Dünya bir misafirhane idi,
Burada yolcu olduğumuzu unuttuk. Sorumlu olduğumuz çok şeyler vardı;
Her nasılsa,
Dünyanın bir sınav yeri olduğunu unuttuk. “Kâlû Belâ” da
Rabbimize verdiğimiz bir söz vardı;
O’na “kul” olacaktık.
Oyalandık,
Ve verdiğimiz sözü unuttuk. Hayret!
Ne çabuk
Ve ne çok şeyler unuttuk! Sahip olduğumuz tüm nimetlere karşı,
Doyumsuzluğumuzla,
Açgözlülüğümüzle,
Şükretmeyi unuttuk! Şarkı, türkü, dedikodu derken,
Özümüz olan Kur’an okumayı,
Dua etmeyi unuttuk! Şu geçici dünyada
Kazanç sevdasına düştük;
Helâlı, haramı unuttuk! Sporu, eğlenmeyi, gezip tozmayı sevdik;
İbadetten zevk almayı,
Allah ile birlikte olmayı unuttuk. Evlât ve torun sevgisiyle oyalanırken,
Anneye, babaya saygıyı,
Büyüklere zaman ayırmayı unuttuk! Sen-ben çekişmesi içinde
Ecdat yadigârı kültürümüzü unuttuk.
Dostluğu unuttuk.
Komşuluğu unuttuk.
Kardeşliği unuttuk.
Hatır saymayı unuttuk.
Ahde vefayı unuttuk
Sıla-i Rahmi unuttuk.
Birbirimize muhtaç olduğumuzu unuttuk. İnsan sevgisi, hayvan sevgisi cazip gelirken;
Allah, Peygamber sevgisini unuttuk! Kısaca;
Biz kendimizi unuttuk,
Görevimizi unuttuk,
Kul olduğumuzu unuttuk,
Tövbe etmeyi unuttuk!
Yaptıklarımıza pişman olmayı unuttuk,
…………..

Seller bastı üzüldük. Ama dere yatağına niçin ev yaptığımızı unuttuk.
Depremler oldu feryat ettik.
Yangınlar oldu çırpındık.
Türlü türlü felâketlere ağladık, sızlandık.
Fakat her nedense;
Yaptıklarımızın cezasını çektiğimizi unuttuk! Türlü türlü afetler karşısında,
Allah’tan geleni kuldan geliyor sandık.
Haddimizi aştık.
Sabrımızı, olgunluğumuzu,
Kadere inancımızı unuttuk. Aklımızı kullanarak tedbirler alacağımıza,
Feryatlarla, suçlamalarla,
Kazançlı çıkacağımızı sandık.
Her şeyin Allah’tan geldiğini unuttuk.
Yalnız O’na inanıp,
Yalnız O’na sığınmayı unuttuk. Yüce Allah’ın
“Ey inananlar,
Sakın Allah’ı unutmayın,
Yoksa Allah, size kendinizi bile unutturur”
İlâhî fermanını unuttuk! Dünyanın baş döndürücü zevkleri arasında,
Nefsimize uyarak,
Uyuduk mu, uyutulduk mu bilinmez…
Fakat doğruyu yanlıştan,
İyiyi kötüden ayırabilecek
Aklımız olduğunu unuttuk!
İnancımız olduğunu unuttuk!
Geçmişimiz olduğunu unuttuk. Akşam-sabah hep uyuduk, uyutulduk;
Son bir uyanışın,
Son bir dirilişin geleceğini unuttuk! Hava, su ve bütün nimetleri,
Ellerimizi, ayaklarımızı,
Bütün organlarımızı kullanıyoruz da,
Bunları bize vereni unuttuk! Dünyanın kendi etrafında dönmesiyle gece ve gündüzün oluştuğunu, dünyanın güneşin etrafında dönmesiyle mevsimlerin meydana geldiğini bildik ve gördük ama dünyayı döndüreni unuttuk! Dünya hayatında safa sürmek güzel de,
Sonunda ölüm olduğunu unuttuk! Hayatın “ölüm” denilen o son durağında,
Pişmanlığın fayda vermeyeceğini unuttuk! Onun için değerli kardeşim,
Vakit geç olmadan,
Unuttuklarımızı hatırlamaya çalışalım.
Unuttuklarımıza pişman olalım.
Ve bizi yaratana karşı
Tövbe edelim ki;
Yeri geldiğinde O da bizi unutmasın!
Ve bizi bize unutturmasın!.. Cuma’nın rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun