GARA katliamı milletimizin yüreğini bir kez daha dağladı. Vahşetin, canavar ruhun ne olduğunu ve terörün o çirkin yüzünü bir kez daha gördük. 6 yıla yakın bir zamandır terör örgütünün elinde rehin olan, 10’u asker ve polis, 3’ü sivil vatandaşımız acımasız bir şekilde şehit edildi. Milletimiz büyük tepki verdi. Sayın Cumhurbaşkanımız olaydan 5 gün önce hepimizin izlediği gibi “ÇARŞAMBA GÜNÜ ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR YAPACAĞIM” demişti. Acaba bir operasyonla kurtarılması düşünülen bu rehinlerimi açıklayacaktı. Niye birdenbire bu vahşet yaşandı. Acaba bu hainler yapılacak bu operasyonumu sezdiler de, katliamı ondan mı yaptılar. Bu işte bir bit yeniği var diye düşünüyorum. Bu yönde istihbarat mı almışlardı? Bu işte çok ince ayrıntılar. Tüm siyasi partiler, bir kez daha aklıselim düşünmelidir. HDP’nin, PKK’nın arka bahçesi olduğu ortaya çıkmıştır. HDP ile siyasi ilişkiler kesilmelidir. Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Karayılan için bin parçaya bölmezsem muhabbeti.. SOKAK AĞZINA YAKIŞAN sözdür. Hani derler ya “ÖFKE KAPIDAN GİRİNCE AKIL BACADAN ÇIKAR DİYE” bakanımızda öyle yaptı. Sayın Bakanım, göreviniz bu haini yakalatıp adalete teslim etmektir. Üzüntünüz bile bu demeçleri vermenizi gerektirmez. Sizin nasıl cansiperane, millet için çalıştığınızı biliyoruz. Yakın geçmişte ve günümüzde, HDP’nin oyunu almak için siyasi oyunlar ve manevralar yapmak bu vatana ihanetten başka bir şey değildir.. Artık HDP bu milletin parasıyla beslenemez. TÜRK siyasi hayatında yer alamaz. HDP kapatılmalımı tartışması bile, bizi millet olarak yaralar. Türkiye’nin bugün için en büyük düşmanı yunan askeri değil, PKK’nın olduğu görülmüştür. ** NAZİLLİ’YE KÖTÜ HABER… 7000’E DÜŞTÜ! Nazilli, her geçen gün ekonomik alanda sıcağı görmüş kar gibi erimeye devam ediyor. Aydın’da 4 milletvekili olan AK Parti iktidarından Nazilli ne hikmetse nasibini alamıyor. Nazilli’nin hakları korunamıyor. Hesapsız ve yersiz yatırımlar ve başıboşluk, Nazilli’de halkın tepkisini de almaya devam ediyor. ŞU, MİLLET BAHÇESİ diye milyonların akıtıldığı yeri, SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ bir görse.. Vekillere neler yapar? Bilemiyorum! Hani buraya Trafik Bölge Hastanesi veya Kadın Doğum Hastanesi yapılacaktı? Hepsi yalan çıktı. Milletin aklıyla alay edildi. Türkiye’nin hangi üniversitesinde aynı fakülteden birden fazla var? Sadece ADÜ’de. Nazilli’de olan İKTİSADİ İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ neden Aydın ve Söke’ye de açıldı? Bu Nazilli’ye ve iktisadi idari bilimler fakültesine vurulan bir hançer değil mi? O ilçelerimize başka bölümler açamaz mıydık, bu sayede farklı bölüme gelecek öğrencilerle Aydın’a gelen öğrenci sayısını artıramaz mıydık? Siyasi irade ve yerel yönetim buna niye karşı çıkmadılar?  Niye Nazilli’nin hakkı korunmadı? Bu suskunluğunuz neden? Bu sezon başında Nazilli İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nin İngilizce bölümü de Aydın’a kaydırıldı. Nazilli, sadece bu nedenle 3000’e yakın öğrenci kaybı yaşadı. Sümerbank ve Köytaş’tan sonra polis okulunun kapatılması ile ekonomide devam eden Nazilli’nin kayıp durumu, şimdide fakültenin bu kayıplarını nasıl telafi edecek. Geçen yıllarda 13.000’e kadar çıkan öğrenci sayısı geçen yıl 9.500’e kadar geriledi. Bu yıl ise öğrenci sayısı maalesef 7000’e kadar indi. Nazilli, her yıl ekonomik alanda bırakın gelişmeyi, darbe üzerine darbe yemeye devam ediyor. Buna kim dur diyecek? ** SİYASİ İRADE NEREDE? BELEDİYE BAŞKANI NEREDE? 2 gün önce İsabeyli’de 2+1 daire 105 bin liraya satıldı. Nazilli’de arz-talep dengesi artık kayboldu. Kimin umurunda. Maalesef ki herkes cep doldurma sevdasında. Bu Nazilli’nin çöküş ilanıdır. Nazilli’ye hizmet için gelen seçilmişler nerede? Nazilli uyutuluyor, Nazilli’nin hakkını arayan yok, yok, yok… İş adamlarının yaptığı öğrenci yurtları, öğrenciler için yapılan bir artı bir daireler elde kaldı. Şehir kiralık levhalarından geçilmiyor. Yatırım dönemi artık geride kaldı. Nazilli’de SAT-KURTUL dönemi başladı. COVİD-19 sıkıntısı da işin cabası, katmeri oldu. 4-5 yıl önce kiralık ev bulunamayan Nazilli’de, şimdi öğrenci yurtları boş bekliyor. Öğrencilere verilecek kiralık evler de müşteri bekliyor. Burada felaket tellallığı yapmıyorum. Parti ayrımı yapmadan siyasi parti temsilcilerine ve siyasi kanaat önderlerine sesleniyorum. “NAZİLLİ NEREYE GİDİYOR? Niye Nazilli’nin menfaatlerini korumuyorsunuz? Bunu sormak istiyorum. Nazilli’nin çöküşünü önleyin. KÜÇÜK MENFAAT ARAYIŞLARINIZDAN KURTULUN. BU GİDİŞLE NAZİLLİ’NİN ‘Büyük Köy’ olması çok yakın. ** BELEDİYE HİZMETLERİ, KÖŞEMİN VAZGEÇİLMEZİDİR! Nazilli’ye hizmette muhatap elbette Nazilli Belediyesi’dir. Şehrin en merkez sokaklarında bozulan kaldırım taşları yerine konmamışsa, “İŞLER TAKİP EDİLMİYOR” demektir. Şehrin göbeğinde 23 Nisan parkında tuvaletin bitişiğinde, ağaç köklerinin bozduğu kaldırımlar çirkin görüntü verdiği için vatandaşın şikayetlerine neden olduğu halde, düzeltilmiyorsa belediyenin acizliğidir. Basın kuruluşları bunları dillendirdiği halde, bu yanlışları belediye niye düzeltmiyor. Anlamak mümkün değil. Yine 23 Nisan Parkı dahil, belediye parklarında bir küçük tuvalet yapmak için 2 TL isteniyor. Vatandaş, tuvalet bakıcısına sesleniyor. - Kardeşim ben prostat hastasıyım, günde 4-5 kez tuvalete çıkıyorum Günde 10 lira küçük su dökme parası mı vereceğim? diye tartışıyorsa. Belediyemiz parklarda milleti rahatlatmak için çiş başına 2 TL ALIYORSA belediyecilik ayaklara inmiştir. Başkan, uyan Allah aşkına… Bakın eski hastane yolu üzerinde eczanelerin yoğun olduğu bölgede caddeye güzellik veren Turunç ağaçlarının kesilmesini belediye niye göz yumuyor. Neden yeşili kaybetmenin hesabı sorulmuyor? Siz, “TİTRE VE KENDİNE GEL” sözünü ve anlamını çok iyi bilirsiniz. Ben siz sayın başkana, ..titreyin ve kendinize gelin diyorum.. Bu soruların muhatabı siz Belediye Başkanısınız. Ordu Caddesi başında kaldırım işgallerine karşı oy hesabı için mi el atamıyorsunuz? İnsanların kaldırımları gasp ediliyor siz neredesiniz? Sayın Başkan.. Biz yazıyoruz siz es geçiyorsunuz. Gazetecinin toplum ve kamu yararına çalıştığını unutmayın. Bu satırları üzülerek yazdığımı da unutmayın sayın Başkanım. Basın, zamana karşı her zaman yarış içindedir. BAŞKANIM, izin verin de size basının nasıl hızlı çalıştığına dair bir fıkra anlatayım ** ASLANLA MAYMUN! Aslanla ve maymun bir gün arkadaş olmuşlar. İnce uzun bir yolda, konuşarak yürürlerken karşılarına büyük bir dere çıkmış. Her ikisi de dereyi nasıl geçeriz diye düşünürken.. Maymun, aslana; - “Aslan kardeş bu dereden geçerken ben sizi sırtıma alsam taşıyamam, ikimizde batarız. Siz beni taşıyabilirsiniz. Uygun görürsen aslan kardeş beni sırtına al karşıya geçelim” demiş. Aslan uygun görmüş. Maymun arkadaşını sırtına almış, dereyi geçerlerken maymunun aklına şeytanlık gelmiş, üzerinde oturduğu aslana edepsizlik edip kötülük yapmış. Tam dereden çıkarlarken aslanın sırtından atlayan Maymun kaçmaya başlamış. Arkasında bir sızı hisseden Aslan, işin farkına varmış. Öfkeyle kaçan maymunun arkasına takılmış, onu kovalamaya başlamış. Maymun kaçmış, Aslan onu kovalamış. Aradaki mesafe kapanmaya başlamış. O anda çok yorulan maymunun karşısına, bir kulübe çıkmış. Kulübe kapısı önündeki sandalyeye oturan maymun önündeki gazeteyi alıp okuyor gibi yapmış, yüzünü saklamış. Arkadan gelen aslan gazete okuyana.. - “Arkadaş buradan koşarak kaçan bir maymun gördün mü?” diye sormuş. Maymun düşünür aslana şu cevabı verir; - “Şu dereden geçerken aslana kötülük yapan maymun mu” der. Aslan durur geriye dönerken kendi kendi seslenir; “VAY BE BASIN NE KADAR DA HIZLI ÇALIŞIYOR. DAHA KIÇIMDAKİ ACI GEÇMEDEN GAZETE SAYFALARINA DÜŞMÜŞÜM” deyip daha fazla rezil olmadan kovalamacadan vazgeçer.