Devran dönüyor, dünya dönüyor, felek dönüyor, zaman dönüyor, zamanla birlikte insan da dönüyor. Dönmek iyidir ama her dönen şey iyi değildir. Bektaşi derviş aşka gelmiş. Herşeye merhaba demeden edemiyor. Bir ağaç görse; “Ağaç baba merhaba”, bir deve görse; “Deve baba merhaba” yani dağa taşa merhaba deyip dolaşıyor. Aşk ile sarhoş, muhabbet başını döndürmüş geziyor. Derken bir gün yolu değirmene düşmüş. Değirmene yaklaşmış, bakmış değirmen taşı dönüyor. Aynı muhabbetle değirmen taşının başına gelmiş; “Taş baba merhaba” demiş. Demiş ama cübbenin eteğinide dönen taşa kaptırmış. Derviş güç bela çabalamış ve eteği taştan kurtarmış. Şöyle biraz geriye yaslanmış, değirmen taşına bakmış, bakmış ve demiş ki; “ Yok baba yok. Bundan sonra dönene merhaba yok.” Dervişin zamanı eski tabi. O devirde zaman bugünkü kadar hızlı dönermiydi bilmem. Ama biz bugün dönenlere yetişemiyoruz. Her tarafımız değirmen taşı olmuş. Eteklerimiz tehlikede. Dervişi sarhoş eden aşkmış, bizi sarhoş edense bu hızla dönenler. Benim fikrim odur ki etrafımızda dönenler artık devranı, feleği geçti. O kadar hızlı dönüyorlar ki bazen zaman bile yetişemiyor bu dönüşlere. Mevlana hazretleri de aşk ile dönermiş. Öyle dönermiş ki o aşkın etrafında Sema ederken onu izleyen huzur bulurmuş. İnsanoğlu huzuru her yerde ararya hani, oysa huzur her tarafında sarılmış haldedir de görmez. Görmediğine akıl erdiremez, akıl erdiremediğini de kabul etmez. Bu sebeple değil midir bazı şeyler binlerce yıldır tarif edilememiş. Herkes kendine göre açıklamış da asla mutlak doğru bulunamamış. Çünkü devran dönmüş, insan dönmüş. İnsanın döndüğü yerde cevap sabit mi kalacaktı? Elbet cevapta dönmüş. Biz hala aramaktayız mutlak doğruyu. Bilmiyoruz ki mutlak doğruyu bulmak için durmak gerek. Cevabını bulamadığımız şeylere bahaneler üretmek yerine bakmak gerek soru doğru mu? Belki soru yanlış. Eğer soru yanlışsa biz cevap için hiç durmadan dönmeye devam edeceğiz. Bulamadıkça hızlanacak, döndükçe asıl görmemiz gereken sıfır noktasından uzaklaşacağız. İşte bence buydu bektaşinin eteği kaptırdığı değirmen taşı. Aşk ile sarhoşluk güzeldir ama, ayık olmak başkadır. Eteği değirmen taşından kurtarmak için ayık olmak gerek. Durmak gerek. Nefeslenmek gerek. Eteği değirmen taşından kurtardıktan sonra, eteğin ucu taşa yem olur. Ve artık o hiç bir zaman o etek değildir. Dönerken dikkat edin, durduğunuzda hala aynı siz misiniz kontrol edin. Benden söylemesi…