İslam Dini ile temizliğin üzerinde hassasiyetle durulmuş, temizlik için fıkhi hükümler getirilmiştir. Peygamber Efendimizin dilinden İslam Dininin Temizliğe verdiği değer “temizlik İmanın yarısıdır” ifadesiyle sübut bulmuştur. Temizlik bazı ibadetler için ön şart olarak gerekli kılınmıştır. Temizlenme yollarından biri ise abdesttir. Namaz için farz olarak kabul edilen abdest hükmi bir temizliktir ki, bedeni temizlemesinin yanı sıra manevi kirleri de temizlemektedir.
İnsan eşref-i mahlukat olarak yaratılmıştır. Akıl, izan, irade ve şuur gibi hasletlerle donatılmıştır. İnsandan başka bütün mahlukat, insanoğlunun maddi ve manevi refahı için yaratılmıştır. İnsan baliğ oluncaya kadar yaptığından ettiğinden mesul tutulmamıştır. Buluğ çağına geldiği zaman, iyi ve kötü yaptıklarından sorumlu tutulmuştur. İnsanın, yaptığı iyilikler karşılığında sevap, kötülükler karşısında da günah kazanır. Kişi bir günah işlediği, yani bir kötülük yaptığı zaman, kalbinde siyah bir leke meydana gelir. Yaptığı kötülükten pişman olup, ona tövbe ederse, bu leke kalpten silinir. Eğer bu günah önemsenmez, tövbe edilmez, bir günah daha işlenirse, kalpte bir siyah leke daha meydana gelir. Bu şekilde, tövbesiz günah işlemeye devam eden insanın kalbi kararır ve sinesinde paslı bir yük haline gelir.
Kalp ile kişinin manevi hayatı, bildiğimizden daha fazla alakalıdır. Peygamberimiz (s.a.v.), “ Vücutta el kadar bir et parçası vardır, o doğruysa insan doğrudur, o eğriyse insan da eğridir, o et parçası kalptir” buyurarak bu alakanın önemini beyan etmiştir.
İnsanın beşeriyet icabı işlediği günahlarla kazandığı kirlerinden temizlenmesi için yüce Allah (c.c.), insana çeşitli fırsatlar sunmuştur. İnsan, bu fırsatları iyi değerlendirerek, kazanmış olduğu manevi kirlerden (günahlardan) arınabilir. Bu fırsatlardan birisi de abdest almaktır. Çünkü sünnete, yani usulüne uygun olarak alınan abdest, insanı günah kirlerinden arındırır.
Bilindiği gibi abdest, namazın şartlarındandır. Namaz kılmak, elde tutarak Kuran okumak, Kabe’yi tavaf etmek ve tilavet secdesi yapmak gibi ibadetler, abdestsiz yapılmaz, yapılsa da kabul olmaz. Müminin silahı olan abdesti namaz kılmak için almak farzdır. Kuran-ı Kerimde, “ Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman; yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başınızı mesh edin ve ayaklarınızı da topuklara kadar yıkayın” buyrulmaktadır.(Maide/6)
Evet abdest, her an maddi kirlenmelere açık olan abdest azalarını, maddi kirlerden temizlediği gibi, insanı manevi kirlerden de arındırır. Efendimiz (s.a.v.) bu hususu ; “ Mümin ya da Müslüman bir kul, abdest alırken yüzünü yıkadığı zaman gözleriyle yaptığı bütün günahlar, su ile ya da suyun son damlası ile yok olup gider.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kuşkusuz benim ümmetim kıyâmet gününde abdest izlerinden yüzleri, elleri ve ayakları (nur gibi) parlak olarak (mahşer yerine) dâvet edilecekler. Kimin yüzünün parlaklığını arttırmaya gücü yeterse, bunu yapsın (çok abdest alsın). (Buhârî – Müslim)
İnandığı halde abdest almaya üşenenler ve alınları secde görmeyenler
kıyâmet günü yüzleri kapkara ve korkunç bir şekilde sorgulanmak üzere mahşer yerine giderken, Dünyada abdestlerini güzelce alanlar ve beş vakit namazlarını düzenli bir şekilde kılanlar, abdest azaları nur gibi parıldayarak ve gülümseyerek mahşer yerine gidecekler.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir kimse abdest alırken, ağacın yaprakları döküldüğü gibi onun da günahları dökülür. (Beyhakî)
Bir kimse abdest almaya başlayınca, sonbahar da ağaçların yaprakları döküldüğü gibi onun da günahları dökülür ve küçük günahlarından arınır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim abdestini güzelce alırsa, o kimsenin günahları tırnaklarının altına kadar bütün vücudundan çıkar. (Müslim – Nesâî)
Abdest basit bir el, yüz ve ayak yıkama olayı değil, insanı tırnaklarının altına varıncaya kadar günahlardan arındıran ve kararan gönülleri aydınlatıp huzura kavuşturan mânevî temizlik sistemidir. Maddi ve mânevî kirlerden arınmamız ve kararan gönüllerimizin aydınlanıp huzura kavuşması için abdestlerimizi güzelce alalım ve beş vakit namazı düzenli bir şekilde kılalım...