Dünyada uygulanan tarımsal üretim modeli ve koşulları, köylüleri ve kültürlerini tahrip etmekte, onları yoksullaştırmakta ve yoksunlaştırmakta. Köylüler ile ilgili kararlar alınırken köylüler yok sayılmakta, büyük tarım ve gıda şirketleri lehine yapılan anlaşmalar çiftçilerin elini kolunu bağlamakta. Bu uygulamaların sonucunda tüketiciler ise sağlıksız ve besin değeri düşük ürünleri daha pahalıya tüketmek zorunda kalmakta.
Oysaki köylüler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini temel alarak, toplumsal-siyasal hak ve özgürlüklerden yararlanabilir, haklarını kullanabilir ve geliştirebilir. Ayrıca uluslararası anlaşmalara dayanarak devletin köylülere ve ailelerine uygun yaşam standartlarını elde etme ve kullanma hakkı sağlaması gerekir. Köylü, haklarıyla köylüdür. O nedenle köylünün haklarını bilmesi, kullanması, koruması, geliştirilmesi için tüm köylüler ile bir araya gelip örgütlenmesi, mücadele etmesi gerekir.
Köylü Hakları Deklerasyonu 17 Aralık 2018 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Deklerasyon, kırsalda çalışan tüm kesimlerin haklarını evrensel olarak güvence altına almakta, devletlerin bu hakları kendi ülkelerinde uygulamasını öngörmektedir.
Deklerasyonun ana başlıkları şunlardır;
•Köylülerin hiç bir ayrımcılık olmadan tüm insan haklarından ve temel özgürlüklerden tam olarak faydalanma hakkı var.
•Devletler kadın-erkek eşitliği temelinde, kadınların tüm insan haklarından ve temel özgürlüklerden faydalanmaları, kırsaldaki ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı sürdürmeleri, bu sürece özgürce katılmaları ve bundan yarar sağlamları için gerekli önlemleri almalıdır. Kadınlar her türlü şiddetten ve ayrımcılıktan korunmalıdır.
•Köylülerin içinde yaşadığı çevredeki doğal kaynaklara erişimi ve onlardan faydalanması en doğal hakkıdır.
•Fiziksel ve zihinsel bütünlüklerini korumak, özgür ve güvenli bir yaşama sahip olmak haklarıdır.
•Devletler, köylülerin hareket etme özgürlüğünü; düşünce, inanç, vicdan, fikir, yasal ifade biçimleri ve barışçıl toplanma haklarını korumalı, güvence altına almalıdır.
•Köylülerin kendi çıkarlarını koruyan sendikalar ve kooperatifler gibi gruplar kurma haklarını devletler korumalı ve teşvik etmelidir.
•Devletler, köylülerin kendilerini etkileyen politikaların, programların ve projelerin hazırlanmasına ve uygulanmasına katılma hakkını korumalıdır.
•Köylülerin ürettikleri ürünlerin yerel, ulusal ve uluslararası ölçekte adil ve tarafsız bir sistemde değerlendirme ve sertifikalandırma-pazarlama ve dağıtma, gıda sistemine dair bilgi edinme hakkı vardır.
•Devletler, köylülerin hak ihlallerini ele almak için adil bir sisteme erişimini, çocukların eğitim hakkını ve tehlikeli işlerden muaf tutulma özgürlüğünü korumalı, kişilerin yeterli iş imkanları ve yeterli yaşam standardına yetecek ölçüde gelir elde etmesini güvence altına almalıdır.
•Köylüler, koruyucu ekipman dahil güvenli ve sağlıklı çalışma ortamına ve toksin, şiddet ve tacizden uzak olma hakkına sahiptir. Köylüler sağlık önlemlerinin gözden geçirilmesi ve uygulanmasına katılma ve bu önlemleri uygulamak için yetkilileri seçme hakkına sahiptir.
•Köylüler, gıda ve tarım politikasına katılım yoluyla gıda sistemlerini kontrol etme hakkına sahiptir. Devletler köylülerin gıda egemenliği hakkını korumalı ve teknoloji-eğitim yoluyla yetersiz beslenmeyi önlemeli, köylülerin altyapıya-araçlara ve pazarlara erişimini kolaylaştırarak yeterli geçim hakkını korumalıdır.
•Devletler köylülerin sürdürülebilir toprak yönetimi hakkını korumalı, yasadışı veya zorla tahliyeleri önlemeli, köylülerin ortak varlıklarının kolektif kullanımını önceliklendirmelidir.
•Devletler köylülerin haksız yere mahrum bırakıldıkları toprağa dönme haklarını korumalı, adil toprak kullanımını sağlamak için tarım reformları uygulamalı ve agroekolojiyi teşvik etmelidir.
•Köylülerin yaşadığı çevrenin, toprakların ve kullandığı kaynakların üretim kapasitesinin korunması ve muhafazası temel haklarından birisidir.
•Köylüler tohumlarını saklama-kullanma-takas etme ve satma hakkına, tohumlarını ve geleneksel bilgilerini koruma-kontrol etme ve geliştirme hakkına sahiptir.
•Devletler köylülünün biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülmesi hakkını güvence altına almalıdır.
•Köylünün güvenli ve temiz içme ve kullanma suyunun sürdürülebilir kullanımı, iyileştirilmesi ve korunması güvence altına alınmalıdır.
•Devletler, kırsal alanlardaki tüm köylülerin ve göçmen işçilerin sosyal güvenlik hakkından yararlanmasını sağlamalı, sağlık bakımı hakkını korumalıdır.
•Köylülerin ayrımcılığa uğramadan, huzur içinde ve haysiyetiyle, güven içinde yaşayacağı evlerinin olması ve topluluklarını idame ettirmesi en temel hakkıdır.
•Köylülerin içinde bulunduğu tarımsal, ekolojik, sosyokültürel ve ekonomik ortamlara uyumlu bir şekilde yeterli eğitim görme hakkı vardır.
•Köylüler kültürlerini ve geleneksel bilgilerini ifade etme, kontrol etme ve geliştirme hakkına sahiptir.
Birleşmiş Milletler her türlü aracını devreye sokarak mevcut deklarasyonun tam anlamıyla gerçekleşmesine katkı koymalıdır.
Bu deklarasyondaki hiçbir şey köylülerin mevcutta var olan haklarını hafifletici, zarar verici veya geçersiz kılıcı bir şekilde kullanılamaz.
Aydın köylüsünün Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği Köylü Hakları Deklerasyonu’ndan haberi yoktur. Onun dışında deklarasyonda kabul edilen maddelerin pek çoğunu günlük yaşam içinde kullanamamaktadır. Aydın’da köylünün yerleşik düzende yaşamını ve çiftçilik görevini devam ettirebilmesi için temel şart olan toprak varlıkları tehlike içindedir. Aydın’da tarım toprakları yerleşime, sanayi işletmelere, jeotermal santrallere, madenlere, otoyol yapımına açılmakta, topraklar miktar olarak azalmakta, köylünün toprakları bu amaçlar için ya satın alınmakta yada kamulaştırılmakta, köylü topraksızlaştırılmakta.
Aydın köylüsü tarım için temel şart olan temiz-sürekli su kullanma hakkından mahrum kalmaktadır. Büyük Menderes Nehri şu an Türkiye’nin en kirli 3’cü nehridir. Su kalitesi tarımsal sulama yapılmaması gereken seviye olan 4’cü sınıf sudur. Büyük Menderes Nehrinin kirli olması dışında karşı karşıya kaldığı daha büyük tehlike kuraklık sorunudur. Aydın köylüsü neredeyse bir damla temiz suya muhtaç hale sürüklenmektedir. Onun dışında köylü ata tohumu, gübre, eğitim, sağlık, gelir problemleri vs. yaşamakta, yoksullaşmaktadır. Aydın köylüsün tek çıkış yolu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği Köylü Hakları Deklerasyonunu kabul etmesi ve uygulaması, Türkiye köylüsünün deklerasyondaki haklarını talep etmeleri ve örgütlenmelerinden geçmektedir.