Toprak kirliliğinde çevre faktörü önemlidir. Karayolu kenarında bulunan tarım arazilerindeki toprak kirliliği endüstriyel atıklara, depremler ve maden-volkanik patlamalarla taşınan partikül maddelere, sellere, tarımda kullanılan zirai ilaçlara ve ulaşıma bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
Ulaşım alt sistemi için karayolu-otoyolu yapımı sırasında doğal arazilerin tüketilmesi, bölünmesi ve işletilmesi sırasında meydana gelen kazalar, hava ve gürültü kirliliği oluşturması ve oluşan CO2 nedeniyle iklim değişimine katkıda bulunması ekolojik dengeyi olumsuz etkilemektedir. Ulaşım alt sistemleri içerisinde yakıt tüketimi en fazla olan ve doğaya en fazla CO2 gazı veren taşımacılık türü karayoludur.
Trafik yoğunluğunun fazla olduğu yollarda ağır metallerin toprakta bulunma durumu artabileceğinden tarım da verimin düşmesine ve yetişen ürünlerin kalitesiz olarak insanlara sunulmasına sebep olabilmektedir. Toprakta meydana gelen ağır metal kirliliği sadece tarımsal verim ve ürün kalitesi üzerinde değil aynı zamanda atmosferik ve sucul çevre kalitesi hatta besin zinciri yoluyla insan sağlığı üzerinde de çok önemli etkiler yaratmaktadır.
Büyükşehirlerdeki toprak kirliliğin en önemli sebepleri olarak çarpık kentleşme, yanlış yol güzergahları ve sanayileşmenin hızla artması gösterilmektedir. Şehirlerdeki kirlenmenin ulaşım kaynaklı olan büyük bir bölümü motorlu araçlardan kaynaklanmaktadır. Motorlu taşıtlar çevreyi; egzoz emisyonu, yakıt-yağ buharı, kurşun bileşikleri, asbest ve lastik tozları, aşınma, paslanma ve korozyon sonucu oluşan gaz sıvı ve katı atıklarla kirletmektedir.
Pamukkale Üniversitesinden (P.Ü.) E.Atilla 2017 yılında Denizli ilini Aydın, Manisa, Muğla, Antalya, Uşak ve Ankara’ya bağlayan karayollarında “Tarım Arazilerinde Ulaşım Kaynaklı Toprak Kirliliği” adlı tez çalışması yaptı. Bu çalışmada adı geçen karayolları kenarlarındaki topraklarda Vanadyum, Krom, Kobalt, Nikel, Bakır, Çinko, Arsenik, Selenyum, Molibden, Kadmiyum, Civa, Kurşun, Uranyum, Toryum, Manganez ve Demir ağır metalleri incelenmiştir.
Araştırma sonuçlarına bakılınca; Krom, Kobalt, Kadmiyum, Nikel ve Demir ağır metallerinin analiz sonuç ortalamaları literatürdeki maksimum eşik değerlerini aşmış olup, bu 5 element için Denizli ili karayolu kenarlarındaki tarım arazilerinde aşırı kirlenme mevcuttur. Diğer ağır metal elementlerin sonuçları ortalama sınır değeri aşan fakat maksimum sınır değeri aşmayan değerler olarak elde edilmiştir. Genel olarak incelenen 16 adet ağır metal araştırma bölgesinde kirliliğe neden olmaktadır. Bu durumda Denizli ilini Aydın, Ankara, Uşak, Manisa, Muğla ve Antalya’ya bağlayan karayolları kenarındaki tarım arazilerinde ağır metal kirliliğinden söz etmek mümkündür.
Denizli-Aydın karayolu kenarındaki topraklarda saptanan ağır metal düzeyleri Avrupa’da yüzey altı topraklarda saptanan ağır metallerin ortalama sınır değerlerine göre; Civa 23, Nikel 21, Kadmiyum 17, Krom 12, Kobalt 7, Selenyum 4, Molibden 4, Vanadyum 3, Manganez 3, Çinko 2, Arsenik 2, Kurşun 2, Demir 2, Bakır 1 kat fazla saptanmış, Uranyum ve Toryum aynı oranlarda ölçülmüştür.
Normal koşullarda trafik yoğunluğu ile karayolu kenarındaki tarım arazilerindeki ağır metal kirliliği ile bağlantı kurabilmek için karayolundan uzaklaştıkça tarım arazilerindeki ağır metal yoğunluklarının azalması gerekir. E. Atilla’nın çalışmasında elde edilen sonuçlara bakınca tüm yönlerdeki karayolu bağlantılarda yol ana ekseninden uzaklaştıkça topraktaki ağır metal kirliliğinin azalmadığı belirlenmiştir. Bu analiz sonuçları karayolu kenarındaki tarım arazilerindeki ağır metal kirliliğinin tamamen ulaşım kaynaklı olmadığını, iklim ve topografya gibi diğer faktörlerle de ilişkilendirilmesinin gerekliliğini göstermektedir. Yine bu sonuçlar bize karayolu kenarındaki tarım arazilerinde artan ağır metal kirlilik oranlarının tarım arazilerinde kullanılan zirai ilaçlardan ve gübrelerden, sanayi atıklarından, jeotermal akışkanlardan da kaynaklandığını göstermektedir.
Denizli ilini Aydın iline bağlayan yolda jeotermal enerji kaynakları bulunmaktadır. Jeotermal kirliliğin sebebi elektrik üretimi için çekilen yüksek sıcaklıktaki ve içinde çok fazla ağır metal-radyoaktif madde bulunan akışkanların bir bölümünün reenjekte edilmeyip doğal çevreye verilmesidir. Bu durum ise yerüstü su kirliliği ile beraber toprak kirliliğine de sebep olmaktadır. Nitekim 2016 yılı TÜİK verilerine göre Aydın’da toprak kirliliği yapan 1’ci sebep Sanayi Kaynaklı Atıklar, 2’ci sebep Jeotermal akışkanlardır.
P.Ü’den E.Atilla’nın yaptığı çalışma sonuçlarında Aydın-Denizli illeri arası karayolu kenarında bulunan topraklarda çok fazla sayıda ve miktarda ağır metal kirliliğinin olduğu kesin olarak saptanmıştır. Topraklardaki ağır metal kirliliğinin en önemli sebeplerinden biri karayolundan geçen araçlardır. Aydın-Denizli illeri arasında kalan bu tarım arazilerileri 2021 yılı itibarı ile var olan ağır metal kirliliğini çok daha fazla arttıracak bir uygulama ile karşı karşıya kalmıştır. Bu uygulama da Aydın-Denizli arası yapımına başlanan 168 km uzunluğundaki otoyoldur. Yap-İşlet-Devret modeli ile ihale edilen otoyol paralı olarak tasarlanmıştır. Aydın-Denizli Otoyolunda devlet işletici firmaya her yıl için 24 milyon 445 bin araç geçiş garantisi, 91 milyon 618 bin Euro yıllık ücret garantisi vermiştir. Otoyolun işletme süresi ise 17 yıl 9 ay 18 gün belirlenmiştir.
Aydın-Denizli Otoyolu ile Aydın Ovasında yaklaşık 9.000 dönüm toprak parçası tarım dışı kalacak, ovada tarım toprakları azalacaktır. Otoyol yapımı ile 9.000 dönüm toprağın tarım dışı kalması dışında, otoyolun sağında ve solunda toplam en az 30.000 dönüm tarım arazisi de otoyoldan geçen araçlara bağlı olarak ağır metallerle kirlenecektir. Aydın Ovasındaki tarım arazilerinde ağır metal kirliliği karayolu-otoyoldan geçen araçlar dışında, jeotermal akışkanlara, kentsel ve endüstriyel atıksulara, maden atıklarına, zirai ilaç ve gübrelere bağlı olarak daha da artmaktadır. Tüm bu kirletici unsurların kümülatif etkilerine bağlı olarak Aydın Ovasındaki tarım arazileri çok fazla sayı ve miktarda ağır metal kirliliği etkisinde kalacak, havzada sağlıklı tarımsal ürün yetiştirmek, sağlıklı canlı yaşamı sürdürmek imkansız hale gelecektir.