Kuraklığın kapıyı çalmaktan vazgeçip içeriye girdiği günleri yaşıyoruz. Tarımda kuraklığın yakıcı etkisini, bitkileri sulama döneminde daha çok hissediyoruz. Kuraklığın yalnız, ülkemize, bölgemize özgü durum olmadığını, dünyanın birçok bölgesi de küresel iklim değişikliğinin doğal sonucu olan kuraklığı yaşadığı biliniyor. Geçen yıl başlayan, bölgemizde kendini hissettirmeye başlayan kuraklık bize, sonsuz olmayan su kaynaklarımızın ekonomik kullanmamız gerektiğini hatırlatıyordu. Meteorolojik verilerin 2021 için kuraklığı göstermesi Aydın Valiliği’ni önlem alması noktasına getirdi. Valilik, 12 Mart 2021 tarihinde tarımda, kısıtlı sulama suyu programı başlattı. Bu programın en önemli bölümü suyun yönetiminin başında bulunan DSİ 21.Bölge Müdürü Göktuğ İlter’di. Onu dinledim. Yorumumu konunun devamı olacak bir sonraki yazı da yapacağım.
Burada sütunuma Göktuğ beyin anlattıklarına bırakıyorum;
“Biz, Aydın Valiliği kısıtlı sulama programı kararını 12 Mart’ta aldık ama kuraklıkla ilgili çalışmayı çok önceden Eylül 2020’de başladık. Aslında 2020 yılı da kurak bir yıldı. Geçen yıl depolarımızdaki su miktarı, bu yıla göre nispeten daha iyi olması,2020 yılı sulamasını yüzde 20’lik bir kısıntıyla sıkıntısız geçirdik. Eylül ayında barajlardaki su seviyemiz düşünce, özellikle de Adıgüzel barajının eksi 100 milyon metre küpe düşmesi, bizim bir önlem almamız gerekliliğini gösterdi. Öncelikle Denizli’de bir önlem aldık. Aydın için biraz bekledik. Sebebi, yağış döneminin Nisan-Mayıs döneminde olmasıydı. Biz Ocak ayında sulama birlikleriyle bir değerlendirme yaptık. Yine Şubat ayında, Aydın, Koçarlı, Söke Ziraat Odaları ve siyasilerimizle birlikte konuyu tekrar değerlendirdik. Mart ayında, maksimum ve minimum akımlarımızı kontrol ettiğimizde sulamada sıkıntı yaşanacağı netleşti. Biz de ortalama minimumu aldık ki, olası kötü bir senaryo üzerinden yola çıkarak ve tedbirimizi alalım. Bu planlamada su artarsa çiftçimize verelim. Bir olumsuzluk olması halinde de çiftçimiz en az etkilensin. Biz çiftçimizin mutlaka etkileneceğini biliyorduk. Bu durum çok netti. Mart ayından bugüne geldiğimizde planlanandan 40- 50 milyon metre küp eksiğimiz olduğu ortaya çıktı. Beklediğimiz yağışlar olmadı. Bu nedenle minimumu bile tutturamadık. O dönemde, yalnız Kemer barajına güzel bir yağış geldi. O yağış bu seneki sulamayı idame ettiren yağıştır. Bize göre, kısıtlı sulama programı, tedbirleri zamanında almasıyla kuraklık yılında sulamanın ihtiyacını karşılayan bir program olduğunu sahada gösterdi. Açıklamak isterim. Elimizde bir tablo var. Biz o zaman Nisan’dan başlayarak Eylül ayını da içine alan bir planlama yaptık. Daha sonra planı revize ettik. Bunu yapma nedenimiz suyun az gelmesiydi Sulama sezonunu başının çok sıcak bir döneme denk gelmesini de hesaba katarak programı revize etmek zorunda kaldık. Biz genel olarak programın kuraklıkta sulama planlaması ihtiyacını karşıladığını düşünüyoruz. Planlamamıza uygun olarak da program sürüyor.
* Bizim o dönemde net bir karar vermemiz gerekiyordu. Burada en önemli şey suyun dağıtımında adaleti sağlamaktı. O zaman şöyle bir şey oldu. Geçtiğimiz yıllarda sulama birliklerinin hektar başına kullandığı su vardı. Eşitliği sağlamak için herkesin su tahsisinden aynı oranda azaltalım. Tercihimizi bu yönde yaptık. Eskiden açık sulama sistemlerinde hektara 10 bin metreküple 13 bin metreküp arasında su verilen dönemler oluyormuş. Biz bu rakamı bu yıl için 4-5 bin metreküp seviyesine çekerek, adaletli bir su dağıtımı için tasarrufa gittik. Geçen yıl Bozdoğan’dan itibaren Söke’ye kadar olan kısımda 605 milyon metre küp su kullanmışız. Bu yıl ki planımız 335 milyon metre küptü. Konuşmamızın başında söylediğim 40-50 milyon su eksiğimiz olduğunu söylemiştim. İşte bunun 35-40 milyonu bu taraftadır. Bu 335 milyonda 300 milyonun altına düşmüştür. Herkesten eşit kısmamız gerektiğini söyledim, yine söylüyorum. Çiftçilerimizin aynı tarihte geçen yıl aldıkları suya göre bu yıl aldıkları suda azalma görüyorlarsa bu normal bir durumdur. Mevcut suyumuz yarı yarıyadır. Aslında yarı yarıyanın da altındadır. İşin gerçeği bu.
* Kuraklık şartlarını aslında çiftçi bizden daha iyi biliyor. Ürün ekiminde de bunu gösterdi. Bize burada olumsuz geri dönüşler oldu mu? Oldu. Neden oldu? Suyun dengeli dağıtımından kaynaklanan olumsuz yanlış anlamalar oldu. Çünkü su az olduğu için herkes ilk önce sulamak istiyor. Suyun ne zaman biteceğindeki belirsizlikte çiftçide bir önce sulama talebine neden oldu. Açık sistem sulamaya sahip olduğumuz için herkese aynı suyu iletebilme şansına sahip değiliz. Kapalı sistem olsa, çiftçilerden bağımsız rotasyonu biz belirleriz, istediğimiz noktaya su verebiliriz. Açık sistem olduğu için iletebileceğimiz maksimum bir su var. Bunun sebebi de Barajlarımızın bir kapasitesi var. Çine Adnan Menderes’in iki türbini var. Toplam 36 metreküp su bırakıyor. Kemer Barajının üç tribünü var o da en fazla 60 metreküp su bırakabiliyor. Toplamda 100-110 metreküp su verebilme şansımız var. Bunun ötesinde su verme şansımız yok. Herkes sulamanın başında su istediği için şikayetler başlıyor. Tav sucu, önce aldı diye pamukçu şikayet ediyor. Ekmeyin dediğimiz halde biz iki suya da razıyız deyip yem bitkileri ve Silajlık mısır eken çiftçilerle ilgili de şikayetler yapılıyor. Suyu ulaştırmada bir kaç spesifik günler haricinde sıkıntı olmadı. Bu sıkıntıların ilki sulamanın başında Bozdoğan da, Temmuz’un başında da Söke’de oldu. Onların dışında çok ciddi bir kasama olmadı. Kısıtlı su programını kamuoyuna açıkladığımız günlerde mevcut suyumuzun işte burada işletme müdürümüz, 21. bölge müdür yardımcımız Cengiz Köse de burada, taahhütte bulunduğumuz maksimum iki suya yetmeyebileceği yönünde endişeler taşıyorduk. Aydın Valimiz sayın Hüseyin Aksoy; “Mart ayındayız, daha yağmurlar olur, belki devamı da gelir” dedi. Kararda maksimum iki su verileceğinin garantisi yoktu. İşte biz, su vermede biraz disiplin, zaman zaman eksik su vererek ikinci suyu tamamlamak istiyorduk. Biraz önce bir bilgi notu geldi. Genelde ikinci suyu verebileceğimiz konusunda endişemiz kalmadı. Belki az miktarda su da artarsa acil ihtiyaç hisseden bölgelere verebiliriz. İhtiyaç hisseden bölgelere verebiliriz.” GELECEK YAZI: BARAJLARDAN VERİLEN SU AĞUSTOS’TA BİTECEK Mİ?