Rahmeti bol, bereketi bol, sevabı bol bir zaman dilimini geride bırakmış bulunmaktayız. Bizleri böyle bir iklimden faydalandırıp bugünlere ulaştıran Cenabı Hakk’a sonsuz sonsuz şükürler olsun.
Belki geçen yıl bu iklimden yararlanıp da bugün aramızda olmayan, tüm dünyayı etkisi altına alan, bizleri evlere kapatan covid-19'a yenik düşüp Rahmet-i Rahman’a kavuşan nice kardeşlerimiz vardır. Rabbim bu mübarek günlerin hürmetine hepsine rahmet etsin, makamlarını cennet etsin.
Ramazan ayı fırsat ayı idi. Maddî ve manevî kirlerden arınmak için dolu dolu değerlendire bilenler kazandı. Şu anda Ramazan Bayramının, diğer günlere nisbetle verdiği başkalığın şuurunda iseniz, içinizi bir heyecan kaplıyorsa hiç endişeniz olmasın Ramazan Ayından istifade etmişsiniz, ibadetleriniz, tövbeleriniz, hayır-hasenatlarınız indi ilahide makbule şayan olmuş demektir. Şimdi de ramazanı ramazan gibi geçirenler için bayram gibi bayram zamanı geldi. Orucu oruç gibi tutanların reyyan kapısından giriş zamanı. Evvelinde rahmete, ortasında mağfirete ulaşıp sonunda ise cehennemden azat olanların bayramı.
Allah Rasulü bir gün çok öfkeli bir şekilde, Ashab-ı Kiram kimdir Ya Rasulallah deyince:
“Benim ismim yanında anıldığı halde salat-ü selam getirmediyse yazıklar olsun! Ramazan ayına kavuştu da fırsat buldu ama kendisini bağışlatamadıysa yazıklar olsun! Anne babasının yaşlılığında yaşlılığına yetişip de, onların sayesinde (onların rızasını almak suretiyle) cennetlik olamadıysa yazıklar olsun!” buyurdu.
Ramazan ayı, İbadetlerimizle maneviyatımızı zenginleştirdiğimiz, oruçlarımızla maddi ve manevi sıhhate kavuştuğumuz, pandemi dolayısıyla bu yıl evlerimizde kıldığımız teravihlerimizle namazlarımıza daha farklı bir boyut kattığımız, Kur’an-ı Kerim okumalarımızla gönlümüzü sükûnete erdirdiğimiz, ihtiyaç sahiplerine zekatlarımızı ve fıtır sadakalarımızı ulaştırmakla kardeşlerimizin sıkıntısına derman olmaya çalıştığımız bir aydı. Peygamberimizin dile getirdiği üzere, evveli rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennemden kurtuluş ayıydı. Bu ay ile İnşallah rahmete nail olduk, mağfiret üzerimize sağanak sağanak indi ve Cehennemden kurtuluşumuzu gerçekleştirdik.
Ramazan Bayramı, nefislerin her türlü kötülüklerden temizlendiği, ateşin paslı demirleri temizlediği gibi orucun kirli yüreklerimizi temizlediği, iki milyara yakın dünya Müslüman milletlerinin aynı anda yüreklerinin topluca çarptığı aynı neşe ve huzuru duyduğu gündür. Bu arada asıl olan bayramların görünen yüzü değil, toplumun her kesiminin bütün ayrılık ve ayrıcalıklarına rağmen bayram sevincini tadacak mutluluğa sahip olmasıdır.
Bayramlar ise; fert, aile, toplum ve toplumları ilgilendiren ve onların yaşamlarını müspet manada en çok etkileyen bir kavramdır. Bayram günlerimizde özellikle toplumsal coşkunun doruğa çıktığı seçkin milli ve dini sevinç günlerimizdir. Bilindiği gibi, her iş her olay yani her şey zaman içerisinde olur. Asında zamanların birbirlerinden üstünlük bakımından bir farkları olmamasına rağmen, içinde meydana gelen olaylar nedeni ile bazı zamanlar özellik kazanırlar ve bu nedenle üstün olurlar. Bunun için bayramlar önemlidir. Ramazan Bayramımız Müslümanların kutsal Ramazan ayının feyiz ve bereketi ile bütün günah, kir ve paslarından arındığımız maddi ve manevi yönden yararlandığımız ve bu mutluluğumuzu taçlandırdığımız sevinç günümüzdür. Demek ki bayramlar; sevinç ve neşe ve mutlulukların tadıldığı günlerdir. Yani bayram günleri matem günleri değil, sevginin, saygının, madde ve mananın paylaşıldığı özel önemli günlerdir.
Aslında bütün bunlar, insanın nefsini tezkiye etmek için önüne serilmiş birer fırsattır. İnsanları maddeten ve bilhassa manen kirleten birçok sebep var. Şirk, küfür, cehalet, dalalet, gaflet, kul hakkı ve ibadetlerden uzak durmak kalbi ve dimağı karartır. Kurtuluşa erebilmek için iman ile küfürden, ilim ile cehaletten, hidayet ile dalaletten, zikir ile gafletten, zekât ile kul hakkından, namaz ile de nefse esaretten kurtulmak lazımdır.
Bu kapsamda, bir bayramın gerçek manada bayram olabilmesi için insanlar; özellikle müminler arasındaki sosyal ve insani bağların, beşeri münasebetlerin geliştirilmesi, bu bağları yıpratacak davranışlardan çekinilmesi, bayramlar nedeni ile çirkinliklerin güzelliklere çevrilmesi esastır. Şöyle ki bayramlar, fertler, aileler, toplum ve toplumlar arasındaki anlaşmazlıkların, huzursuzlukların sebeplerini ortadan kaldırmak için bir araç olabilir. Bunun için kişilerin arasındaki sevgi, saygı, şefkat, barış, merhamet, iyilik, güzellik, kardeşlik, birlik, beraberlik duygularının pekiştirilmesi için gereken adımların atılması ile ayrılıklar, birlikteliğe dönüştürülürse işte o zaman bayramlar bayram olur. Her taraf seyran olur.