Geçen hafta içinde Osmaniye Devlet Hastanesi’nde yaşanan olay, ülkemizde yaşanan en talihsiz vakalarından biri kabul ediyorum. Olayın tarafları, görevi ve makamları milletimizin en saygı duyduğu bir meslek, bir yerdir. Yaşandığı iddia edilen çirkin olayı, milletin hiçbir kulu asla yaşanmış kabul etmez. Hastaneye giden bir Savcımız.. ortopedi doktoruna gelecek, kapıyı çalmadan hemşireyi iterek, doktorun odasına girecek ve ben muayene olacağım diyecek. Böyle bir şeyin yaşandığını kim kabul eder. Doktor içeri girenin kim olduğunu bilmeden, sıra aldınız mı? Diyecek. İçeri giren “Beni tanımıyor musun. Ben Savcıyım.. Bende mi sıra alacağım?” diyecek, Doktorun kendisini, hemen muayene etmesini isteyecek, Doktorda muayene odasını terk edip gidecek. Olmaz böyle bir şey. Böyle ilkel bir olay Afrika’nın kabile devletlerinde bile yaşanmaz. Bu olayda büyük yanlışlık var veya yanlış yapılan bir iş var. Birileri, bire bin katmayı alışanlar, maalesef bu olayı kamuoyuna sorumsuzca büyüterek yansıtmışlar. Böyle bir olay Cumhuriyet Türkiye’sinde yaşanmaz. Yaşanmamalı. Herkes makamının sorumluluğunda hareket etmeli. Biri yargımızın, biriside sağlığımızın iki önemli ismi ve makamı. En acısı da, Savcı bey Doktoru, kendisine hakaret etti diye gözaltına aldırıp, şikayetçi olacak.  Böyle olaylara asla fırsat vermemeli. Herkes görevinin gereğini yapmalı. Müstesna olayların kaideyi bozmayacağını, hepimiz biliriz. BU YAŞANDIĞI İDDİA EDİLEN OLAY VE BENZERLERİ BİR DAHA YAŞANMAMALI. UNUTMAYALIM.. BUNLAR BÜYÜK TOPLUMSAL AYIPTIR. ** DÜNYA DİKEN, BİZ KEYİF ÜSTÜNDEYİZ! Günlük vaka sayısında 5 haftada 5 binlerden 60 binlere geldi. Günlük ölü sayısı 300’e yaklaştı. Türkiye’nin her günü matem havasında geçiyor. Bu rakamlarla Avrupa’da birinci, Dünya’da üçüncü sıraya oturduk. Önümüzdeki günlerde, günlük vaka sayısının nerelere ulaşacak göreceğiz. Çok endişe veren günlerin eşiğindeyiz. Önceleri nefes alamama, göğüs ağrısı, baş ağrısı şeklinde belirti veren, CORONA salgını şimdi daha basit burun akıntısı, nezle, hapşırma şeklinde kendini gösteriyor. Nazilli Devlet Hastanesi’nde günlük covid-19 testi yaptıranların sayısı 1000’e yaklaşmış durumda. Mutasyona uğrayan virüs daha ölümcül hale geldi. Ramazan nedeniyle alınan tedbirleri ciddi şekilde uymalıyız. Tehlike her geçen gün katmerli büyüyor. Dünya bunun farkında, Ülkeler, diken üstünde biz hala umursamaz tavırlarımızla keyif üstündeyiz. Bu nedenle, son günlerdeki COVİD-19’daki hasta sayısındaki artıştan dolayı huzursuzluk yaşıyoruz. Uzmanlar açık ifade ettiler. Türkiye’nin yüzde 70’i aşı olmadan bu salgından kurtuluş yok. Ülkemizde aşılama oranı daha yüzde 13’lerde. Yine de bu rakamlarla dünyada 6. sıradayız. Özellikle 65 yaş üstü insanlarımız, adeta ev hapsi yaşıyor. Kötü günlerin eşiğine geldik. Salgını hafife almanın cezasını çekiyoruz. Önümüzde zorlu günler var. Ramazan ayında bu illeti ne ölçüde aşacağız göreceğiz. Eğitimimiz felç oldu. Esnaf tedbirlerden dolayı maddi sıkıntılar yaşıyor. Önümüzdeki 15 gün, salgın hastalık açısından çok önemli günler. İnşallah hep birlikte inançla kararlılıkla bu illetten kurtuluruz. TEMİZLİK, MASKE, MESAFE kuralına en ciddi şekilde uymalıyız, Bu salgını illetini, ancak atlatırız. Zaman birbirimizi, suçlayacak zaman değil. BUNU HEPİMİZ ANLAYALIM ARTIK. ** BU İDDİA ÇOK VAHİM! Malatya'nın Yeşilyurt Belediyesi, Eylül 2020’de “Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek Projesi” için 45 kişiyi Almanya’ya göndermiş. Gidenlerden 2’si Belediye Başkan yardımcısı, geri dönerken 43’ü ise Türkiye’ye geri dönmemiş. Olayın araştırılması için müfettiş görevlendirilmiş. Söz konusu olayı Belediyenin 2021 Nisan ayı Meclis toplantısında gündeme gelmiş. Belediyesi aracılığıyla gönderilen 45 kişiden 43’ünün geri dönmediğini içeren yazılı soru önergesi verilince ilginç olay ortaya çıkıyor. Bundan siyasi rant çıkarmak, milletimizin aleyhine olur.  Bu kadar birbirimizle boğuşmamız, ayrışmamız daha ileri boyuta gitmemeli. İlgili makamlarımız, bu olayın üzerine gitmelidir. Devletimizin bekası için en ağır kararları uygulamalı, milli birlik ve beraberlik içinde bu olayların üzerine gidilmelidir.  FETÖ’de böyle cemaat ayakları ile devleti böyle ele geçirmeye çalışmadı mı? Adamların devleti ele geçirmesini bile siyasi rant uğruna, sulandırdık. Yarın bir başka cemaat FETÖ’nün yapamadığını, yapmaya çalışacaktır. Çünkü bütün cemaatlerin amacı siyaset altında palazlanmak, sonunda devleti ele geçirmektir. Bu bütün cemaatler için böyledir. Devletimizin bekası için sonu nereye varırsa varsın, devletimiz cemaat tehlikesinden temizlenmelidir. Unutmayalım; “DEVLETLER, MİLLETİ İLE BÜTÜNLEŞTİĞİNDE, GÜÇLÜ OLURLAR. AYRIŞMAK BİZİ ZAYIFLATIR.” ** CHP DE SULAR DURULDUMU? 18 kişilik Nazilli CHP ilçe yönetimi, 11 yönetim kurulu üyesinin istifası ile düşmüştü, Tabii ki bu parti içi bir sorun. Bizim yaptığımız yorumlar sadece bakış açımızdan değerlendirmelerdir. CHP son zamanlarda çalışmaları ile göze batan bir parti olmuştu. Aslında bu kriz yaşanmadan aşılabilirdi. Bunu başarmanın tek yolu da, ben ben anlayışından uzak hareket etmekten geçer. İşte CHP yönetimi bunu başaramadı. Özellikle ilçe başkanı parti içi sese kulak vermeliydi. Bunu çalışma arkadaşları ile görüşerek aşmalıydı. Maalesef, “DEDİĞİM DEDİK ÖTTÜRDÜĞÜM DÜDÜK” anlayışı bu sorunu doğuran önemli bir sebep olduğunu gösteriyor. Şimdiden parti içi ağabeylerin partiyi seçime tarafsız bir başkan götürsün diye imza toplamaya başlaması sanırım önümüzdeki günlerde hareketli günlerin başlangıcı kabul ediliyor. Milletvekillerinin isteği, CHP Aydın il başkanlığının görüşü ve her şeyden önce Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Özlem Çerçioğlu’nun bakış açısı, bu sorunun çözümünde esas olacağa benziyor. NAZİLLİ CHP, ZOR GÜNLERİN EŞİĞİNDE. “YENİ BAŞKAN MİLLETVEKİLLERİNİN DEĞİL, İL BAŞKANI VE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ve SAYIN ÇERÇİOĞLUNUN İSTEDİĞİ, İSİM OLACAKTIR”. ** AÇ DEĞİL, BAŞARIYA DOYMUŞ! Koyu bir Galatasaraylıyım. Son haftalarda hatta aylardaki Galatasaray’dan, büyük bir taraftar gurubu gibi, bende takımımızdan memnun değilim. 32. haftasına geldiğimizde, Türk sporuna örnek olması gereken, ancak hırçınlığı yüzünden 9 lig maçında takımının başında sahaya çıkamayan, teknik direktörümüz Fatih Terim’den de şikayetçiyim. Rahatsızlığı nedeniyle her geçen gün kilo kaybeden sayın başkanımızda, TERİMLEŞMEYE başladı. Fatih Altaylı gibi bir Galatasaraylı dayanamayıp, Galatasaray delegelerine seslenip, Kulübü “MUSTAFA CENGİZ’DEN ACİLEN KURTARIN” çağrısı yaptı. Fatih Terim, takım üstündeki otoritesini kaybetti. Her mağlubiyet sonrası Terim’in Teknik Direktör değil, sanki cellat görüntüsü veriyor. Yapılan haberlere bir bakın, Terim, 11 futbolcunun ipini çekti. Fatih Terim’in “ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARMA ZAAMANI GEÇMİŞTİR. Takımın oynadığı futboldan Terim dahil, kimse memnun değildir. Dikkat edilirse futbolcular maçta koşmuyor, sahada adeta yürüyor. Top almak için koşmuyorlar. Rakibinin kucağında, arkadaşından pas istiyor. Terim takıma motive edemez duruma gelmiş. Takım futbolcuları fizik kondisyon olarak çok güçsüz durumda. Terim’in, “BAŞARIYA AÇLIĞI” bitmiş. Sorunları tespit ve çözme yetenekleri zayıflamış. Efelik yönü gelişiyor. Bu Terim’e hiç yakışmıyor. “GS, TERİM’İN ELLERİNDE ERİYOR. İTİBAR KAYBEDİYOR. SIRADAN TAKIM HALİNE” geldi.  Terim’in takım üzerinde maalesef, ağırlığı kalmamış. GS, 13 pasla sahasından ancak çıkabilen bir takım haline geldi. 6 yıl öncede takımın başına geldiğinde, 2 yılda tam 19 futbolcu transfer etmiş takıma büyük masraflara sokmuştu. GS, ligin en ağır futbol oynayan takımlarından biri haline geldi. Pehlivan tipli, ağır futbolcuları ile gelebileceği yer, ancak burasıdır. Bir Galatasaraylı olarak takımın kurtuluşunu, Fatih Terim’in gitmesi ile mümkün olacağını inanıyorum. Not: SAYIN OKURLARIM RAMAZAN BOYU SİZLERDEN UZAKTA KALACAĞIM. HOŞGÖRÜNÜZÜ BEKLİYORUM.