Münakaşada zafer mağlup olanındır çünkü yanlışlarımızdır bize doğruları öğreten ve yine o yanlışlardır zihnimizde ampul yaktıran. Öte yandan; üstünü örttüğümüz veya gizlediğimiz bu yanlışlar, başlangıçta küçücük fakat zamanla -tekrarlana tekrarlana- yuvarlanıp büyüyen ve kocaman bir çığa dönüşerek hayatımıza girmesini beklediğimiz kar taneleridir. Aslında bu yanlışlar sadece eğitim hayatımızda değil bütün yaşantımız boyunca yapılabilir. Zaten hayatı “eğitim hayatı ve geri kalan hayat” olarak ayırmak ne denli doğrudur bilinmez. Hayat; her biri farklı olan seanslardan oluşarak bir araya gelmiş bir bütün, son zannedilen başlangıçlara gebe deli dolu bir serüven gibidir ve ne yazık ki bu serüvenin farkında olmadan geçen bir hayatın parçası olan binlerce seans olabilir. İşte tam da bu noktada eğitimin en önemli faydalarından birinin farkındalık olduğunu ifade etmek isterim. Hayatın, insanın, doğanın farkına varabilmek ve bu farkındalık sayesinde hayat denen serüvenin hiçbir seansını ziyan etmemek ancak eğitimle mümkündür. Hepimiz çocuklarımıza, gençlerimize şöyle öğütler veriyoruz: “Okumalısın.” “Ders çalışmalısın.” “Çok çalışmalısın!” “Düzenli ve iyi bir hayatın olması için ders çalışmalısın!” “Şu sınavdan şu kadar puan almalısın!”  gibi ve daha sayabileceğimiz birçok öğüt var. Fakat okumanın, çalışmanın veya sınavların amacını, ya maddiyata ya iyi bir geleceğe ya da hem maddiyata hem de iyi bir geleceğe bağlıyoruz. Farkındalığa bağlamanın ise pek farkına varılmıyor. Ben öğrencilerime neden çalışması gerektiğini şu şekilde ifade ediyorum: Örneğin, bir dersi neden öğrenmeliyiz sorusunu cevaplarken ben özetle; o dersin bir sistem olduğunu ve bir sistemin öğretildiğini, hayatta aslında her şeyin bir sistem içinde olduğunu, sistemin dışında olanların bile sistemin içinden geçmek zorunda olduğunu ifade ediyor ve bunları örneklendiriyorum. Ve ben öğrencilerime, hayatlarında kendilerinin de hem bir sistem kuracağını hem de bir sisteme bağlı olacağını söylüyorum. Diğer değindiğim sebep ise şöyle özetlenebilir: Emek vermek insana acı veriyor gibi gözükse de, bir amaç ve hedef uğruna emek vermek çok önemlidir. Hele bir de bu amaç evrensel değerlere sahipse tadı bir başka olacaktır. İnsan doğası gereği her şeyle övünebilir fakat en çok emek verdiği şeylerle övündüğünde kendini mutlu eder. Karşılığını hemen istese bile, eğer sabır ve emekle çalışırsa her öğrencinin eninde sonunda emeklerinin boşa gitmediğini görüyoruz, biliyoruz. Yenildikçe neden yenildiğini ve hata yaptıkça nerde yaptığını anlamaya çalışarak geçirilen bir serüven, öğrencinin sadece derslerinin değil, hayatının da farkına varacağı anlamına gelmektedir. O yüzden yenildikçe yenilmeli, hata yaptıkça hata yapmalı ama bunlar asla tekrarlanmalıdır. O yüzden yazımı Cemil Meriç sözüyle bitiriyorum; münakaşada zafer mağlup olanındır. Kaynakça Cemil Meriç Jurnal