1 Eylül itibariyle ülkemizde tüm balıkçılarımız ‘’Vira Bismillah’’ dedi. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olmasından dolayı denize kıyısı olan şehirlerin halkının en önemli geçim kaynağı balıkçılıktır. Balıkçılık ürünleri, avcılık ve yetiştiricilik olmak üzere başlıca iki yolla elde edilmektedir. Küresel çapta bu iki yolla insan tüketimine sunulan balıkçılık ürünleri, Dünya nüfusuna göre insanlardaki toplam protein kaynağının yüzde 6’sını, hayvansal protein kaynağının ise yüzde 17’sini oluşturmaktadır (Price 2001). Bu yönüyle, balıkçılık küresel gıda güvencesi açısından büyük önem taşımaktadır. Dünya genelinde üretimin büyük kısmı avcılık yoluyla sağlanmakla birlikte, yetiştiriciliğin toplam balıkçılık üretimi içindeki payı son yıllarda sürekli bir artış eğilimi göstermektedir. Bu artışta, temel etken avcılık yoluyla deniz ve iç su ortamlarından elde edilebilecek su ürünleri miktarında üst sınırlara erişilmiş olunmasıdır
Balık stoklarının biyolojik güvenirlik sınırını aşan ölçüde aşırı avlanması ve çevresel bozulmalar balıkların biyolojisinde uyumsal değişikliklere yol açmış, birçok türde olgunlaşma boyunda düşme kaydedilmiştir. Ticari değer taşıyan balık stoklarının yüzde 75’i aşırı avcılıkla karşı karşıya bulunmaktadır
Dünya balıkçılık kaynakları üzerindeki aşırı avcılık baskısı balıkçılıktaki verimlilik kaybında başlıca etken olarak görünmektedir. Balıkçılık teknolojisinde ve avlanma araçlarında 1945 yılından itibaren önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Balık sürülerinin yerini arayan sonar, naylon ve diğer türden yeni ağlar, yeni gelişmiş oltalar, çok güçlü ve donanımlı tekneler balıkçılığın kullanımına girmiştir. Bu teknolojik gelişim yaşanırken, tüketicilerin balıkçılık ürünlerine olan isteği de artış göstermiştir. Artan teknolojik gelişim ve büyüme eğilimindeki piyasa av baskısı yaratarak, aşırı avcılığa doğru bir yönelişi başlatmıştır.
Yıllarca bilinçsiz avlanma balık türlerinin yok olmasına ve azalmasına sebep olmuştur. Denizlerimizin ve iç sularımızın kirletilmesi, deniz ekosistemine zararları olan trol ve dinamit kullanılması, av yasaklarına uyulmaması, balıkçılık ile uğraşan ailelerin devlet tarafından yeterli desteklenmemesi ve ailelerin mesleği bırakmak zorunda kalması, halkımızın yeterince balık ve deniz ürünleri tüketmemesi ve en önemlisi denetimlerin yetersiz olması ve devlet desteğinin bu alanda fazla yapılmaması yüzünden ekonomik olarak ta balıkçılık ülke ekonomimize büyür bir gelir sağladığını düşünmüyorum.
Ülkemizde balıkların azalmasının sebebi aşırı avcılık, iklimsel değişiklikler, insan kaynaklı etmenler. Mesela sularımızda bolca bulunan lüfer, hamsi, mezgit, çipura, palamut gibi balıkları artık görmek zorlaştı. Denizlerimizde bolca bulunan bu balıkların lezzet ve sağlık yönünden faydalarını saymakla bitiremeyiz. Geçtiğimiz senelerde Karadeniz bölgesinin en önemli geçim kaynağı olan hamsi için av yasağı getirilmişti. Sebebi ise her ne kadar küresel ısınma desek te insan kaynaklı hataların bedeli diye düşünüyorum. Kimse ihtiyacı kadar tutmuyor bir sürü yakaladığı zaman denizi komple süpürme peşine giriyor. Aç gözlülüğümüzü maalesef burada da gösteriyoruz.
Amerika Rusya’dan satın aldığı Alaska şuan dünyanın balık ticaret merkezlerinin en önde gelen yerlerinden birisidir. Bu işi eğitim ve devlet destekleriyle yaptıkları için balıkçılığı geliştirerek ülke ekonomisine çok büyük bir katkıda bulunmaktadır.
Yetiştiricilik sektörü son on yılda dünyada yılda ortalama yüzde 6,6 oranında büyüyerek dünya çapında en çok gelişen gıda üretim sektörü olmuştur (FAO,2011). Türkiye'nin küresel yetiştiricilikteki payı ise yüzde 0,29 seviyesindedir. Kültür balığı (Yetiştiricilik) üretimi ülkemizde sürekli olarak gelişmekte ve üretim de artış göstermektedir
Bölgemizde amatör olta balıkçılığı yapılmaktadır. Bu turlara bende katılmaya çalışıyorum. Turlarda dikkatimi çeken insanların teknede tutmuş olduğu balıkların boyutlarına veya cinslerine bakmadan hemen kovaya atması. Bir seferinde cenin sayılabilecek bir köpek balığı tutmuştu birisi ısrarla söyledim denize geri bırak o yenmez tabii çok bilmiş arkadaş hemen cevabını verdi biri tanıdık var kanser onun için tuttum : ) köpek balığının kansere iyi geldiğini düşünüyor ama asıl oradaki nokta tanıdığının kanser olması değil aç gözlülükten balığı denize bırakmaması. Her konuda hırs yapmak kötü sonuçlar veriyor. Balon balıklarının ülkemizde çoğalmasının sebebi ülkemizde Lüfer ve Kofana balıklarının azalmasından kaynaklıdır. Balon balıklarının ne kadar tehlikeli olduğunu hepimiz biliyoruz bilinçsiz avlanmadan dolayı Balon balıklarının en büyük düşmanı Lüfer ve Kofanayı ülkemizde bitirme noktasına getirmiş olmamız.
Kıymetli bir doğal besin kaynağı olan balıkçılık ürünlerinin sürekliliğini sağlamak ve balıkçılık sektörünü koruyarak geliştirmek için;
- Balıkçılığa teşvik edilmelidir, balıkçılara maddi imkan verilmelidir.
- Balıkçılıkta modern yöntemler tanıtılmalıdır, balıkçılar bunları uygulamalıdır.
- Av sezonu dışında avlanma yapılmamalıdır.
- Denizlerin temiz tutulması gereklidir.
- Balıkların nesillerinin devam etmesi için bilinçli avlanma yapılmalıdır.
- Balık tutmak isteyenlerin amatör balıkçı belgesi alma zorunluluğu getirilmelidir.
Böylece balıkçılık ülkemize ekonomik anlamda önemli bir katkı sağlayabilir.
Denizlere açılacak tüm balıkçılarımıza Allah’tan bereketli ve başarılı bir sezon diliyorum.
‘’Pruvanız neta, dümeniniz viya, rüzgârınız kolayına, bahtınız açık olsun…"