Dünya bir cennet de olabilir, cehennem de. Kendimizi kaybolmuş, sürekli güvensizliğe mahkum edilmiş hissederiz çoğu zaman. Kafamız karışır ve şüphe kemirir içimizi.Birden bire, insanın içindeki düşmanlarının saldırısına uğrayabileceği gerçeği zihnimizde bir ışık yakar. İşi pek derinleştirmeden şu kadarını olsun söyleyebilirim; ne olursa olsun, her şeyin anlamsız olduğu, her şeyden umudu kesmek gerektiği düşüncesiyle nasıl kalır insan? Yaşadığımız her gün koptu kopacak eski ve çürük bir ip, yarın ise yepyeni bir ip parçası. Çok şey kaybettik toplum olarak, çok şey.Yeniden başarabilirmiyiz, bilmiyorum.Yeniden fabrika ayarlarımıza dönsek, dönebilsek!
Kaynak: TC Üsküdar Belediyesi Kültür Hizm Arşivi'den bir hikaye ile bitireyim bu hafta.
"Bir kahvenin 40 yıl hatırı var" deyimi Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyonun hikâyesine dayanır. 1895 Eminönü Yemiş İskelesi , balıkçı kahvesine giren Osmanlı zabiti; "Bre Yusuf , herkese benden okkalı bir kahve, ama şurada oturan Rum palikaryasına yok..Ona , kahvem de akçem de haramdır "..der
Bilge Yusuf kahveleri ikram eder , bir kahve de Palikarya Stelyo'nun önüne koyar. Zabıt adeta kükrer.."Ben , ona haramdır demedim mi Yusuf ?" Bilge Yusuf , hiç istifini bozmaz
"Komutan, o kahve benden, ona da helaldir." der..Stelyo minnetle bakar Yusufa. 1905 olur, Samos (Sisam) arasında Rum isyanı başlar.. Damat Ferit Paşa adaya asker çıkarır..Bilge Yusuf da askerdir ve adaya çıkan askerler arasındadır. Ancak ilk çatışmada esir düşer..2 yıl yatar Samos zindanlarında..2 yıl sonunda Rum çeteciler , esir pazarında satışa çıkarır Yusufu Mezatda 5 para - 7 para sesleri arasından bir ses yükselir." - O Türk'e benden 5 kuruş, hemen alıyorum..".Sessizlik hakim olur , Rum alır Yusuf'u arabasına köyün dışına çıkarır. Denize yakın bir yerde arabasını durdurur, döner Yusufa "- Serbestsin Bilge Yusuf " der
Yusuf inanamaz duruma , Rum un ellerine kapanır.." - beyim , kimsin necisin, beni neden özgür bırakırsın " der
Rum döner Yusuf'a " - ben balıkçı Stelyo " der..Yusuf çözemez durumu , adamı tanımaz bile.. Rum, uzun uzun anlatır ,12 yıl öncesine , Yemiş iskelesine döner, detaylarıyla o günü anlatır ve;
"İşte ben, bir fincan kahveyi helal ettiğin balıkçı Stelyo " der. Göz yaşları sel olur. Sarmaş dolar olurlar. Stelyo, Yusuf'u, kaçak yoldan İstanbul'a gönderir. Bu dostluk 35 yıl devam eder
Her yıl birbirlerini ziyaret ederler.Her ziyarette bir fincan kahve mutlaka vardır. Çocuklarına , torunlarına anlatırlar dostluklarını ve
"Bu kahvenin 40 yıl hatırı var " derler.
Kağıtla kalın, kalemle kalın, insanlığınızla kalın...