Kitaba gözlerinizin, parmaklarınızın dokunuş izleri. Anlamı hala kalanlar, anlam eklenenler, anlamı yitenler, altı çizili satırlarda... Kaç kişinin hayat bulduğu sayfalarda.
İkinci el kitapları yazdım bugün, bir zamanda onu okuyan kendinizle tanışmanız, hatırlamanız onu, kucaklaşmanız, kurumuş gözyaşları. Okudukça geçer, kendine çıkan yollar. Sana seni gösterir aslında okuduğun... Kendini tanıtmıyorsa sana, bir sayfanın arkasında sürer gider ilişkiler. Yaşanmışlık anlatır sayfalarında, kim bilir kaç hayat gizli, kaç el çevirdi yapraklarını. Kaç kişi aynı satırlarda yutkundu, iç çekti. Üstü tozlanmış yaprakları solmuş kitaba gözlerinizin, parmaklarınızın dokunuş izleri. Anlamı hala kalanlar, anlam eklenenler, anlamı yitenler, altı çizili satırlarda. Kitap aralarında unutulan gül yaprakları. Unutmamak için, beyninize kazımak isteğiyle altını renkli kalemlerle çizdiğiniz kelimeler, cümlelerdir size sigara üstüne sigara yaktıran. Sayfalar beraber görünür, oysa çok uzaktırlar birbirlerine. Çünkü her sayfa kendisinin kim olduğunu bilmeye, anlamaya, görmeye, kabullenmeye uzaktır. Sürekli bir diğer sayfadan bahseder, sadece onu görüp, onu tanır. Ancak bir kenara kaldırdığınızda kitabı, eliniz ermediyse bir daha okumaya, unutulmaya mahkumdurlar. Seneler sonra ortaya çıkar ve sizi gülümsetirler veya içinizi acıtırlar. Eski dostlardır altı çizili satırlar. Kurşun kalem kullanılanlar şanslıdır. Dinlediğiniz kadar altı çizili olarak kalır, dinlediğinizde silebilirsiniz. Lakin artık acıtmaz olduğunda silinirler genelde. Bir kitabı nesne olmaktan kitap olmaya dönüştüren şeydir altı çizili satırları, ya da notları bir zamanlar ki el yazınızın. Geri dönüşlerinizde kütüphanenize eğer altı çizili satırlarınız varsa; geçmişinize, hayatınıza, gençliğinize dönersiniz. Herkes gözükmesi gerektiği gibi gözükür. Görmesi gerektiği kadar, görmesi gereken şekilde görür. Hakikatte herkes ve her şey aynıdır. Vakti gelen bilir suretin aslını. İnsanlardan geçmeden olmaz, onları her haliyle kendi kalbinde bulmadan olmaz. İnsanlıktan çıkmadan da olmaz. Neticede “başkalarının hikayelerini okumaktan bıktığın zaman, kendi öykünü yazmaya başlarsın.”
Kağıtla kalın, kalemle kalın. İnsanlığınızla kalın...