Bir sürü yazı yazmışım buraya, bir şeye yönelik arzumuz olmasa o şeyi yapamayız, güçsüz hissederiz yapsak da. Bir filmin içeriğini anlatmak yorar bizi, ya da gittiğiniz bir yeri detaylı anlatmak ya da geçirdiğiniz günü. Nefesiniz sıkışır. Konuşmak falan istemezsiniz. Ve pek çok şey. Hikayenin sırf bu kısmına bakıp dünyadaki pek çok zevk alınan şeylerden vazgeçecek değilim. Doğrusu buralara pek takılmamak gerek. Geçmişi seviyorum, ama yaşadığım güne anlam kattığı için seviyorum. Zaten geçmişten çekip çıkardığım bütün hikayeler çağın ıstıraplı yalnızlığından kurtarmak, ona ölüm korkusunu yenecek gücü verebilmek içindir. Şimdi artık olan olmuş, dolambaçlı yollardan geçmek zorundayız, onun için çok geç kaldık. Yüz karalarına, ayrılıklara, susmalara, acılara, yapayalnız kalmalara, açlıklara, her şeyden çok da kendi içimizi yemelere katlandık bunca yıl, çok geç kaldık. İnsanların geleceğe kapalı yaşamaları ilk kez bugün olmuyor elbet. Ama, insanlar eskiden konuşarak bağrışarak bu duvarı aşarlardı. İnsanlar arasında sürüp giden uzun diyalog bitti. Arkada ve yalnız kalarak. Yani yaşadığımız yıllar yalan yıllarmış. Üstelik bu yalan yılları şimdi bize geri verecek birileri de zaten hiç olmamış. Hiç biride tepelerde durmamış, aşk meşk arasında sürüklenip gitmişler. O büyük aşk, o fedakarlık, o tutsaklık artık hiçbir şey olmuş. Kişinin kendinden dışarıya çıkıp kendini oradan çekmesini, gassalın elinde cesede dönmesini gerektiren, sürekli bir benlik terbiyesi anlamına geldiği için asla tembel olmayan, sürekli bir farkındalığı açık tutan zevk.
Bir alıntı ile bitireyim; Eski mahalleler, eski evler ve eski komşuluklar... Bütün güzellikleri eski zaman ve mekânlarda unuttuk. Bir gülümseme, bir tabak ikram, bir saç okşama, bir yardım eli, bir selam, bir kapı eşiği muhabbeti... Bir doğallık, bir huzur, bir kanaatkârlık... Bir tutam sevgiydi eskiler... Herkesin kokladığı ama kokusunun hiç gitmediği bir demet çiçekti eskiler... Ah eskiler! Şimdi bir fotoğraf karesine bakıp bakıp teselli bulduğumuz eski hayatlar. Geri gelmeyeceğini sadece anılarda kaldığını bildiğimiz için derin iç çekişlere sebep olan eskiler! Eskiler!
Kağıtla kalın, kalemle kalın, insanlığınızla kalın...