Erzurum’un çeçili, Kars’ın gravyeri, Siverek’in beyaz peyniri, Erzincan’ın tulumu, Van’ın otlu peyniri, Ezine peyniri, lor, kesik, örgü peyniri gibi Türkiye’nin dört bir yanında üretilen peynir çeşidi dururken Venezuela’dan sıfır vergiyle ithal edilen ‘beyaz’ peynir yemek için karşı konulamaz bir istekle uyandım.
Karşı konulmaz isteğim Funda’nın “Otur len oturduğun yerde, icat çıkarma” demesiyle sona erdi.
Röpteşambırımı üzerime geçirip balkona çıktım.
Funda’nın kendi elleriyle sıktığı portakal suyumu yudumlarken Didim Cumhuriyet Savcılığı’nın Aydın gündemini bir süre meşgul eden kararını okumaya başladım.
*
Hatırlarsanız Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay hakkında bazı iddialar gündeme gelmişti.
İşte o konu neredeyse sonuçlandı.
Deniz Atabay ile birlikte belediyede görevli bazı kişiler hakkındaki iddiaların kovuşturulmasına gerek olmadığına karar verildi.
Ancak bu karar başka başka konuların gündeme gelmesine neden oldu.
*
Savcılık incelemesi birçok iddiayı çürütüp attı. İşkembeden sallamakla, kumpas kurmakla gerçekler değişmiyormuş anlayacağınız.
Birkaç gün sürecek olan yazı dizimizde sizlere hikayeyi anlatmaya çalışayım.
*
Bu hikayenin ana karakterleri olduğu gibi figüranları da var.
Ben hikayeye figüranlarla başlayacak, olayın gerçek kahramanları ile devam edeceğim.
Araya sürpriz oyuncular da dahil olacaktır eminim ki.
*
Öncelikle Didim Savcılığı’nın araştırmasının bir bölümündeki whatsapp yazışmaları ile başlayalım ve karakterleri tanıyalım.
*
Ayla:
“Şimdi Didim'e gideceğiz, bir kadın sesi lazım benim sesim tanınırmış. Hemen 5 bin verecekler. Serap ben gelmem dedi ameliyatlı. Muallayı çağırdım yayladan Atça'da şuan sen onu da alıp bizim arabayı buraya koycaz Serap'ın arabayla gidecez. Ablama 5 bin deme ben ağzımdan ona 2 bin çıkmıştı, şimdi 2.500 dicem. 1000 senin 1000 benim 500 de masraf dicem”
Suat:
“Nedir bu ayla neler oluyor”
Ayla:
“4000 ben alacam ben de bilmiyom”
Suat:
“Kim verecek”
Ayla:
“Orak, herhalde”
Suat:
“Kim Çağırdı”
Ayla:
“Ekrem. Mehmet Özışık var ya. Bu altın vuruş olacak dedi. Şimdi bu yazdıklarımı tek tek sil Lütfen”
*
Şimdi bu yazışmayı yapan ve yazışmada adı geçenleri tanıyalım isterseniz.
*
Ayla: Beklenen Gazete adlı internet sitesinin Yazı İşleri Müdürü Ayla Ekin Deniz.
*
Suat: Ayla Ekin Deniz’in 5 bin lira karşılığında yapılacak işi anlattığı kişi. Aynı internet sitesinin sahibi ve Semra Şener’in başkanı olduğu Aydın Gazeteciler Cemiyeti’nin Onursal Başkanı Salih Suat Deniz.
Evli olduklarını ayrıca belirtmeme gerek yok sanırım.
*
Arabasıyla Didim’e gidilecek ve sesi kumpas için kullanılacak olan Serap: Aynı gazetenin köşe yazı olan ve daha sonra karşımıza “Deniz Atabay bana tecavüz etti” diyen ve savcılık soruşturmasında yalanları ortaya çıkan Serap Terzi.
*
Ekrem: Adı geçen kişileri Didim’e çağıran kişi. Başkan Deniz Atabay’a karşı olduğu bilinen ve kendisini ‘Gerçek Solcu’ diye tanımlayan Ekrem Batur.
*
Mehmet Özışık: Konuşmalarda “Bu altın vuruş olacak” dediği iddia edilen kişi. Deniz Atabay’a kurulan kumpasın baş aktörlerinden Gazeteci Mehmet Özışık. Hadi ve Süleyman Özışık’ın kardeşi olan bu kişi ve bu kardeşlerin neler yaptığı artık ülkedeki neredeyse herkes tarafından biliniyor.
*
Orak: Beş bin lirayı verecek olan kişi. Mümin Kamacı’nın başkanlığı döneminde aldığı ruhsatı Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay tarafından iptal edilip kaçak yaptığı inşaatları mühürlenen Ahmet Orak.
*
Bu konuşmalarda ismi geçmeyen ancak Deniz Atabay’a kurulan kumpasın başka aktörleri de var.
Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir’e benzer şekilde kurulan kumpasta da aynı isimlerin olması tesadüf değil elbette.
*
Aydın gündemini uzun süre meşgul eden hikaye aslında Deniz Atabay’ın 2014 yılında Belediye Başkanı seçilmesiyle başladı.
Mümin Kamacı’nın başkan olduğu dönemde Mardinli iş İnsanı Ahmet Orak 3 ve 4 kat olarak konut yapılacak bir araziye inşaat ruhsatı almak istedi. Seçimden hemen önce toplanan mecliste bu araziye 7 ve 8 kat inşaat ruhsatı verildi.
Dönemin İmar Müdürü ruhsata imza atmayınca izne çıkarıldı ve Bilgi İşlem Müdürü vekaleten imzaladı.
Bu olaylardan yaklaşık bir ay sonra seçim yapıldı ve Deniz Atabay başkan seçildi.
ATABAY RANTA ‘DUR’ DEDİ, EVİ KURŞUNLANDI
Başkan seçilen Deniz Atabay, inşaat yapılacak alandaki kat artışını ve nasıl gerçekleştiğini çözerek elde edilecek rantın önüne geçmek için adım attı.
Deniz Atabay, imara aykırı bina ruhsatını iptal ettirmek için mahkeme mahkeme uğraşırken, Ahmet Orak inşaata devam etti.
Tarihler 28 Mart 2016’yı gösterdiğinde Deniz Atabay’ın evi ve bir gün sonra da Belediye Meclis Üyesi Sinan Ceylan’ın işyeri kurşunlandı.
Didim İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri aralarında Ahmet Orak ve Süryani ortağının da olduğu 8 kişiyi gözaltına aldı.
Gözaltına alınıp tutuklanan Osman Tayfun Onan tutuklu bulunduğu Söke T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü kanalıyla Didim 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne bir mektup yazdı.
“Ben işlemiş olduğum bu suçtan dolayı çok pişmanım, böyle bir suçla karşınızda olmaktan çok rahatsızım. Sizden ve yüce adaletimizden binlerce kez özür dilerim ve huzurunuzda kendilerinden özür diliyorum” diye başlayan Osman Tayfun Onan’ın mektubu 2016/326 esas kaydıyla kayıtlara geçti.
*
Hikayenin bu bölümünde Osman Tayfun Onan’ın mahkeme heyetine yazdığı mektuba göz atalım:
“Didim’de Didim Belediyesi ile Nehirsan İnşaat arasında husumet vardır. Nehirsan İnşaat, belediye başkanına karşı işlerinin yürümesi için zoraki gözdağı verip işlerini yaptırmak peşindeydiler. Benim ise cezai ehliyetim olmadığı için benden belediye başkanının evine ve Şen Sigorta Sinan Ceyhan’ın iş yerine, artı Belediye Başkan yardımcısı Ercan Atasoy’un işyeri olan Atasoy Elektrik’e de silahla sıkmamı istediler. Bunların tamamını bana yaptıran Ahmet Orak ve Süryani ortağı Enlil Simon Aframdır.
‘Sana hiç bir şey olmaz sen zaten raporlusun ceza yatmazsın. Biz sana ev vereceğiz, para vereceğiz’ dediler ve beni kandırdılar. Oysa çok büyük rant peşindelermiş. Benim bunların hiç birinden haberim yok, ben her şeyi içtenlikle anlatmaya karar verdim”
YER: İZMİR/GAZİEMİR
Gündemi yakından takip edenler iyi hatırlar. 2013 yılında yani Didim’deki bu olaylar başlamadan önce İzmir’de birlikte çalışma fırsatı da bulduğum Gazeteci Hasan Dalgıç abimiz CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de yaşayan kardeşi Celal Kılıçdaroğlu’nu haber yaptı.
Ağabeyi Türkiye’nin en köklü partisinin Genel Başkanı olan Celal Kılıçdaroğlu Devlet Su İşleri, ardından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nde çalışmış ve 2007 yılında emekli olmuştu. 2013 yılında Bin 350 lira emekli aylığından ev kredisi çekmiş ve ekonomik sıkıntıları nedeniyle Gaziemir’de 850 lira maaşla bekçilik yapmaya başlamıştı.
Gazeteci Hasan Dalgıç’ın ağabeyinden neden yardım istemediğine ilişkin sorusuna "İsterdim. Kendisi de yardımcı olurdu. Ancak o Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı. Ondan bana torpil yapmasını mı isteseydim? Böyle yaparsam onu zorda bırakmış olmaz mıyım? Bu başkalarına haksızlık olmaz mı? Üstelik çalışmak ayıp değil ki. İş arıyordum, burada buldum. Masa başında oturmak bana uygun değil Burada halimden çok memnunum. Bizler başkaları gibi gemicik peşinde koşanlardan değiliz. Ağabeyimle telefonla görüştük. İzmir'de iş bulduğumu söyledim, o da memnun oldu" diye cevap vermişti.
*
Liyakatsiz, beceriksiz, vizyonsuz ve hatta kendi fikirleri bile olmayan birçok insan yukarılarda tanıdıkları sayesinde makam mevki sahibi olup lüks içinde yaşarken aza tamah etmeyi bilen bir adamın sözleri içimizde umut ışığı yanmasına neden olmuştu.
Ve yine bu haberin ardından her işini tanıdıkları sayesinde halletmeye alışmış, tanıdıkları sayesinde makam mevki sahibi olanlar kardeşine torpil yapmayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirmiş, ‘kardeşine bile faydası yok, ülkeye ne faydası olacak’ diye sığ bir söylemin etrafında birleşmişlerdi.
*
Tarihler 2015 yılını gösterdiğinde Celal Kılıçdaroğlu Kuşadası’nda karşımıza çıktı.
Gazetecilerin ilgisinin ardından şantiyedeki görevinden ayrılmak zorunda kalan kardeş Celal Kılıçdaroğlu, Buca Belediyesi meclis üyeliği için adaylığını açıkladı ancak seçilemedi.
Daha sonra Kuşadası’na yerleşen kardeş KIlıçdaroğlu bir pansiyonun kafe-bar bölümünü işletmeye başladı.
*
Yaklaşık bir yıl sonra da kendisini Didim’de gördük.
Artık ekmeğini taştan çıkartan adam gitmiş, kendisine iş bulmadığı için ağabeyine karşı bayrak açmış bir profil karşımızda duruyordu.
Celal Kılıçdaroğlu’nun bu ani değişiminin ardında kim vardı dersiniz?
Hadi onu da Deniz Atabay’ın evini kurşunlayan Osman Tayfun Onan’ın mektubundan öğrenelim.
*
“Can güvenliğim olmadığından dolayı birçok şeyi açıklamaktan korkuyorum. Bunlardan birincisi Ahmet Orak’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kardeşi Celal Kılıçdaroğlu’na 150 bin lira verip Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay aleyhine sokaklarda dolaşıp ‘bu FETÖ’cüdür’ diye ayaklandırmaya kalktı”
*
Deniz Atabay’a o günlerde kurulmaya başlayan kumpasın ardından hep aynı kişi ve hep aynı inşaatın çıktığının farkındasınızdır sanırım.
Parayı görünce bozulan Celal Kılıçdaroğlu’nun kullanılabilir olduğunu fark eden Ahmet Orak’ın sözünde durmadığı da bir süre sonra itirafta bulunan Celal Kılıçdaroğlu tarafından açıklandı.
Celal Kılıçdaroğlu, iki kişinin kendisini bir çorbacı dükkanına götürüp burada kendisine ev, araba ve para gibi şeyler vermeyi vaat ederek CHP’li Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın iptal ettiği inşaat ruhsatını vermesi için aracı olmasını istediğini belirtti.
Ancak duruşundan taviz vermeyen Başkan Deniz Atabay’ın ruhsatı vermeyi reddetti.
Celal Kılıçdaroğlu son olarak kendisine vaatlerde bulunan kişiler hakkında da, “Beni ev, araba, para vereceğiz diyerek kandırdılar sonra yan çizdiler” dedi.
*
Şimdilik bu kadar.
Yazının devamında 2014’ten bu güne atılan iftiralara, iftiraların aktörlerine, aktörlerin itiraflarına ve savcılığın yaptığı araştırmanın detaylarına bakmaya devam edeceğiz.
GÜNÜN FIKRASI
Temel bir gün deniz yolculuğuna çıkmış.
Şans bu ya gemi batmış ve gemiden tek kurtulan Temel olmuş.
Yüze yüze bir adaya ulaşmış ve tek başına adada yaşamaya başlamış.
Üç dört yıl sonra yine aynı yerde bir gemi batmış ve bir kadın kurtulmuş.
Kadın da yüze yüze aynı adaya ulaşmış.
Karaya çıkan kadın saçı sakalı birbirine karışmış Temel’i görmüş ve:
“Yıllardır aradığına kavuşacaksın" demiş.
Temel sevinçle sormuş:
“Ula haçan yoksa mısır ekmeiğimu cetirdun?"
GÜNÜN TESPİTİ
“..insanı en çok üzen şey; ummadıkları kişilerin adam olduklarını görmek, adam sandıklarının ‘insan’ bile olamamış olduğunu anlamasıdır..” BEN
“..her ‘boka’ gülseydim, bazı insanlara ‘kahkaha’ atmam gerekirdi..” GÜNÜN SÖZÜ
“..alın öpmek, alın yazısını öpmektir.. onun kaderine kefil, hayatına ortak olmaktır..” KADINLAR ERKEKLER
“..dört erkek yan yana geldiğinde ‘futbol’ konuşur.. dört kadın yan yana geldiklerinde ‘erkekleri’ konuşur..”