Büyük Menderes nehri doğduğu noktadan denize ulaştığı noktaya kadar tarımı ve ürün çeşitliliği bakımından çok zengin ve çeşitli mahsul verebilen Büyük Menderes Havzasını beslemektedir. Aydın bölgesi verimli toprakları, yetiştirilen ürün çeşitliliği açısından havzada önemli tarım alanlarından biridir. Ancak havzada son yıllarda kirlenme nedeni ile özellikle de tarım alanları olumsuz etkilenmektedir. Son zamanlarda artan jeotermal kaynaklar çiftçiler açısından büyük endişeye sebep olmaktadır. Üreticilerin en büyük problemlerinden biri, jeotermal kaynaklı sulama suyu kirliliğidir.
Jeotermal santrallerde(JES) re-enjeksyon sistemi kullanımı ile ilgili aksaklıklardan dolayı bu sular yer altı sularına ve B. Menderes’e karışmakta oradan sulama kanalları ile birlikte yetiştirilen ürünlere geçmektedir.
Sıcaklık değerleri 300°C’lere ulaşan jeotermal sular içme sularına oranla daha fazla kimyasal madde ve ağır metal içermektedir. Bu suların sıcak olması, yüksek tuz konsantrasyonuna sahip olması toprakta bulunan elementlerin çözünürlüğünü kolaylaştırmakta, topraklarda yetişen tarımsal ürünlerin kimyasal madde ve ağır metallerden olumsuz etkilenmelerine sebep olmaktadır.
Aydın ve Seferoğlu (1999), B. Menderes Havzasında sulama yapılan alanlardaki bitki ve topraklarda Bor miktarını belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada; JES’lerin bulunduğu bölgede Bor değerlerini sularda 0.33-6.41 ppm, bitkilerde 61-957 ppm, 0-60 cm derinlikteki topraklarda 0.93-6.51 ppm arasında belirlemişlerdir.
Akar (2003), Sarayköy ve Salavatlı JES’lerin atık sularının B. Menderes’e boşaltılması sonucu bu sularla sulanan arazilerde üretilen narenciye bitkisinde ve toprakta Bor konsantrasyonlarının olumsuz etki yarattığı sonucuna varmıştır.
Keser (2008), B. Menderes Nehri ile sulanan sebze ve meyvelerde ağır metal birikimini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada; Menderes Nehri ile sulanan bitkilerdeki ağır metal birikimlerinin nehir suyuyla sulanmayan bitkilere göre daha yüksek saptamışlardır.
Aslan (2010), Allangüllü’de yaptıkları çalışmada; JES suların boşaltıldığı derelerin sularının Hıdırbeyli Barajında biriktiği, baraj suyunun tuz ve Bor içeriğinin yüksek olduğu, baraj suyuyla yapılan sulama sonucu toprakta Bor’un biriktiği ve bitki bünyesine toksik etki yaptığı sonucuna varılmıştır.
Dağ (2015), 2013-2014 yılları arasında Alangüllü’de incir bahçelerinde yaptıkları çalışmada; JES’e yakın olan incir bahçelerinde ağır metal birikimlerinin arttığı mesafe uzaklaştıkça bu birikimlerin azaldığı sonucuna varmışlardır. Verim ve kalite açısından da tesisten uzaklaştıkça verim ve kalitenin arttığı görülmüştür.
Er (2015), B. Menderes Nehrinde su kirliliğini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada; Nehirde SAR değerinin çok yüksek olduğu, Bor konsantrasyonu bakımından tesisten uzaklaştıkça değerin azaldığı yakınlaştıkça arttığı sonucuna varmıştır.
Akaroğlu ve Seferoğlu (2017), Sultanhisar ilçesi Nazilli Sağ Sahil Sulama birliğinden aldıkları su örneklerinde; HCO3 içeriğini yüksek, sulamada kullanılan suyun kalitesinin 2’ci sınıftan 3’cü sınıfa değiştiğini saptamışlardır. Kullanılan kanal suyu ile sulanan bitkilerde Bor değerinin kontrol grubu bitkilerine göre daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Aydın’da JES akışkanlarının B. Menderes Nehir sularına karışması sonucu, bu kirli sularla sulamanın yapılması sonucu başta incir, zeytin, pamuk, narenciye olmak üzere pek çok tarımsal ürün etkilenmektedir. Son yıllarda bu kirli sulardan etkilenen tarımsal ürünler kervanına çilek meyveside girmiştir.