İç sahada aldığı 6 gollü Ceyhan zaferinin ardından Kahta 02 deplasmanından da 3 puanla dönen Nazilli Belediyespor'u tebrik etmek gerekir. Çok uzak bir deplasman maçında üstelik suni çimde oynamak kolay iş değil. Hava değişikliği var, yorgunluğu var üstelik maçtan önce yapılan testlerde bir oyuncunuzun testi pozitif çıkmışsa o maç sizi psikolojik olarak da yorar. Kahta deplasmanında alınan galibiyet 3 puandan fazlası yazar. Sezon başında mümkün olduğunca çok puan toplamak gerekli. Çünkü rakiplerinizi mental açıdan da bozmanız lazım. Siz maç kazandıkça rakipleriniz stres yaşar. Zaten bu pandemi döneminde inanılmaz sonuçlar ve skorlar ortaya çıkabiliyor. En altta ki takım lideri devirse şaşırmam bu ligde. O yüzden istikrarlı şekilde ardı ardına galibiyetler alıp, emin adımlarla yürümek lazım şampiyonluk yolunda.
Bu arada korona virüs testi pozitif çıkan Mert Çapar kardeşimize acil şifalar diliyorum. Tez zamanda takıma katılması dileğiyle..
*
'OMUZLARA ALMAK MI? DAHA BÜYÜK SAÇMALIK GÖRMEDİM'
Bizim ülkemizde bir adet vardır. Yeni gelen transferler havalimanında omuzlara alınarak karşılanır. Daha ilk günden topçu 'bu ne sevgi ya?' diye içten içe düşünür. Hatta 'ben bu takıma daha hizmet etmedim ki bu ne şimdi?' diye de düşünür. Futbolcu akıllı adamdır. Kurnazdır. Bir de 'amma futbol cahili ülkeymiş' diye beyninin bi köşesinde kurar da kurar.
Haklı mı? Haklı. Hangi akla hizmet ülkene ilk defa ayak basmış bi oyuncuyu omuzlara alıp 'üçlü çektirip' mutlu olunur ki. Oyuncu gelir, oynar, başarılar elde eder, kupalar kaldırır, kulübün efsanesi olur. Tamam kabul. Omzuna da alırsın başına da taç edersin adamı. Ama hak etmemiş adamı ilk günden omuzlara alıp, burnunu büyütürsen, oyuncu giderken yanında sadece kimlik kartı olur. Ha bir de para dolu bir çantası. (Allah'tan korona dolayısıyla bu transfer saçmalığını görmüyoruz bu sene)
*
'NEREDE O ESKİ YILLAR?'
Hani yaşı bizden büyük olanlar hep derler ya 'Ahhh ahh nerede o eski yıllar' diye. Sanırım her zaman geçmişe özlem duyarak yaşayacağız. Çünkü bende yıllar ilerledikçe, eskiyi anar, eskiyi özler oldum. ( yaşımın kaç olduğunu merak edenler olduysa 32 diye de bi not düşeyim ) Bundan 15 - 20 yıl önce, benim tam çocukluktan gençliğe ilk adımlarımı attığım yıllarda, arkadaşlarımızla Aydınspor maçlarının başlamasına saatler varken stada gider, futbolcuların gelmesini beklerdik. Futbolcu abilerimiz stada gelince de, en masum halimizle kapının yanına gider ve 'abi bizi de alsana yanında' derdik. Futbolcu abilerimizin sarılıp yanında içeri aldığı çocuklar şanslı olanlardı. Polisler de onlara bir şey diyemez kızarır bozarırlardı. O anlık oluşan heyecan, panik ve korku çemberi stadyumun içine atılan ilk adımla birlikte yerini eşsiz bir coşku ve mutluluğa bırakırdı. Futbolcularla stada girmeyi başaramazsak, bu kez bilet kuyruğunda ki amcalara yanaşıp onların bizi kolları arasına alıp stada girmeyi beklerdik. Eğer bir amca sizi önüne alıp kuyrukta sırada bekliyorsanız aklınızda o an tek şey olur, bir an önce içeri girip arkadaşlarınla buluşmak. O kadar kalabalık arasında onlara ulaşmakta büyük beceriydi haaa..
Hatırladıkça gülerim, gülümserim. Bazen de hüzünlenirim. Ne yazık kı şimdi bilet kuyruğuna girebileceğiniz bir futbol takımımız bile yok. Yazık ki ne yazık. Biz mi çok şanslıydık, yeni nesil mi şanssız siz karar verin. İMZA : KÖŞE YAZISI