Dünya 5 aydır alışık olmadığı hiç yaşamadığı bir süreç yaşıyor. Yeni tip koranavirüs devlet ilişkilerinden, insan ilişkilerine kadar her kesimi olumsuz etkiledi. Etkilemeye de devam ediyor.  5 aya yakın bir süre bu nedenlerden dolayı, basından uzak kaldım. Yorumlarımı yapamadım. Gördüm ki, sudan çıkan balığın yaşayamadığı gibi yazmadan duramayacağım.  Bu uzaklaşmamda, ölümcül virüse yakalanma endişesi elbette etkili oldu. Ne yazık ki, bu günlere gelmekte adeta kendimizle yarış ettik. Menfaatimize olan konularda kuralları dinlemedik. Halkın sağlığını düşünmedik. Hani şu, imam cemaat meselesi gibi Disiplini kaybettik. Şimdide korona İLLETİ aldı başını gidiyor. Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti. Devleti temsil edenlerin asli görevlerinin başında, halkın sağlıklı yaşamasını sağlamak gelir. Halka kötü örnek oluyorlar. Virüsün en güçlü döneminde, halkın sağlığını bir kenara attılar. **

KENDİMİZ ÇALIP KENDİMİZ OYNUYORUZ

Ne gereği vardı ülkenin 4 yanından yüzbinlerce kişiyi toplayıp Ayasofya’yı açma töreni yapmaya. Bunu 3 yıl önce, 3 yıl sonra yapsak ne değişirdi.  Malazgirt zaferi yıldönümünü (bayramını) onbinlerce insanı toplayıp günlerce kutlama törenleri yapmanın zamanı mıydı? Bu millet sağlığı için, camilere gitmedi. Gitmedi de ne oldu DİNİMİZİ Mİ KAYBETTİK? 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda korana HATIRLAYIP tedbirleri alıyorsun, bayram kutlamalarını kısıtlıyorsun. Bir gün sonra Giresun’da onbinleri toplayıp miting yapıyorsun. OLUR MU BÖYLE ŞEY? Devlet baba milletine bunu yapar mı? Sayın Cumhurbaşkanım. Milletin sağlığını ilk koruyacak olan siz değil misiniz  Bayramların milletimizi ayrıştıran değil kaynaştıran günler olduğunu nasıl unuturuz… Bunları, halkın sağlığından sorumlu olanlar maalesef yaptılar. Ama millet bunu yemedi içmedi. Ne dedi “BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU” dedi. Bu anlayış, ülkemizin her kesimini rahatsız etti. Mart ayında vakaları televizyonlardan öğreniyorduk. Şimdi yakın çevremizde olayları yaşamaya başladık. İnşallah yaşanılanlardan ders alırız.  Ders alırız da... bu illeti yakamızdan atarız. **

AK PARTİ, AYAĞINA SIKIYOR!

AK Parti oylarının ülke genelinde düşüşe devam ediyor iddiaları her geçen gün konuşulmaya başladı ve partide panik havası yarattı. Sayın Cumhurbaşkanının istenilen algı yaratma hamlelerinin bu düşüşü önleyemediği konuşuluyor. Çünkü milletin mutfağında yangın var. AK Parti’de son zamanlarda, Sayın Cumhurbaşkanının altındaki her isim, teşkilatta kendi kadrosunu kurma çabasına girdi. Milletvekilleri millet sorunlarından ziyade kendi çıkarı için çalışır oldu. Şu hale bak AK Parti Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim, ‘kaymakamın ipini çektim’ diye caka atıyor. Kendini cellat sanıyor. Bir başka AK Parti Milletvekili Metin Yavuz, devlet memurunu bürosuna çağırıp iddiaya göre yakınlarıyla beraber darp ediyor haberleriyle çalkalanıyor. Bunlar 21’inci yüzyılda. Daha çok demokrasi daha çok özgürlük iddiası ile iktidar olan bir parti döneminde yaşanacak olaylar mıdır?  Bu uygulamalar, partideki çözülmeyi de, tepkiyi de hızlandırıyor. Sayın milletvekillerinin, halkın yüzde doksanının tarım ve hayvancılıkla geçinen Aydın’da çiftçi için yaptıkları bir proje var mı? Allah aşkına.. Hepsi de dönemden pay kapma peşinde koşmaya başladı. **

DAVUTOĞLU VE BABACAN NEDEN İSTİFA ETTİLER?

Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan, AK Parti’den ÇOK SESLİLİK, ÖZ ELEŞTRİ KAYBOLDUĞU İÇİN ayrılmadı mı? AK Parti’nin Nazilli teşkilatını kuran, 3 dönem Nazilli İlçe Başkanlığı yapan, partisine 3 binin üzerinde üye kaydeden Ali Ertürk niye partiden atıldı.  Ali Ertürk pandemi döneminde “NAZİLLİ DEVLET HASTANESİNE NİYE BAŞHEKİM ATANAMIYOR? BUNLAR CANINI DİŞİNE TAKAN CUMHURBAŞKANINA KARŞI YANLIŞ BİR HAREKETLER DEĞİLMİ?” dediği için 4 milletvekilinin ortak imzasıyla önce disipline verildi. Daha sonra partiden ihraç edildi ERTÜRK olayı AK Parti Aydın’da tam bir rezaletin göstergesidir. AK Parti bu zihniyetle mi iktidarını sürdürecek? Eğer sayın cumhurbaşkanı çok çok yoğun millet işlerinde olmasaydı. Bu olayın gerçek yüzünü öğrense bu vekilleri BELKİ DE partiden atardı. Bir küçük eleştiriye bile tahammül edemeyen, bu anlayış... MİLLETTEN NASIL DESTEK GÖRÜR. Hepsi de hizmete değil milletle oynamak için vekil olmuşlar.  Böyle başı boşluk olur mu? **

HALUK ALICIK NEZAKETTEN KOPARSA!

Zaman çok şeyin ilacıdır derler, inanırım. Ne var ki, zamandan yararlanamayan kuş beyinlilerin olduğunu da biliyoruz. Son zamanlarda, sayın Haluk Alıcık’ı da sık sık pot kırmalarından dolayı mercek altına aldım. Zamanın kendisine bir şey kazandırmadığını görüp üzülüyorum. Son günlerde. Ne diyor sayın Alıcık; CHP, Nazilli belediye başkanını ne hale getirmiş diyor. İlahi sayın Alıcık, Belediye Başkanı iken sizde aynı yollardan, köprülerden sizde geçtiniz. Aynı şeyleri yaptınız. Alevi Derneklerinin toplantılarına, kongrelerine katıldınız. ADD Derneği kongrelerine katılıp divan başkanlıkları yaptınız. Onur üyesi seçildiniz. Sizi, Belediye Başkanı olarak herkesi kucaklamanızdan dolayı alkışladık. Siz CHP’nin size verdiği desteği ne yazık ki yanlış kullandınız. Belediyeyi 100 trilyon borca soktunuz gittiniz. Nazilli’nin parasını (1,5 milyon lirayı) 7 cemaati olan köye cami yaparak harcadınız. Hatırlar mısınız seçim çalışmalarında Millet İttifakı adayı Avukat Kürşat Engin Özcan için bir kahve toplantısında, KAZANDIĞI BİR DAVA VARSA SÖYLEYİN DEDİĞİNİZDE bir vatandaş sözünüzü kesip. Size ne demişti. - Başkanım.. onun için mi Kürşat Engin Özcan’ı 10 yıldır belediye avukatı olarak çalıştırıyorsunuz? demişti ona cevap bile verememiştiniz. Siyasette hoşgörü ve saygı sevgi ile büyüyeceğinizi unutmayın. Siyasette nezaketi kaybedip, milletin aklıyla alay ederseniz... Sayın İl Başkanım sonunuzu hızlandırırsınız. Hem de çok kısa sürede...