Çocuğunuza verebileceğiniz en değerli şey eğitimdir.   Durun durun! Özel okullar, kolejler, özel üniversiteler, servis paraları, yurt ve okul masrafları demek istemedim, beyninizde dolar işaretleri uçuşmasın hemen.   Eğitim dediysem doğru insan olmak, becerikli nesiller yetiştirmek demek istedim.   Bakın etrafınıza, kaç tane zanaatkar yetişiyor? Kaç kişi yazları marangoza, terziye, tamirciye vs. vs. iş öğrenmeye gidiyor? Hiç düşündünüz mü, gelecekte bu işleri kimler yapacak?   Biliyorum sizin çocuğunuz da, benim çocuklarım da bu işleri tercih etmiyor, etmeyecek. Neden? Bizim yüzümüzden.  ‘Ben ezildim oğlum ezilmesin’ düşüncesi yüzünden. Yok efendim benim kızım mimar olsun. Yok efendim benim oğlum cerrah olsun. Bari memur olsun memur. Demelerimiz yüzünden memlekette bir tek zanaatkar yetişmiyor. Hepimiz öz eleştiri yapmalıyız, Gerekirse suçlamalıyız kendimizi. Çünkü kabahat maalesef hepimizin…   Ben onu bunu bilmem arkadaş. İleride evlatlarınızın lüks bir hayata sahip olmasını istiyorsanız, pahalı arabaları, yatları, katları yazlıkları olsun diyorsanız, çocuklarınız zanaatkar olsun.   Demedi demeyin. İddia ediyorum. O kadar eminim ki bundan, Açık açık söylüyorum. Kesin konuşuyorum.   Çok değil sadece beş on sene içinde, o filmlerde gördüğünüz lüks evlerde yaşayacak olan, lüks arabalarla şehirde akşam turları atacak olan işini düzgün yapan zanaatkarlar olacaktır.   Çünkü nesilleri tükeniyor. Ekonomide kuraldır. Az olan her şey pahalıdır, değerlidir.   Bizler çocuklarımıza, hizmetin en büyük sanat olduğunu öğretemiyoruz.   ‘Arkadaş, iyi diyorsun da biz çocuklarımızı ikna edemiyoruz, o işler yeni nesil çocuklarına zor geliyor’ diyorsunuz belki, ama maalesef haklısınız. Bu popüler kültür, bu içinde bulunduğumuz vahşi kapitalizm bizleri öyle aldı ki girdabına, içinden çıkamıyoruz.   Ama bir önerim var. Madem çocuklarımızı bu meslekleri yapmaya ikna edemiyoruz,   Akşam canınız istemese bile evladından, bir yada birkaç bardak su isteyin. Çocuklarınıza gülümseyerek ya da sarılarak memnuniyetimizi hissettirin. Hizmet etmenin zevkini yaşatın onlara.   Küçükse çocuklarınız, onlara oyuncak tamirci takımları alın, çocuklarınızla bizzat kendiniz oynayın. Sevdirin onlara kerpeteni, tornavidayı, mengeneyi.   8-9 yaşındaki çocuklara eğe tutmasını, tornavida tutmasını, hatta tahtaya çivi çakmasını öğretin.   Bu etkinlikleri genele hatta ilk ve ortaokullara yayabilirsek, hatta atölyeler kurabilirsek okullarımıza. Bu umursamazlığın hakkından ancak böyle gelebiliriz.   Zaten sizler de biliyorsunuz ki, çocuklarımız yarın doktor da olsa, öğretmen de olsa, memur da olsa, kendileri beceremezse eğer, evindeki musluğu tamir edecek usta bulamayacak.   Yani durum vahim.   Sağlıcakla…