Çok kıymetli Aydınlılar ve Aydınseverler merhaba, Şu sıralar yine çok çalışmaya başladım. Çok da yoruluyorum. Fakat duramıyorum. Sanki ilk projemi hazırlıyorum. Konusu Kuşdilini korumak ve geliştirmek. Kabul edilirse inşallah çok güzel işler yapacağız. Misal görme özel gereksinimi olan insanlarımız ve yakınları için iletişim dili olarak ıslık dili kursları açmayı planlıyoruz. Gerçekten bu Kuşdili öyle sandığınız gibi kelimeleri tersinden söylemek değil. Hele başına sonuna bazı ekler koyup söylemek hiç değil. Türkçe’yi veya İngilizce’yi ya da Arapça’yı yahut Çince’yi ıslıkla konuşmak. Müthiş bir şey değil mi? İnanamazsınız! İyi ıslık dili kullanıcılar bilmedikleri yabancı dillerden kısa kelime ve cümleleri, ilk defa duyuyor da olsalar, kendilerine 3-5 defa söylediğinizde size ıslık çalarak tekrarlayabiliyorlar. Biz yerel adı Kuşdili olan Türkçe ıslık dilini Turizm Fakültemizde seçmeli ders yaptık. Bu Dünya’da bir ilk. Benim bildiğim okullara ders olarak koyulup okutulduğu tek yer de Kanarya adalarından Gomero adası. Dünya’da bilinen 56 çeşit ıslık dili var ve bunları 70 civarında topluluk kullanıyor. Ders olarak okutulduğu tek yer Gomero adası ve okutulan ıslık dili Silbio. İspanyolca “ıslık” demek. Kısmet olursa, Silbio dan sonra, okullarda okutulan ikinci ders olacak, Kuşdili. Çocukluğumda eşeği sularken ıslık çalardık, hemen içmeye başlasın hızlı hızlı içsin diye. Aynını inek ve öküzleri sularken, yemlerken hatta inekleri sağarken de yapardık. Değil mi? Huysuzlanıp sütünü sağdırmazlık yapmasın diye. Yine Karaoğlan, Red Kit, Malkoçoğlu atını, Tarkan Kurdu ıslıkla çağırırdı. Evet buralarda, Giresun ve Ordu’da hayvancılık yapanlar ıslığı bu amaçla kullanmaya devam ediyorlar. Fakat Kuşdili bambaşka bir şey, Meselâ, Ruslar Trabzon ve Giresun’u işgal edince, halk haberleşmede Kuşdilini kullanmış. Yani istihbarat dili olmuş. Doğu Karadeniz o kadar engebeli, sarp arazilerden oluşuyor ki, hayalleriniz bile eksik kalır. Bugün bile Köylerde yapılan duyurular hem konuşarak hem de ıslık diliyle yapılıyor. Tabi ki, hazırladığım projede adını Kuşdili Vadisi yapmayı önerdiğim Bölgede. Kuşdilinin en çok kullanıldığı vadide. Kuşdili kitabını yazmadan önce yaklaşık iki yıl saha çalışması yaptım. Islık dilini en iyi kullananlardan Muazzez hanımın evine misafir olduk. Kitabımda yer alan listedeki bütün kısa kelime ve cümlelerden hiç duymadıklarını en fazla üç tekrardan sonra rahatlıkla ıslık çalarak söyleyebiliyordu. Hele hele kızı Kader’in İstiklal Marşımızı ıslık çalarak söylemesine diyecek bir şey bulamıyorum. Laf lafı kovalıyor. Sokrates’in öğrencilerinden Ksenofon tarafından M:Ö. 360 yıllarında yazılmış bir seyahatname var. Adı Anabasis (Onbinlerin Dönüşü). Giresun Kirazın anavatanı, fındığın başkenti olarak tanınır; ya da tanınsın diye çalışmalar yapılmakta. Antik dönemlerdeki adı Kerasus. Kiraz demek. Ksenofon Anabasis isimli kitabında, Kerasus’dan geçerken, dik tepelerin zirvesinde ahşaptan kaleler yapıldığını, ve kalelerin eteklerinde halkın yaşadığı şehirlerden geçtiklerini anlatıyordu. Bu kasabayı andıran küçük yerleşim yerlerinden diğerine gidip gelmenin çok zor ve zaman alıcı olduğunu belirtilmişti. İnsanların bir kasabadan diğerine yüksek sesle bağırarak, çığlık atarak, acayip sesler çıkararak iletişim kurduklarını ve kaleler arasındaki uzaklığın yaklaşık 14,4 km veya biraz daha az yahut fazla olduğu bilgisini vermişti. Ancak bu fiziksel olarak mümkün değil. Çünkü insanlar normal konuşarak 40, bağırarak 200 ve ıslık çalarak en az 700 m’den çıkardıkları sesleri duyabiliyor. İnsan normal konuşma sesinin şiddeti 40-60, bağırarak çıkan sesinin 80-90 ve ıslıkla çıkardığı sesin 130 dB olduğu belirlenmiş. Yine Gomero adasında Silbio ile konuşan insanların mesajlarını tam olmasa da anlaşabilecekleri düzeyde 10 km mesafeye kadar gönderebildikleri bilgisine sahibiz. Bu bilgilerden yola çıkarak rahatlıkla ifade edebiliriz ki, insanoğlunun herhangi bir malzeme kullanmadan en uzak mesafeye gönderebildiği ses hâlâ ıslık sesi ve bu mesafe de azami 10 km ise, Giresun’un M.Ö. 400’lü yıllardaki sakinleri Mossynoiklerin kasabalar arası iletişimde kullandıkları yüksek ses de, kanaatimizce ıslık sesiydi. Giresunlular ıslıkla iletişimi, günümüzden en az 2500 yıl önce keşfetmişlerdi. İşin enteresanı, Ege Denizinin karşı kıyısındaki komşularımızdan da ıslık dili kullananlar varmış. Hem de 2500 yıldır. Evet, uzun uzun yazıp; “Bu yazı okunmaz.” dedirtmenin manası yok. Islık dilini öyle yerlerde ve amaçlarla kullanmak mümkün ki anlatmak için bir yazı yetmez. Kısmetse yazılacak epeyce konu var. Bazıları sanırım hiç yazılmamış. Uzatmayacağım. Kısa olsun, öz olsun, akılda kalanı çok olsun. Şimdilik kalın sağlıcakla… Selam ve saygılarımla…