Aslında, köşemde siyasetle çok iç içe olmak istemiyorum. Kirlenen siyasette çözüm aramak maalesef çok zorlaştı. Herkes önce evinin önünü süpürsün yeter. Vatandaş AÇIZ DESEDE köşede, bucakta hükümet yıkıp hükümet kurmakla meşgul. Siyasetten ne kadar kaçsanız, ne kadar uzaklaşmaya çalışsanız da gazetecisiniz.. Siyaset sizi buluyor. İnanın, siyaset 1970 yıllarda daha da kötüydü. İnsanlar okuduğu gazeteleri iç ceplerinde kimseye göstermeden evlerine götürüyorlardı. Ama hiç bu kadar ayrışmamıştık. Geçen günlerde gazeteci kardeşim genç meslektaşım Ümit Özmen’le, CHP Nazilli İlçe Başkanı sayın Serkan Sevim’e nezaket ziyaretinde bulunduk. Bu tür ziyaretleri her partimize elbette yapacağız. Yapmalıyız. Toplumsal Barış bunu gerektiriyor.  Nazilli’de ilk kez CHP’nin bu denli huzurlu bir dönem geçirdiğini gördüm. Sayın Başkanla, partinin her yönden faaliyetlerini konuştuk. Yıllardır CHP ile ilgili yazılarımı ve yorumlarımı bir okursanız, parti ile ilgili açık ve net parti içi gerçekleri de görürsünüz. Hiç bir dönemde Nazilli CHP’yi böyle planlı programlı bir çalışma içinde görmedim. Hizipçilik hiç eksik olmazdı. Nazilli CHP’nin içindeki, yönetime karşı ilk kez milli muhalefet anlayışının kaybolduğunu buharlaştığını gördüm. ‘Ben varsam partim var’ anlayışı bitmiş. Eski CHP ilçe başkanlarından Atila Talay’ın görev başındaki SERKAN SEVİM yönetimiyle ilgili tespitleri de çok ilginçti. Ne diyor TALAY.. ‘Genç arkadaşlarımın bu kadar başarılı alacağını bekliyor ve inanıyordum. Partilileri grupçuluk anlayışı dışında bütünüyle kucaklamaları mükemmel. Partimizin bir değişime ihtiyacı vardı. Bu süreci yaşıyoruz. 3 kişinin bir araya gelemediği bugünkü pandemi sürecini görmezden gelip yönetime, parti toplantıları yapmıyorlar eleştirisi bir acımasızlıktır. Ayıptır. CHP’de sen-ben süreci geride kalmıştır. Hep biz diyeceğiz. Biz olmalıyız. Çalışan arkadaşlarımızın önünü açacağız. Açmalıyız.” Sözleri CHP’nin içinde olduğu havayı göstermesi bakımından oldukça ilginçti. **
BELEDİYE BAŞKANI, YAKIŞANI YAPTI!
Her mesleğin olduğu gibi, 10 Ocak da Çalışan Gazetecilerin günüdür. Bugün biz gazeteciler için çok önemlidir.
Bu günde, çeşitli kurum ve kuruluşlar, gazetecilerin bugününü kutlar, günün önemini belirten açıklama yaparlar.
Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan ise çok ince bir düşünce ile ilçesinde hizmet veren gazetecilere bizzat kendisi tarafından bugünün anısına her gazeteciye kendi eliyle küçük birer hediye dağıttı.
Kimse bu nezakete kulp takmaya çalışmasın.
Çok ayıp olur, yakışıksız olur. Bu kurumlar arası bir dayanışmadır. Nezakettir, karşılıklı saygı sevgisidir. Toplumsal uzlaşı ürünüdür.
Bunun dışında hiçbir şey değildir. Kimse dananın altında buzağı aramasın. Aramamalı.
Bununla ilgili çok etkilendiğim bir anıyı size anlatmak isterim
Rahmetli tiyatro sanatçısı LEVENT KIRCA,
 9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’le ilgili bir anısını şöyle anlatır;
- O tarihte sayın Süleyman Demirel Başbakandır. Tiyatromuzda, inanılmaz ilgi gören ‘GEREĞİ GÜŞÜNÜLDÜ’ isimli müzikal oynuyoruz. Ağır bir kış geçiriyoruz.
Yoğun kar yağması sonucu, tiyatro çadırının bir kısmı çöktü. Çadırı hemen onarmamız lazım. Bankalar kredi vermedi.
ESKİ, DEVLET BÜYÜKLERİMİZ HOŞGÖRÜLÜYDÜ!
Başbakan Süleyman Demirel’den randevu aldım. Başbakanlık köşküne çıktım.
Başbakan’a derdimi anlattım. Bankaların kredi vermediğini söyleyip,
yardımcı olursanız bankadan kredi çekeceğim BAŞBAKANIM dedim.
Bana dedi ki ‘KREDİ ÇEKERSEN, GERİ ÖDEYEMEZSEN ÜZÜLÜRSÜN. SIKILIRSIN.
MÜSADE EDERSEN, PARAYI SANA BEN ÖDEYEYİM. GERİ VERMENEDE, GEREK YOK’ dedi.
Önündeki telefonu kaldırdı; ‘BANA ÇEK DEFTERİNİ GETİRİN’ dedi.
Söz konusu paranın bugünkü değeri bir milyon lira civarındaydı. Ben düşünürken kararımı verdim.
Demirel’e dedim ki: “EĞER DARILMASSANIZ, BEN BU PARAYI ALAMAM”,
Demirel ‘NEDEN?’ dedi.
‘BEN SİZİNLE AYNI GÖRÜŞTE DEĞİLİM. BÖYLE BİR PARA SİZİ ELEŞTİRMEME MANİ OLUR, BAŞBAKANIM’ dedim.
Demirel, bana ‘BUGÜNE KADAR OYNADIN, BENİ YERİN DİBİNE BATIRDIN. SANA MANİ Mİ OLDUM?, AL PARANI GİT YİNE OYNA’ dedi.
Kendisine, teşekkür ettim. Çeki almadan, BAŞBAKAN KONUTUNDAN AYRILDIM.
Bizim, eski, devlet büyüklerimiz işte böyleydi. Nazilli Belediye Başkanı sayın Kürşat Engin Özcan’ın gazetecilere jesti bana, LEVENT KIRCA’NIN bu anısını hatırlattı.
Sayın Belediye başkanına teşekkür ediyorum. Gazeteci arkadaşlarımın da günlerini en içten duygularımla kutluyorum.
** HANİ, BİLİM DE DOĞRU TEKTİ? İşi bilenle, işe giden sözünü hepimiz biliriz. Siyasette doğru herkese göre değişiktir. Doğru asla tek değildir. Sadece bilimde tektir sözünü de bir hatırlayın. Bilim dahil, her bilinen şeylerin allak bullak olduğu bir dönem yaşıyoruz. Adeta sağ gözün sol göze itimadı olmadığı bir dönem bu. Bugüne kadar birbirini yok etmek için çalışan ülkeler ve insanlar son bir yıldır Covid-19 karşısında yaşam mücadelesi veriyor. Yarın hangi virüsün ortaya çıkacağını kimse kestiremiyor. İnsanlık bir virüs karşısında panikledi, ne yapacağını şaşırdı. Şu işe bakın Çin’in Wuhan kentinde çıktığı iddia edilen virüsü şifresini bulduğunu iddia eden bir bilim adamı aynı virüsten öldü. Tespitleri bir sır gibi saklanıyor. Kimse yaşananları ne sorguluyor nede açıklıyor. Covid-19’un çıktığı ülke olan ÇİN virüsün sırlarını adeta saklıyor. Bu konuda araştırma yazıları yazan, yorumlayan 8 gazeteciyi Çin makamları tutukluyor. Nedenini, kimse sormuyor, bilmiyor. Olayın üzerine gitmiyor. Sadece ülkemizde değil, dünya insanları havadan nem kapar hale geldi. Şaşkınlık yaşıyor. Olumlu pozitif düşünceler kayboldu. Yok oldu Kurtarıcı gözüyle baktığımız, Corona aşısı için bile, Daha, ülkemize gelmeden aşı için, ölüm aşısı denmediği kaldı. Tam 55 yıl önceydi okullarda çocuklarımız için Amerika süt tozu dağıtmışlardı. O günlerde, Beslenme uzmanları yazılarında, bu süt tozlarının 30-40 yıl sonra çocukların beyinlerini durduracak, kanser yapacak iddiaları ortaya atmıştı. Bizde okula gelen torba içindeki Amerikan süt tozlarını okulun bahçesine gömmüştük. Soruşturma sonunda cezalar almıştık.. Tabii ki. Kuşku işte böyle kötü bir şey. Yeni dünya düzeninde neler yaşayacağız. Bu nasıl olacak? Hepsini ömrü olup yaşayanlar görecek.   SAYIN OKURLARIM... AYDIN, SADECE NAZİLLİ’DEN OLUŞMUYOR. HER İLÇEMİZİN KENDİNE GÖRE SORUN VE ÇALIŞMALARI VAR. BUNLARINDA İLERİKİ HAFTALARDA OLUMLU POZİTİF BİR ANLAYIŞ İÇİNDE YORUMLARIMIZLA KARŞINIZA GETİRECEĞİM. SAYGILARIMLA.