Adam koca bir danayı kurban kesti ve büyük bir ateş yaktı, kızına dedi ki: '' Kızım, sevdiklerimizi ve komşularımızı çağır ve gelip bizimle oturup et yesinler ..." Kızı bağırdı:
′′Evimizde yangın çıktı yetişin ahali! Evimizdeki bu yangını söndürmemize yardım edin!".

Birkaç dakika içinde bunu duyan bir grup insan yangın söndürmek için yardım etmeye koşup evlerine geldiler. Diğer komşular akrabalar bu feryadı duymamış gibi davrandılar feryada kulak tıkadılar.

Yardıma gelenler Kurban kesen ailenin kurban etinden yiyip içtiler, karınlarını doyurdular ve giderken de ellerine birer parça et verildi.
Baba şaşkındı kızına döndü ve dedi ki: “Kızım gelen insanları, tanımam, daha önce hiç görmedim. Kızım yangın var dedin bağırdın peki sevdiklerimiz, dostlarımız ve meslektaşlarımız nerede?".
Kızı gözleri dolu dolu dedi ki: ''Evimizdeki yangını söndürmeye yardım etmeye gelmeyenler bizi yangına terk ettiler. Bizim dostumuz arkadaşımız aile akrabamız değillermiş demek ki dedi. Komşu olup dost akraba olmayı dostluk yapmayı
Cömertliği ve misafirperverliği hak edenler bunlarmış demek ki baba dedi". Sonuç: Bir felaket anında kim yanınızda değilse, ona dost, kardeş akraba aile demeyin... Çünkü bunlar, sizin yüzünüze gülen nezaketinizi, cömertliğinizi hak etmeyenlerdir. Dost dediğin gidecek yeri yokken senin yanında olan değil, gidecek yeri çokken senin yanında olandır. Hazreti Mevlana;
İki şey yakar insanı; Dostundan gelen ihanet ve düşmanından gelen merhamet, der. Kötü komşu insanı evinden eder,
Kötü arkadaş insanı ahlakından eder,
Kötü eş insanı huzurundan eder,
Kötü evlat insanı perişan eder,
Değerli Dostlar, Dost bulmak bazen bir ağacın büyümesi kadar uzun...
Bazen bir kuşun kanat çırpması kadar kısadır.
Önemli olan yenilerini bulmak değil, var olanı unutmamaktır.
Dost seni yokluğunda arayandır.
Dost iyi günde davetle, kötü günde davetsiz gelendir.
Gönlümüzde taht kurmuş güzel dostlara. Selam ve dua ile...
Cuma gününün hayrı bereketi üzerimize olsun.