Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak erkenden uyanıp, yatak keyfi yaparken Türk tarihinin en önemli olaylarını düşündüm.
10 binlerce yıldır Anadolu’da bulunan Türk’ün, Anadolu’nun gerçek sahibi olduğunun tescillendiği 26 Ağustos 1071’i düşündüm.
26 Ağustos 1071’de tescillenen ata yurdumuzun, 26 Ağustos 1922 yılında ebediyyen Türk’ün olduğunu düşündüm.
Ve 26 Ağustos 1975’i düşündüm.
Türk’ün kut’lu zafer günlerinden birinde doğmuş olmanın haklı gururunu yaşadım.
Büyük komutanlar Alparslan ve Mustafa Kemal’e dua, beni böyle kut’lu bir günde doğuran anama da teşekkür ettim.
*
Röpteşambırımı üzerime geçirip, taze sıkılmış portakal suyumu alıp keyfimi balkonda sürdürmeye devam ettim.
Keyfim çalan telefon ile bozuldu.
Arayan eski bir arkadaşımdı.
Hoş beş ettikten sonra konu siyasete geldi.
“ Ak Parti kadroları meydana indi. Sanırım bir erken seçim olacak” dedi.
“Cumhur İttifakı mevcut şartlarda kaybedeceği muhtemel bir seçimi neden istesin ki?” diye sordum.
“HDP’ye kapatma davası bence bu sebeple açıldı” dedi.
“Nasıl yani?” dedim.
*
Siyasi öngörülerine güvendiğim bir arkadaşım olduğu için dinledim cevabını.
“Bak şimdi. Türkiye’de yargı siyasallaştı. 21 Haziran’da HDP’yi kapatma davası da resmen başladı. HDP davası hızlıca sonuçlanırsa Ak Parti erken seçim kararı alır. HDP’liler yeni parti kursalar bile gerekli şartları oluşturamaz ve seçime giremez. Bu durumda Millet İttifakı ile bir anlaşma yapılır HDP’li isimler Millet İttifakı listelerinde yer alır. Bu durumda Ak Parti ‘İşte bunlar teröristlerle iş tutuyor’ algısını pompalar. İyi Parti seçmeninde ciddi bir kayma görülür. Hatta CHP’li seçmenden bile kopuşlar olabilir ve Ak Parti iktidarını korur” dedi.
*
Kısaca düşününce mantıklı gelse de uzunca düşünce mantıklı olmayacağına karar verdim.
Çünkü yasa gereği seçime bir yıl kala erken seçim kararı alınamaz.
Bu durumda erken seçim yapılabilmesi oluşması gereken şartlar seçime bir yıl kalana kadar oluşturulsa bile Anayasa’nın hükümlerini yerine getirmek için çok kısa bir zaman dilimi kalır.
Muhtemelen HDP yeni bir isimle karşımıza çıkar ancak kızgın HDP seçmeni (ki bu oran yüzde 11 gibi küçümsenmeyecek bir oran) kendi içinde sertleşerek ittifaklara destek vermez.
Cumhur İttifakı’nın da asıl işine yarayan aslında bu.
Yani yüzde 11 oranındaki seçmenin Millet İttifakı ile ortak hareket etmesini engellemek olabilir.
*
Arkadaşım mevcut iktidar ve küçük ortağının zihnindeki oyunu ‘muhalefet teröre destek veriyor’ algısı üzerinden sürdüreceğini ve muhalefete tuzak kurulduğunu savunsa da, ben Millet İttifakı bileşenlerinin bu konuda ilkesel hareket ettiklerini ve bu oyunu gördüklerini düşünüyorum. GÜNÜN FIKRASI
Yeni tayin olduğu alayı denetleyen Albay, nizamiyedeki bankın başında nöbet tutan iki eri görüp:
“Neden burada nöbet tutuyorsunuz?” diye sormuş.
Askerler:
“Bilmiyoruz komutanım, eski komutanımızın emri ile sürekli bu banka nöbet yazılır” diye cevap vermiş.
Merakını yenemeyen Albay bir önceki Alay komutanını telefonla aramış ve sormuş.
Eski komutan:
“Valla bilemiyorum. Epey önceden konulmuş bu nöbet geleneğini biz de devam ettirdik” demiş.
Merakını yenemeyen yeni komutan ısrarla üç komutan geriye giderek bu nöbeti ilk koyan 80 yaşındaki Emekli General’e ulaşmış:
“Affedersiniz efendim, ben sizin 30 yıl önce başında olduğunuz Alayın yeni komutanıyım. Nizamiyedeki bir bahçe bankının başında iki tane nöbetçi buldum. Bu nöbeti ilk siz koydurmuşsunuz. Bu bankın özelliği hakkında bilgi lütfeder misiniz?” demiş.
Emekli General şaşkınlıkla cevap vermiş:
“Nasıl olur? Boyası hala kurumamış mı?”
GÜNÜN TESPİTİ
“..hayatta başarılı olanlar ‘kişiyle’ uğraşanlar değil, ‘işiyle’ uğraşanlardır..” BEN
“..ben ‘türk’ olmayı öğrenmedim.. doğduğumdan beri içimde bir ses vardı ‘mazlumun yanında, zalimin karşısında ol’ diyordu.. ‘yiğitlik senin kanında, mertlik ruhunda’ diye haykırıyordu.. anladım ki ben ‘türk’ olarak doğmuşum..” GÜNÜN SÖZÜ
“..cacık içinde güzel duracakken, toplum içinde ziyan olmuş ne çok insan var..” KADINLAR ERKEKLER
“..buzdolabında ‘yiyecek’ bulamayan canlıya erkek, gardırobunda ‘giyecek’ bulamayan canlıya kadın denir..”