Hayata ha şimdi, ha sonra başlayayım derken bir bakıyorsun tükenmiş ömür...
Avucumuzda son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir yığın TECRÜBE kalıyor. Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor!..
"Gençlik bir kuştu; tutmak istedim tutamadım.
"Yaşlılık bir paçavra; satmak istedim satamadım."
B i r i k i n d i g ö l g e s i Ö M Ü R d e d i ğ i n... Gece olur duramazsın, güneş vurur kalkamazsın. Sade bir ikindilik, kısa bir dinlencelik…
Dünyaya ait ne varsa harcanıp gidiyor.
Yiyip içmeler, gezip tozmalar, gülüp eğlenmeler...
Evin, arabanın taksitleri, almalar vermeler, saçıp savurmalar, bizim zannettiğimiz saklayıp durduğumuz altınlar, azıcık bile vermeye kıyamadığımız paralar…
Hepsi bir bir kaçıyor bizden, ya da istemesek de biz onlardan ayrılmak zorunda kalıyoruz…
*B i r*
*S E C D E*
*y e r l e r i*
*k a l ı y o r*
*g e r i y e*
Alnımızda mıh gibi çakılı kalıyor.
Bozulmuyor, kalıyor, kokmuyor, yitmiyor...
Bir o bize kalıyor…
O k ş a n m ı ş b i r y e t i m b a ş ı Ö p ü l m ü ş a n n e e l i. A l ı n m ı ş b i r b a b a d u a s ı
Reyyan kapısından geçmek için vize mahiyetinde, saklanmış ORUÇ’lar…
Gizliden; şöyle kimseye çaktırmadan bir fakirin eline tutuşturulmuş SADAKA'lar kalıyor…
Masivadan sıyrılıp, vakit saat dinlemeden açılmış eller, tek O’ndan istemeler, tek O’na gönderilmiş dilekçeler kalıyor.
Yürekten söylenmiş. E l h a m d u l i l l ah, acizce, kulca edilmiş nasuh bir t e v b e, isyanları yıkayan g ö z y a ş l a r ı kalıyor…
Mümince gülüşle, şeker tadında sözler…
Kimsenin etini yemeden, kırıp dökmeden, gözünde yaş bırakmadan geçirilmiş günler kalıyor…
Biraz dur, bekle biraz…
Arada bir arkana dön ve geriye neler bıraktığına bak...
Harcanmış yıllarını seyret usulca.
Bak nasıl bitiyor ömür dediğin…
Bir KAPIYA bir kere gidersin, ikincisinde utanırsın...
Ama bir K A P I var ki her gün gidersin, gitmelere D O Y A M A Z S I N. Çünkü bilirsin seni* *KAPISINDAN* kovmayacak bir tek.
*O V A R D I R*.
Her gün, her gün içini dökersin, bir *O SIKILMAZ* senden, bir *O* affeder seni, bir O yüzüne vurmaz AYIPLARINI*
Birer birer sevdiklerimizi toprağa verirken, bizim de bir gün o toprağa gireceğimizi unutmayalım.
Uğruna çalıştığınız, ömür tükettiğiniz insanların ölümünüzden sonra sizi üç dört günde unutacağını aklınızdan çıkarmayın.
Tükenen ömür sermayesini, ahirette işe yarayacak işlerle doldurmanın yoluna bakın.
Orada para edecek sevaplar peşinde koşalım.
Rabbimiz akıbetimizi hayr eylesin.
Akıttığımız her damla gözyaşı cehennem ateşini söndürsün âmin… Cuma’nın rahmeti, bereketi ve selamı hepinizin üzerine olsun.