Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2020 yılı Aralık ayında Aydın ili Efeler ilçesi Yılmazköy Mahallesinde hali hazırda faaliyette bulunan Ken Kipaş JES (24MWe)’nde üretim veya re-enjeksiyon kuyusu olarak kullanılması planlanan jeotermal kaynak arama amaçlı ÇED duyurusu yayınladı.
ÇED duyurusuna göre projede iki sondaj sahasında 4 jeotermal kuyu açılacak. İlk sondaj sahası Adnan Menderes Üniversitesi Kampüsü ve Hastanesine 900 metre, Aydın İl Merkezi Orta Mahallesine 1000 metre, Yılmazköy Mahallesine 1200 metre mesafe yakınlıkta; ikinci sondaj sahası Yılmazköy Mahallesine 340 metre, Orta Mahallesine 1400 metre yakınlıkta yer almaktadır.
Projeye göre jeotermal kuyular yerleşim yerlerine 340 metre gibi çok yakın mesafede kurulacak. Oysaki Avrupa Mevzuatına göre enerji üretim tesisleri yerleşim yerlerine en fazla 1000 metre yakın mesafede kurulabilir.
“İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğe” göre ikinci sınıf gayrisıhhi müesseseler arasında yer alan jeotermal santrallerin yerleşim yerlerine ne kadar yakınlıkta kurulabileceğine yetkili idare karar verir. Demek ki Aydın mülki amirliğine göre yerleşim yerlerine 340 metre yakınlıkta jeotermal santrallerin kurulması insan ve çevre sağlığına zarar vermiyor.
Jeotermal kuyuların açılacağı sahalar projeye göre “tarım arazisi” niteliğindedir. Oysaki hali hazırda yürürlükte olan kanun ve yönetmeliklere göre
birinci sınıf tarım arazileri, nitelikli tarım arazileri ve içinde özel ürün bulunan tarım arazileri tarım dışına çıkarılamaz, bu tarım arazileri içinde veya 3000 metreden yakın mesafede her hangi bir sanayi tesisi kurulamaz.
1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’ne göre sondaj sahaları Aydın “Kentsel gelişme alanı” içinde yer almaktadır. Bunun anlamı proje gerçekleşirse Aydın kentinin Doğu yönünde Kentsel gelişime tamamen kapatılacak.
Peki burada bu jeotermal kuyular açılırsa çevreye ne tür zararlar verecek?
Bunun cevabını da Dokuz Eylül Üniversitesinden Ö. Yurttaş’ın 2008 yılında yaptığı “Ilıcabaşı Jeotermal Alanının (Aydın) Hidrojeolojisi” adlı tez çalışmasına bakarak verebiliriz.
Ilıcabaşı’nda hali hazırda doğal sıcak ve mineralli su kaynakları mevcut.
Bu sularda yapılan çalışma sonuçları şu şekildedir; Yöredeki sıcak suların yüzey sıcaklıkları 34-44 oC arasında. Suların sertlik değerleri 6,09-6,76 arasında-elektriksel iletkenlik (EC) değerleri 3000 μmho/cm üzerinde-sodyum absorbsiyon oranı (SAR) 26’dan büyük-normale göre demir miktarları 10-42 katı, bor 36 katı, lityum 163 katı fazla. Bu özelliklere göre bu sular sulama suları olarak kullanılamaz.
Yılmazköy’de açılması düşünülen 4 jeotermal kuyu Aydın-Yılmazköy-İmamköy jeotermal sahasında yer almaktadır. Bu jeotermal alanda yapılan Silis-Entalpi diyagram incelemesine göre akifer sıcaklığı 230-270 oC arasındadır.
Bu inceleme alanında 3 sıra halinde Aydın fayı, Domalan fayı, İmamköy fayı bulunmaktadır. Aydın fayı yörenin en etkin ve en önemli fayıdır. Derinliği fazla olduğundan, yer kabuğunda normalin üzerinde bulunan ısıyı, çok kolay bir şekilde üst seviyelere taşıyabilir. Bölgenin en güneyindeki İmamköy fayı da sıcak suyu taşıyan bir faydır, bu fayda Aydın fayı ile bağlantılıdır. Sahada mevcut olan jeotermal akışkanlar, fay boyunca yükselerek yüzeylenmektedir. Yöredeki yeraltı suları, kırıklar boyunca yükselerek jeotermal akışkanlarla karıştığından içme ve sulama amaçlı kullanılamaz nitelik kazanmakta, kirlenmektedir.
Ö. Yurttaş’ın çalışmasına baktığımızda Aydın-Yılmazköy-İmamköy jeotermal sahasının 1’ci derece deprem bölgesinde olduğu, fay hatlarının derin ve etkin olduğu, fayların yer kabuğundaki sıcak suları yer yüzüne çıkaracak özellikte olduğu anlaşılmaktadır. Bunun anlamı, herhangi bir deprem anında akiferde bulunan 270 oC sıcak suyun çok kolaylıkla yüzeye çıkıp ne var yoksa anında yakıp küle çevireceğidir.
Jeotermal santrallerin (JES) deprem sebebi olduğu yurtiçi ve yurtdışında yapılan pek çok bilimsel çalışma ile ortaya konmuştur.
2018 yılında Prof. Dr. H. Eyidoğan’nın yaptığı yayına göre; JES’ler hem doğal hemde tetiklenmiş depremleri arttırıyor. Aydın’da 2000 yılından sonra JES’lerin yoğun olduğu bölgelerde depremler kat be kat arttı.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2020 yılı “ Türkiye’de Jeotermal Kaynakların Kümülatif Etki Değerlendirmesi” Raporuna göre; Hem Büyük Menderes hem de Gediz Grabeninde jeotermal akışkanın üretim ve re-enjekte edilmesi sonucu, ilgili JES ve çevresinde küçük büyüklükte sismik hareketlerin olduğu ortaya konmuştur. Bu nedenle kurulacak JES’ler diri fay zonlarının yüzey faylanması tehlikesi kuşağı dışında kurulmalıdır.
Türkiye’de JES’lerin yapımına izin ve maddi destek veren kesimlere, bilimsel çalışmalara göre Aydın’da deprem fay hatları üzerinde jeotermal santraller kurulamaz. Aydın’ın talihsizliği, resmî makamların kendi yaptıkları araştırma sonuçlarına ve aldıkları kararlara uymamaları, kanunları uygulamamalarıdır.