Kurban; Bizleri yaratan, yaşatan, yaşamamız için bunca imkanları ve sonsuz nimetleri bizlere meccanen bedava veren ulu Allah’ın rızasını kazanmak ve onun hoşnutluğuna ulaşmak maksadı ile ibadet niyyeti ile bazı hayvanları bayramın belli günlerinde (3 gün) usulüne uygun olarak kesmek, kanını akıtmak, etlerini hem kendimiz yeyip hem de fakir-fukaraya dağıtmaktır.
Kurban, bir müminin imanının bir belgesi, nimetlere şükür, hak yolunda fedakarlığın bir göstergesidir. Müslümanlık nişanıdır. Ayrıca bela ve musibetlere karşı bu dünyada bir zırh, korunma. Ahirette ise cehennemden kurtulma vesilesi. Yani kurtuluş ‘necat’ fidyesidir. Son derece de önemli bir ibadettir.
Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 452). Kurban Bayramı’nda kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.
Akıl sağlığı yerinde, hür, mukim ve dinî ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Cenab-ı Hakk’a yaklaşmakta, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunmaktadır (Serahsî, el-Mebsût, XII, 8; İbn Nüceym, el-Bahr, VIII, 197). Bu ibadetin ruhunda Hakk’a yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban, bir Müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir. Mezheplerin çoğuna göre udhiyye kurbanı kesmek sünnettir (İbn Rüşd, Bidâye, I, 429). Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 146). Kurban, ‘fıkhî hükmü ne olursa olsun’ Müslüman toplumların belirli simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri özellikle milletimizin dinî hayatında önemli bir yer tutmaktadır.
Âlimlerin ekseriyetine göre ise, kurban kesmek, müekked sünnettir. Bir kısım âlimler, şu âyetlerin kurbana delâlet ettiğini bildirirler:
“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşrû kıldık…” (Hac 22/34, 67)
“Rabbin için namaz kıl ve (kurban) kes!” (Kevser 108/2)
“Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.” (Sâffât 37/107)
Allah Resûlü, emredildikten sonra kurban kesmeyi hiç terk etmemiş,[1] hatta yolculukta bile kesmiş ve şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Her sene her bir ev halkına kurban kesmek vâciptir.” (İbn-i Mâce, Edâhî, 2; Tirmizî, Edâhî, 18/1518)
Elbette ki kurbanla ilgili bilgiler bunlardan ibaret değildir. İsteyenler bu konuda her türlü bilgiyi bizzat ve dolaylı olarak öğrenme imkanına sahiptirler. Bunun için güçlü bir iman, sarsılmaz bir inanç, sürekli bir azim ve irade gerekir ve bunu arzulanan herkes fakir bile olsa kurban etme şerefini kazanır. Yüce Allah hepimizi bu şuur ve anlayıştan ayırmasın.