Türkiye'de jeotermal faaliyetler ile diğer faaliyetlerin bölgesel bazda çevresel, sosyoekonomik, hava-su-toprak-tarım ve sağlık üzerine kümülatif etkilerinin değerlendirilmesi, jeotermal kaynakların sürdürülebilir kullanımına dair stratejik planlarına destek olunması, mevzuat süreçlerinin etkinleştirilmesi, çevresel ve sosyal politikaların geliştirilmesi ve uygulanmasına yardımcı olunması amaçlı, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işbirliğiyle ortak proje gerçekleştirildi. Taslak raporu Temmuz 2020’de yayınlandı. Proje, ülke ekonomisi açısından hem su kaynakları hem de tarım için son derece önemli olan Büyük Menderes Havzası (BMH) ve Gediz Nehir Havzalarında (GNH) yer alan Aydın, Denizli ve Manisa illerinde gerçekleştirildi. Bu iki havzada 2019 yılı itibarı ile 52 adet (Aydın’da 35, Manisa’da 10, Denizli’de 7) JES işletilmektedir. Araştırmaların yapıldığı Germencik’te 11, Kuyucak’ta 3, Gencelli’de 2, Efeler’de 4 adet JES tesisi bulunmaktadır. Türkiye’de kurulu JES elektrik üretim kapasitesinin yüzde 50’si, işletilmekte olan JES’lerin yüzde 59’u Aydın’da yer almaktadır. Raporda Jeotermal yatırımların istenmeyen olumsuz etkileri çevresel, ekonomik, sosyal faktörler kategorilerinde irdelenmiştir.
HAVA KİRLİLİĞİ-İKLİM ÜZERİNE ETKİLER; JES’lerden hava kirliliği ve sera gazı emisyon artışına sebep olan “yoğuşmayan gazlar ve su buharı” salınmaktadır. BMH’da JES’lerden salınan yoğuşmayan gaz oranı dünya ortalama değerlerinden 10-21 kat daha fazladır. JES’lerden salınan “Yoğuşmayan gazlar” hava kalitesini olumsuz etkilemekte-iklim değişikliğini arttırmakta; “Su buharı” mikro-klima üzerine etkili olmaktadır. Hava kirliliği ölçümünde Partikül Madde 10 (PM10) ve Kükürt dioksit (SO2) parametrelerine bakılmaktadır.
•Germencik ve Kuyucak’ta PM10 düzeyleri limit değerin üstünde ölçülmüştür.
•SO2 düzeyleri ise Kuyucak ve Gencelli’de değişken bulunmuştur.
•Aydın’da tüm istasyonlarda ortalama H2S değerleri, DSÖ’nün koku rahatsızlığının oluşmaması için önerdiği konsantrasyonun üzerinde ölçülmüştür.
•Germencik’te JES’lerin olduğu bölgelerde gerçekleştirilen saha ziyaretlerinde;
Çürük yumurta kokusu problemi mevcut-Kuyulardan yoğun buhar çıkışı olmakta-Buhar ve yoğuşmayan gazlar için re-enjeksiyon yapılmıyor.
•2019 tarihinde, Dokuz Eylül Ü.’nin yaptığı ölçüm çalışmalarında; Germencik’teki JES’lerin sebep olduğu çürük yumurta kokusunun 120 km uzaklıktaki İzmir’i etkilediği saptanmış.
Elektrik üretimi, küresel CO2 emisyonlarının yüzde 42,5'inden sorumludur.
•Dünyadaki JES’lerden salınan CO2 ort.na göre Gediz Grabeni’nde JES’lerden 13 kat, Germencik’te 12 kat daha fazla CO2 salınmaktadır.
•BMH ve GNH’daki JES’lerden salınan CO2 miktarları kömürlü termik santrallerden 2 kata varan oranlarda daha fazla.
•Dünya Bankası “Jeotermal Risk Paylaşım Mekanizması Programı”na göre JES kuyularından Gediz Havzası’nda salınan CO2 miktarı JES’lerin kapatılması gereken sınır değerden 3 katı, BMH’da 2,5 katı daha fazla CO2 salınmakta.
“Su buharı”, havada diğer gaz karışımlarından 5 kat daha fazla ışınım tutmakta, atmosferde yaklaşık 10 gün kalmakta, mikroklima etkisi göstermektedir.
•BMH’da en yüksek buharlaşma-terleme-ortalama yağış, İncirliova-Germencik çevresindedir. Bu bölge, su buharı ve yağmuru hiç sevmeyen dünyada en fazla ve leziz incirlerin yetiştiği bölgelerdir.
SU-TOPRAK-TARIM ÜZERİNE ETKİLER; JES akışkanları içinde Bor ve Arsenik başta olmak üzere pek çok ağır metal bulunmaktadır.
•JES’den akışkan salınımı sonrası BMNehir sularında normale göre Arsenik 60 -Bor 90 katı fazla; topraklarda Arsenik 8-Bor 5 katı fazla ölçülmüştür.
•Germencik ve Sarayköy’de açılmış artezyen kuyularda normale göre Arsenik 70-Bor 4 kat fazla ölçülmüştür.
•BMH’da uzun yıllardan beri çekilen yıllık yeraltı su miktarı, BMH’da yeraltı sularının yıllık kendini yenileme miktarından yüzde 6 daha fazla olmakta, BMH’da yeraltı suları her geçen gün azalmaktadır.
•BMH’da yeraltı sularının “miktar açısından” yüzde 40’ı orta ve yüksek risk altında, “kalite açısından” yüzde 95’i yüksek kimyasal risk altında.
•BMH’da 2009-2019 sürecinde JES’lerin olduğu bölgelerde incir-zeytin-pamuk tarım alanları, meyve veren ağaç sayıları, meyve veren ağaç başına verim-üretim miktarları ve kalitesi-ihracatı azalmaktadır.
SAĞLIĞA ETKİLERİ; Toplumda en önemli halk sağlığı sorunları; en çok görülen-en çok fonksiyon kaybı ve yeti yitimi yapan-en çok iş gücü kaybı yapan-en çok öldüren sorunlardır.
•Son 10 yılda Aydın’da “nüfus artışları” Türkiye ort. daha az olmuştur.
•Son 5 yılda Aydın’da “düşük doğum ağırlıklı bebek yüzdesi” Türkiye ort.4 kat daha fazla artmıştır.
•Son 10 yılda Aydın’da “28 hafta bebek ölüm hızları” Türkiye ort. 2,4 kat daha az azalmıştır.
•Son 5 yılda Ege Bölgesinde “Anne ölüm oranları” Türkiye ort. yüzde 22 daha fazla olmuştur.
•Son 5 yılda Türkiye ort. göre Aydın’da; Akciğer hast. 2 kat-Nörolojik hast. 2,4 kat-Psikiyatrik hast. 5,5 kat (Germencik’te 6,4 kat)-Duyusal bozukluklar 13 kat daha fazla artmıştır. Kanserler ise Aydın’da yüzde 28,3 daha fazla artmışken,
Germencik’te 4,25 kat daha fazla artmıştır.
•Son 10 yılda Aydın’nın “kaba ölüm hızı” Türkiye ort. 9 kat daha fazla artmıştır.
Bu verilere göre Aydın’da doğum ve nüfus azalıyor, hastalıklı ve zayıf bebek doğumları artıyor, bebek-anne-toplam ölümler ve bu ölümlere sebep olan hastalıklar Türkiye ort. daha fazla artıyor.
SOSYOEKONOMİK ETKİLER; JES’ler sondaj-inşaat-işletme aşamalarında “gürültüye-kötü görsel etkiye” sebep olmakta; proje bölgesinde “endüstriyel trafikte” artış gözlenmekte; JES ve kuyuların çevresinde “kaza-kaçaklar” olmakta; “Flora-fauna ve biyoçeşitlilik” olumsuz etkilenmekte; JES’ler “arkeolojik sit alanları-yerleşim yerleri” yakınına kurulmakta; Mevcut durumda verilmiş geniş jeotermal işletme ruhsat alanları proje bölgesindeki bazı ilçelerin yüzde 73’ne tekabül etmekte; JES bölgelerinde işsizlik-yoksulluk-göç artmakta; Çiftçiler-kadınlar-engelli bireyler-yaşlılar, bebek & çocuklar-hastalar-yoksullar JES’lerden öncelikle etkilenmekte; JES’lerin olduğu bölge ve çevresinde depremsellik artmakta; Kontrolsüz üretim sonucu tarımsal alanlarda çökmeler görülmekte; İdari ve teknik işleyişten kaynaklı teknik-çevresel-sosyal problemlerin yaşanmakta.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ortaklığında Büyük Menderes ve Gediz Havzalarında yapılan araştırmalar sonucu; JES’ler her iki havza için sürdürülebilir, yenilenebilir, temiz ve çevre dostu enerji üretim kaynakları değildir. Mevcut uygulamalara ve uygulama sonuçlarına göre JES’lerin kapatılması gerekir. Burada önemli olan JES’lere izin veren, denetleyen, mali destek veren kesimlerin bu sonuçlar karşısında takınacağı tavırdır. Bu kesimler sonuçları kabul edip objektif şekilde kamuoyu ile paylaşıp gereğini yapacaklar mı? Yada yıllardan beri olduğu gibi gerçekleri gizleyip, saptırıp Büyük Menderes ve Gediz Havzalarında vahşi jeotermal işletmeciliğine devam edecekler mi?