadın ayrımı yapmadan, aşı olanların yıllar sonra yarı insan yarı maymun çocuklar doğurmasına sebep olabilirmiş. Aşı olduğumuz için 3 kulaklı 5 gözlü yaratıklar doğmasına yol açabilirmiş. Hurafelerin bile kabul edemeyeceği, bilim ve tekniğin hiçbir yerine sığmayan böyle çağ dışı bir anlayış nasıl kabul edilebilir. Türkiye bunlarla mı çağ atlayacak? Böyle parti lideri ülkemizden başka hangi ülkede görülebilir? Dünya Sağlık Örgütü, araştırmalar sonrası Kovid-19 aşısı olmayanların hastalanma riskinin 4,5, ölüm riskinin ise tam 11 kat yüksek olduğunu ortaya çıkarmasına rağmen, Türkiye’de bunlar konuşuluyorsa, VAY TÜRKİYEM VAYYY..   ** TÜRKİYEYİ, BU ANLAYIŞ BATIRIR! Liyakat, Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü’nde “Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu, değim” olarak tanımlanıyor. Yeterlilik ilkesi olarak da adlandırabileceğimiz LİYAKAT, verilen görevi başarı ile yapabilme yetisi olarak tanımlanabilir. Bir işin eğitimini almayan kişinin, o işi başarı ile yürütebilme şansı olur mu? Mümkün değil... Şu DDY yollarına atanan Genel Müdürden bahsetmek istiyorum. Neden atandı? niye yıldırım hızıyla görevden alındı. Yüz binlerce üniversite mezunu gencimiz işi bilen liyakatlı insanlar dururken, neden böyle bir hata yapıldı? Önümüzdeki günlerde, bunlarla ilgili çok daha acı olaylara değineceğim. Önce şu atamayı bir konuşalım. DDY eski genel müdürü Ali İhsan Uygun, göreve 20 Eylül 2019’da getirilmişti. Murat Atik, 4 Eylül’de Resmi Gazete de yayımlanan kararname ile Uygun’un yerine bu göreve atanmıştı. Ne oldu da atanan bu Genel Müdür 15 gün içinde görevden alınmıştı. Öğreniyoruz ki, bu müdür ADNAN OKYAR tarikatının müridiymiş. Peki bir Genel Müdür gibi makama atanan bu kişinin istihbaratını kim yaptı. Bu sonucu Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kim sakladı? Bu bir istihbarat zaafıdır. Çok acıdır ki faturası sayın Cumhurbaşkanına kesilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı, bu tür atamalarda kullanılır duruma gelmiştir.  Gerçekler kendinden saklanmıştır. İşte tek adam rejimin, en büyük tehlikesi ve sıkıntısı da buradadır. Demokrat Parti ve Anavatan’ı da iktidardan kötü sonuca götüren liderlerin yakın çevresi olduğu iddia edilirdi.  AK Parti de sayın Cumhurbaşkanının yanlış işler yapan yakın çevresi yüzünden kan kaybediyor. Herkes sayın Cumhurbaşkanından sonra ki düzende, yerini almaya çalışıyor. Sayın Cumhurbaşkanı istediği kadar çırpınsın. AK Parti’de alt takım bozulmuştur. Disiplinden çıkmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı, “ÇOK ŞEYİN İSTEDİĞİ GİBİ GİTMEDİĞİNİ” artık görmelidir, bunları değerlendirmelidir.