Sonda söyleyeceğimizi başta ifade edelim: Açık kalan kontenjanlar, tehlike çanları çalıyor anlamına geliyor.
Yani SOS veriyor.
Geçen hafta milyonlarca üniversite öğrencisi adayının beklediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) yerleştirme sonuçları açıklandı.
Netice şu:
Devlet üniversiteleri ve vakıf üniversitelerinde çok sayıda bölümün boş kaldı.
Dikkat çeken başka bir husus ise 169 bölümün hiçbir aday tarafından tercih edilmemesi…
Yani 850 bin kontenjanın 200 bini yani yüzde 25’i boş kalıyor.
200 bin boş kontenjan kaydolmayanlarla birlikte 280 bine çıkacak.
Bunun 80 bini ek kontenjanlarla dolsa da 200 bin yine boş kalacak.
Yani okumak isteyen çocuklar dışarıda, öğrenci gelecek diye yapılan planlar çöpte.
21 bin bölüm boş kalmış durumda.
Bu mesele hükümet edenlerin çözmesi gereken bir husus.
Yeni üniversiteli olmuş gençlerimizin moralini bozmamalıyız.
Onun için gelecek adına, eğitimci Turgay Polat’ın Yeni Şafak’ta yazdığı makaledeki tavsiyelerinden bir kesiti sunmak istiyorum.
“Sevgili gençler; birincisi en önemlisi, sakın “öğrenci” olmayın. Çünkü üniversitede öğrenci olmak yetmiyor. Artık üniversiteler birer girişimcilik ve üretim merkezi, öğrencilerini de birer girişimci olarak yetiştirmek amacında olmalıdır. Bu sebepten dolayı sakın “klasik öğrenci” olmayın. Dünya değişiyor ve bu değişimde en büyük şoku bizim yaş grubumuz yani kırklı, ellili yaşlar yaşıyor. Bizi dinleyin ama bizim korkularımızın ve “memur” kimliğimizin sakın size sirayet etmesine izin vermeyin. Anahtar kelimeniz “farklılaşmaktır” bunun için çalışın. Farklılaşmak için her şeyi yapın. Aman sakın başkalarına benzemeyin.
Üçüncüsü bizim gibi yerel insanlar olmayın siz dijital çağın küresel vatandaşlarısınız. Sadece Türkiye’de bir kurumda çalışmak üzere kendinizi yetiştirmeyin, kendinizi o kadar donatın ki tüm dünya size kapılarını açsın. Bu yüzden dil veya diller öğrenin, dünyayı tanıyın ve olabildiğince erasmus, worldexchange veya üniversitenizin sağladığı yurt dışı olanaklarını kullanın ve dünyayı tanıyın. Dördüncüsü, profesyonellerle iç içe olun. Şirketleri tanıyın, onları ziyaret edin ve olabildiğince staj yapın. Kartvizit toplayın ve kartvizitlere kendinizi hatırlatın. Beşincisi, artık 5 yıl aynı binada ders görerek kendinizi geleceğe hazırlayamazsınız bu sebeple eğitim hareketliliği içinde olun. Yurtiçi yurt dışı programlar, stajlar, kamplara katılın.
Bunları yapar mısınız bilmiyorum? Ama bugün kafanızı kaldırın ve dünyaya bakın. Sonra düşünün dünya neleri konuşuyor ve nereye gidiyor. Ve hiç unutmayın ki siz üniversiteyi bitirdiğinizde 2026 yılı olacak, sizce o yıl dünya nasıl olacak. Siz bir şirkete iş başvurusu yaptığınızda sizden ne isteyecekler. Acaba özgeçmişinizde (cv’nizde) ne olmasını isteyecekler. Hangi becerilere sahip olursanız avantajlı olursunuz. İşte bütün bunları düşünün ve üniversite öğrenciliğinizi buna göre şekillendirin. Unutmayın ki üniversite hayatı çok keyiflidir onu da en iyi şekilde yaşayın. Birçok üniversitenin bunları size sunacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Unutmayın gençler, ülkemizde var olan 200’ün üstünde üniversitenin birçoğunun gündeminde bu kavramlar maalesef yok. Öncelikle sakın unutmayın üniversite demek ders, not, sınıf demek değildir. Üniversite demek farklılaşma, küresel vatandaşlık demektir. Şimdi zaman kendinizi yeniden yaratma zamanı hepinize mutlu bir üniversite yaşamı diliyorum.”