DSİ 21. Bölge Müdürü Göktuğ İlter beyle görüşmeye gelmeden önce üreticilerden ilk sulamada sıkıntılar yaşandığını, özellikle Söke bölgesinden konuştuğum çiftçiler, İlk sulamada suyun Söke’ye geç ve az verildiği, DSİ’nin uygulamasında Aydın’ın doğu tarafındaki siyasilerin etkili olduğu iddiaları vardı. Bu iddialara açıklık getirmesini istedim.
*Öncelikle şu iddiaya cevap vereceğim. Aydın’da hiçbir siyasetçiden doğusuna çok su verin, batısına az su verin gibi bir müdahale gelmedi. Suyun dağıtılmasında planlamayı, Ziraat Odaları ve Sulama Birlikleriyle birlikte yaptık. Bu şikayetlerin geldiği Söke’ye on günde bir giderek Söke Sulama Birliği ile sahayı gezerek sulamanın ne zaman yapılması gerektiğini birliğin önerisi doğrultusunda karar verdik. Az su verildiği iddialarına gelince suyu dağıtırken bölgelere hangi oranda verip, hangi oranda kısmışsak aynısını Söke’ye uyguladık. Sulamanın başlangıcında Söke’ye verilen suyun 40 metreküp/sn olması gerekirken bu suyun gelmediği iddiasına bakalım. Tamam, 40 metreküp/sn su verilecekti. Bu su öngördüğümüz miktarı tutturabileydik mümkündü. Ancak, öngördüğümüzden 50 milyon metreküp/sn daha az suyumuz olunca (335 milyon metreküp/sn) tüm sulama birliklerinden yüzde 15’lik bir kesinti yapmak zorunda kaldık. Biz yine de bahsedilen tarihte kesintiyi uygulayarak 35 metreküp/sn su vermişiz.Basit bir hesapla 40 metreküp/sn suyun, yüzde 15’i 6 metreküp/sn su düşüldüğünde 34 metreküp verilmesi gerekirken fazlasını 35 metreküp/sn vermişiz. Menderesin yatak suyunun hiç olmadığı bir dönem geçiriyoruz. Bir karşılaştırma yapalım. Kuraklık yılından bir yıl sonra 2008’de elimdeki tabloya göre Söke’ye 1 temmuzda verdiğimiz su 42 metreküpmüş Biz bu rakama bu yıl 3 temmuzda ulaşmışız.Burada iki günlük bir gecikme var ama, geçen senenin 25 haziranında ve 2007’nin aynı tarihinde hiç su yokken, bu yıl , söke sulamaya dört gün önceden 19 metreküp/sn su indirmişiz. Orada bir su var. Biz aslında o dört günlük dönemde suyu Söke’de depoladık. Bu taraftan verilen 36 metreküp/sn üstüne oradaki kendi suyla birlikte ovada bahsi geçen tarihte 42 metre su var. Devamında söke sulamasında o tarihten bugüne on gündür de yüzde 40 üzerinde su var. İlk başta neden böyle oldu size söyleyeyim. Ziraat Odaları Başkanları, ziraat mühendisleri, birinci suyu geç verebiliriz ama ikinci su da böyle bir şansımız yok, bitki de ikincisi gecikirse çiçek ve tarak dökümüne neden olacağından ikinci suyun mutlaka geciktirilmeden verilmesi gerekir dediler. Bizim burada hedefimiz Ağustos’un ilk günlerinde suyu yetiştirmekti.
DSİ 21. Bölge Müdür Yardımcısı ve işletmelerden sorumlu müdür Cengiz Köse’de konuya dahil olarak rakamlarla gelinen noktayı rakamlarla özetledi.
* Sulamanın başlama tarihi 1 Temmuz olarak tüm sulama birliklerine bildirildi. Bizden beklenti 40 metreküp/sn. Biz suyu 36-37 metreküp/sn gibi Söke sulamasına indirdik, 2 Temmuz’da aynı miktarda devam etti. Sonra 3 Temmuz’dan itibaren, 45 metreküp/sn üstüne çıktı. Bugün 12 Temmuz deşarj 45 metreküp/sn devam ediyor. 2008 yılında sadece 2-3 Temmuz’da 42 metre küp olmuştu, ondan sonraki günlerin 30 metreküpün altındaydı. Biz 2008 yılına göre bu yıl şu ana kadar 18 metreküp fazla su Söke ovasına inmiş durumda. Biz bu durumda planlananın üzerinde bir su vermiş oluyoruz. Söke’ye şu ana kadar 60 milyon metreküp/sn su verildi. Söke’nin su tahsisi eksiyi düşerseniz 100 milyon metreküp/sn. Aslında 120 milyon metreküp/sn su tahsisi planlanmıştı, ancak Nisan’dan Temmuz’a kadar süren kuraklık, bu tahsisi 100 milyon düşürdü. Bu yalnız Söke’den düşmedi, bütün sulama birliklerinden düştü.
Cengiz Bey iş gereği söyleşimizden ayrıldı. Göktuğ Bey sulama birlikleri ile DSİ arasındaki görev farklılığının altını çizdi.
*Sulama birlikleri bizde su talep ediyor. Burada bir rol karmaşası olmasın. Biz planlarımızı yapmadan önce sulama birliklerin çiftçilerden hangi ürünü ne kadar aldıklarına dair beyannameler almasını bekliyoruz. Sulama birlikleri bu beyannameleri aldıktan sonra su ihtiyaçlarını bize bildiriyorlar. Bizim toplamda bir su tahsisimiz var. Planlamamız da bu suyu temel alarak sulama birliklerine su tahsisi yapıyoruz. Birliklerde bu suyu kendi bütçeleri gibi düşünün. Birlikler bu bütçeden ne kadar su kullanırlarsa o kadar tahsislerinden düşüyor. Biz birliklerin su hakkını belirledik. Suyun gelişine göre, birliklerin tahsislerini artırma veya eksiltmeye gidiyoruz. Olmayan suyu veremeyiz. Bazen beklentilerimiz oluyor. Bir iki gün güzel yağış olursa toprağın nemi artacak, bitkinin su hassasiyeti azalacak diye bekliyoruz. Bu sene o da olmadı On gün günlük bir yağış denk gelsek de o bizi ancak bir buçuk gün etkiledi.
Kısıtlı sulama programında ancak iki su verilebileceği gerçeğine dayalı olarak Valilik, buğday arkası ekimlerde çok su isteyen yem bitkileri veya silajlık mısır ekilmemesini yerine, ayçiçeği ve susam ekilmesini önermişti. Buğday arkasına önerilmeyen ürünler ekildiğinde ta tav suyu dahil bir i su verileceğini açıklamıştı. Çine’de buğday arkasına mısır, Koçarlı’da pamuk ekildiği, suyun kıt olduğu bir dönemde, buradaki üreticilerimizi de düşünerek nasıl bir çözüm ürettiklerini konuşalım istedim. Küresel iklim değişikliğinin bugün, yarın bitecek bir durum olmadığı gerçeğini temel alarak mevcut suyun açık kanallar yerine kapalı devre sulama sistemlerinin buharlaşmayı önlediği için daha doğru bir tercih olduğu biliniyor. Menderesin doğal su kapları olan azmakların düzenlenmesi, yine menderes üzerinde kapaklar yapılarak kış günlerinde menderesten denize boşuna akan suyun stoklanması böylelikle sulama sezonunda barajlardan gelecek sudan daha az kullanarak tasarruf edilmesi gibi konulardaki görüşlerini sordum.
* Çine’de bir Topçam barajı var. Onun bir sulama sahası var. Biz kısıtlama kararını yeterli su olmadığı için menderes havzası için aldık. Çine’de Topçam barajından sulanan saha da su sıkıntısı yok. Oranın kendi sistemi var. Barajlar yapılırken o bölgede yasayla belirlenen su hakkı var. Yasa diyor ki Topçam barajı, yaklaşık 30.000 dönüm yeri sular. Buğdayın arkasına mısır ekmişler, orada bir sıkıntı yok. Biz hiçbir ürünü ekmeyin yasağı getiremeyiz. Biz şunu söylüyoruz; ÇKS kayıtlarına göre buğday varsa tav suyu dahil, bir su vereceğiz. Başka ürün varsa tav suyu artı bir su vereceğiz. Hangi ürünlerin ekilmesi önerisi bizim değil il tarımındır, çiftçi kafasına göre ekmişse yasal olmayan bir biçimde suyu almak isterse yasal haklarımızı kolluk güçleri marifetiyle kullanacağımızın bilinmesini isterim. Suyun tasarrufu dediniz. Bununla ilgili diğer bölgelerden söke ovasına 12 makine indirdik. Şu an çalışıyorlar. Bu makinelerin çalışmasıyla işletme eksikliğinden kaynaklanabilecek denize boşa akan suları denize gitmeden eski menderes yatağı dediğimiz azmaklara tahliye kanallarına damla da olsa depolamak istiyoruz. Söke ovasında bir başka çalışmada yeni kuyular açıyor eskileri de aktif hale getiriyoruz. DSİ olarak kendi imkanlarımızla 4-5 kuyuyu devreye aldık, eğer enerji nakil hattı yoksa bir kuyunun bedeli 200-250 Bin. Birlikler denk bütçeyle çalıştığından onların böyle bir ekonomik gücü yok. Biz DSİ olarak bakanlıkla görüştük. Şu anda Denizli ve Aydın’ı kapsayan yaklaşık 8,5 milyonluk bir iş aldık, yaklaşık 40 kuyu açacağız. Bu yatırımı olası bir kuraklıktan sıkıntı çekmeyelim diye 2022 yılında gerçekleştireceğiz. Birde ana sulama sezonu öncesinde ve sonrasında su ihtiyacını karşılamak için Bozdoğan ve Umurlu da göletler açacağız. İnşallah bu yatırımları 2022’de devreye sokacağız. B.Menderes de kapaklar konusuna gelince , azmaklarla ilgili planladığımız çalışma bittiğinde söke ovasında 10 milyon metreküp su depolama imkânımız olacak. Bu rakama azmaklar ve kanal suları dahildir. Biliyorsunuz Söke’nin açık sulama kanalları eski. Adıgüzel’den itibaren Söke ovasını da kapsayan bir kapalı devre sulama kanalı işimiz var. Bunun planlaması yapılıyor. Biraz zaman alacak bir iş. Kısa vadede mevcut kanalları ilave drenajlar açarak nasıl su depolarız sorusuna cevap olan bir proje ihalemiz var. İşte onun ihale izni geldi. Söke ovasında bir taban drenaj sistemi çalışmamız var.
Efeler Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu geçen hafta verdiği demeçte; “Ağustos’un ilk haftasında suyumuz bitecek” dedi. Sizin görüşünüz nedir diye sordum.
* Efeler Ziraat odası Başkanının söylediği görüş aslında bizim görüşümüz. Şu anda (12 Temmuz) toplam 200 milyon metreküp/sn suyumuz kaldı. Günlük deşarjımız 10 milyon metreküp/sn düzeyinde. Demek ki 20 gün sonra Ağustos ayının ilk haftası su bitiyor.
Yaptığım görüşmeden çıkardığım sonuç; sulamayla ilgili program da alınan kararların uygulanmasında an itibarıyla sorun görünmüyor. Kuraklık dönemlerinin uzaması halinde mevcut programın yeterli olamayacağı görüşündeyim. Sulamada daha makro planlara ihtiyaç var. B.Menderes havzasını bir bütün olarak ekosistemle birlikte düşünüp su kaynaklarının sürdürülebilir, bütünleşik bir havza yönetim” sistemine bir an önce geçilmesi gerektiğine inanıyorum Bunun içinde siyasi iradenin yanınızda olması gerektiğine, bilmem yazmaya gerek var mı?