Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu günahlardan kurtuluş olan Ramazan ayı, hayatlarımıza dokunmaya ve ibadetlerimize yeniden heyecan kazandırmaya geldi. İnanan gönüller Rabbımın huzuru ile dolar taşarken, verdiği nimetlere sonsuz hamd ediyoruz.
Oruç tutarak evlerimizi ve gönüllerimizi nurlandırmakta ve teravihi ile ruhumuzu dinlendirmekte, iftar ile sevincimizi arttırmakta, sahuru ile evlerimizin bereketini ve manevi zenginliğini arttırmakta. Kısaca paslanan yüreklerimizi arındırmaktır.
Ramazan ayı vesilesiyle bir kez daha hatırlayalım ki, Sevgili Peygamberimiz (sav); “Ramazan geldiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar zincirlenir” diye buyurdu.
Ramazanda ihtiyaç sahibi (aç) birini duyurmamız çok faziletidir. “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.” Gerçi bu sene pek mümkün olmayor, yasaklardan dolayı. Lakin ülke olarak hepimiz aynı duygularda, tek yürek olarak ihtiyaç sahiplerine erzak veya para yardımında bulunmamızda bir sakınca olamaz. Bu yardımlar da sadece Ramazan ayıyla sınırlı kalmamalı, her zaman mümkün oldukça yardım etmeliyiz. Bu bizim kurtuluşumuz olabilir kim bilir. Ayrıca sadaka kazayı da def eder.
Oruç tutmak bedenimize faydalı olduğu gibi insanın kendi nefsini de terbiye etmesini sağlar.
Maalesef bu sene Ramazan ayımız buruk geçmekte. Salgından dolayı camilerde birlikte kılınan teravihler, milli ve manevi değerlerimizi arttıran ramazan çadırları, kalabalık iftar sofraları mümkün olmuyor. Ama olsun, yinede bu olumsuzluklara rağmen evlerimizde sevdiklerimizle birlikte özenilmiş iftar sofraları kurabilir, birlikte namaz kılabilir, kuranı Kerim okuyabilir, ramazanla ilgili sohbet edebiliriz. Ramazan ayının feyzini yuvalarımızda tadabiliriz. Çocuklar için Ramazan takvimi hazırlanabilir, minik hediyeler veya şeker ve dualarla etkinlikler düzenleyebilir. Ramazan ayını elimizden geldikçe dolu dolu yuvalarımızda yaşayabiliriz. İnsan istedikten sonra her şey mümkündür.