İran Şii devleti neden Müslüman bir devlet olan Azerbaycan Türk devletinin yanında olmadı, ona yarım etmedi de dindaşı olmayan ve haksız yere Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenistan’ın yanında yer aldı? Politik stratejilerini bir kenara bırakıyorum. Ama, esas mesele çok derinlerde… Bilinmektedir ki İranlılar, İslam’ın ikinci Halifesi, İslam’ın aslanı Hz Ömer (ra)’ı bırakın sevmeyi; lanet okurlar … Hz. Ömer (ra), Peygamber Efendimiz (sav) tarafından cennete girecekleri daha hayatta iken kendilerine müjdelenen on sahâbîden biridir. El-aşeretü’l-mübeşşere”, “el-mübeşşerûn bi’l-cenne”, “el-aşeretü’l-meşhûdü lehüm bi’l-cenne” gibi ifadelerle anılmaktadır. Yine malumdur ki Hz. Ömer’i (ra)’ii camiide namaz kılarken sırtından bıçaklayarak şehit eden mecusi Ebu Lulu, Şiiler arasında “Milli kahraman” ve “Ruhani Önder” olarak görülmektedir. (Bu meseleyi ayrıca kaleme alacağım) O zaman biraz daha geriye gidelim… Irkçı siyaset (mezhep ırkçılığı) takip eden İran Şii devletinin şer ittifakta yer almasının sebebi bir Mektup ‘ta gizlidir. Nedir o Mektup? Peygamberimiz (S.A.V.)’in İran Hükümdarına göndermiş olduğu Mektup... Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi vesellem:sav) o zamanın hükümdarlarına tebliğ vazifesi çerçevesinde İslam’a davet mektupları göndermiştir. Bu mektuplardan birini de Kisrâ (Sasani/İran hükümdarı) Hüsrev Pervîz’e göndermişlerdi. Mektub-ı şerîf şöyledir: “Rahman ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle… Allâh’ın Resûlü Muhammed’den Farsların büyüğü Kisrâ’ya: Selâm; doğru yolu arayan ve bulunca ona uyan, Allâh’a ve Resûlüne îman eden, Allah’tan başka ilah olmadığına, onun bir olduğuna ve ortağı bulunmadığına ve Muhammed’in (s.a.v.), Allâh’ın kulu ve resûlü olduğuna şehâdet edenlere olsun. Ben seni Allâh’ın dînine dâvet ediyorum. Zîrâ ben, hayatta olan kimselere haber veren ve inkâr edenlere de Allâh’ın azâbının hak olduğunu bildiren Allah tarafından gönderilmiş resûlüm. Müslüman ol ki selâmete eresin; eğer sözümü dinlemezsen bütün Mecûsîlerin günâhı senin boynuna olur.” Sahîh-i Buhârî’de İbn-i Abbas (r. anhümâ) Hazretlerinden şöyle rivâyet olunmuştur: Resûlullah (s.a.v.) Hazretleri mektub-ı şerîfini Abdullah bin Huzâfe ile Bahreyn hâkimine gönderdi. Bahreyn hâkimi de mektub-ı şerîfi, Kisrâ’ya verdi. Kisrâ okuduğu gibi mektubu yırttı. Bu haber Resûlullah (s.a.v.) Hazretlerine geldiği zaman, “Benim mektubumu yırttığı gibi ömürleri yırtıla” buyurdular. Denilmiştir ki: Kisrâ, Peygamberimizin mektub-ı şerîflerini okuduğu gibi yırttı. Resûlullah (sallallâhü aleyhi ve sellem) Hazretleri, Kisrâ’ya “Mülkü parçalansın” buyurdu. Neticede Kisrâ’yı, oğlu Şireveyh hançerle vurup helâk eyledi. Ve az zaman içinde nesli tükenip yok oldu. Meseleye bu zaviyeden bakıldığında, konu daha anlaşılır olmaktadır. İran Şii devleti, yüzyıllardır Sünni Türk devletlerine karşı hep Haçlılarla birlikte hareket etmiştir. Günümüzde de şer güçlerle ittifak farklı şekillerde tezahür etmektedir. Bunun tarihi ve manevi sebebi, Peygamber Efendimizin mektubuna karşı saygısızlıkta yatmaktadır diye düşünüyorum.