Sahuru, orucu, iftarı, teravihi ve mukabelesiyle hayatımıza sayısız güzellik katan Ramazan ayı, kalplerimizde, evlerimizde ve tüm yeryüzünde eşsiz bir manevi atmosfer oluşturmaktadır. Bu ayda ifa edilen zekât, fitre, ikram, infak ve sadakalarla Müslümanlar arasında paylaşma ve dayanışma bilinci güçlenmekte, kardeşlik ve dostluk duyguları daha da pekişmektedir.
Ramazan ayının özelliklerinden biri de “mukabele” dir. Camilerde veya uygun başka mekânlarda bir hafız (veya kâri) Kur’an okur, dinleyenler de onu takip ederler, böylece ramazanda mukabele ile bir hatim yapılmış olur. Mukabele okumak veya hatim yapmaktan maksat, Kur’an’ı baştan sona okumakla birlikte aslolan; ilahi mesajları yeniden hatırlamaktır. Yani, Kur’an’ı anlamaya yönelik okumaktır. Sadece metin okunarak gerçekleştirilen mukabelelerin bu yıl anlamının da okusak ve Kur’an’ı anlamaya çalışsak ne güzel olur değil mi? “Asırlardır bizde, geleneksel bir şekilde neredeyse her camide hem erkekler hem de hanımlar bu "mukabele" sünnetine uyarak ramazan boyunca Kur'an-ı Kerim'i hatmetmektedirler. Şüphesiz bu faaliyet, yediden yetmişe Müslümanların Allah'ın Kitabıyla buluşmaları adına oldukça sevindirici bir durumdur. Fakat itiraf etmeliyiz ki, genel itibarıyla bu gayretin altında yatan asıl amaç, daha çok Kur'an-ı Kerim'i okuma, dinleme ve hatmetme sevabına erişme arzusudur. Oysa Cebrail (a.s.) ile Rasul-i Ekrem arasındaki karşılıklı okumalarda "okunma" kadar, "anlama" da söz konusuydu. Zira Kur'an, anlaşılması ve uygulanması için gönderilmişti ve burada asıl olan, Yüce Allah'tan gelen emir ve yasakların anlaşılması, ilahî öğütlerin öğrenilmesiydi. Anadili Arapça olanlar elbette anlayışları, kavrayışları nispetinde ilahî mesajları kavrayabilmekteydi. Halbuki okunan ayetlerin, farklı dilleri konuşanlar tarafından anlaşılabilmesi için apayrı bir çaba sarf edilmesi gerekmekteydi. Bu ya Arapçayı öğrenmek, ya da tercümelere veya tefsirlere başvurmak şeklinde mümkündür. Bu sebeple, mukabele sünnetinin asıl amacına uygun bir şekilde yerine getirilebilmesi için, ya okunan cüzün hemen ardından tercümesinin de okunması yahut en azından o cüzden bazı ayetlerin seçilerek dinleyenlere anlatılması gerekecektir. Bu, cüz okuyan her hafızın rahatlıkla yapabileceği kadar kolay, Kur'an'ın gönderiliş amacını dikkate almak kadar önemli bir faaliyettir. Böylece hem okuyanlar hem de dinleyenler ve takip edenler, o cüzde okunan ayetlerin içeriğinden haberdar olacaklar ve gereğiyle de amel etmeye gayret edeceklerdir. Bu sayede Mukabele, maksadına uygun bir şekilde gerçekleştirilecek ve daha da "anlamlı" hale gelecektir.” Çok değerli Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli olan din görevlilerimize bu konuda büyük bir görev düşüyor. Genellikle camilerde okunan ve Peygamberimiz ile Cebrail Aleyhisselamın Kur’an’ı Ramazan ayında karşılıklı mukabele etmesinden hareketle gerçekleştirilen mukabele geleneğini bu sene daha anlamlı hale getirelim. Kur’an için anlamlı bir iş yapmak istiyorsak, her görevli, okuduğu ayetleri önce kendisi anlayacak, özümseyip içine sindirecek, sonra cemaatine anlatacaktır. Bu işi camide değil de kendimiz de yapabiliriz. Diyanet İşleri Başkanlığımızın https://kuran.diyanet.gov.tr isimli internet sitesinde baştan sona 114 sure, sureler hakkında genel bilgi ve ardından ayet ayet hem Arapça metnini hem mealini, arzu ederseniz tefsirini okuyabilirsiniz.
Ayrıca https://www.vehbiaksit.com.tr isimli internet sitemde, Mukabeleyi anlamak ve anlamlı kılmak isimli makalede örnek bir çalışmayı da sizler için hazır hale getirdim.
Haydi gelin, bu Ramazan kendimiz için güzel bir iş yapalım. Ramazan’ı, mukabeleyi daha anlamlı hale getirelim.
Ramazan'ın ilk 10 günü olan Rahmet günlerini geride bıraktık... Şu an Mağfiret günlerindeyiz...
Sahip çıkalım...
Heyecanlarımızı daim kılalım...
Ve birbirimize çok dua edelim...
Mevlâ gelen günleri geçen günlerden daha bereketli kılsın.
Cuma’nın Ramazan’ın bereketi üzerinize olsun.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı tebrik ediyorum.