Kurban Bayramı’nı biraz geçtik ama yazmaya sıra gelmediği için anca yazıyorum.
Bayramın birinci günü erkenden kalkıp, Vali beyin bayramlaşma töreni için DSİ tesislerine gittim.
Arife gününden geç yattığım için uykusuzdum ama yine de protokol görevimi yerine getirdim (Her ne kadar valilik yetkilileri temsil ettiğimiz kurumu protokole layık görmeseler de) ve hemen İzmir’e annemlere gittim.
“Ohh burada dinlenirim” diye düşünürken yeğenlerimin oyun oynama hışmına uğradım.
“Yerden Yüksek” adında geliştirdikleri koltuktan koltuğa atlama ve yere değenin ceza aldığı oyunu sabah saat 05.00’e kadar oynadık.
“Siz çocuksunuz lan, çocuk dediğin en geç saat 11’de uyur” demem çok etkili olmadı.
Ben “Yeter” dedikçe aralarındaki en sevimlilerden birini “İkna Makinesi” olarak üstüme saldılar.
Allah var İkna Makinesi olan ufaklık da işini yaptı, sabah ezanıyla ve iki komşunun şikayeti sonucu yatabildik.
*
O yorgunluğun üzerine ikinci gün zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak uyanamadım.
Annemin evinde röpteşambırımı giyemediğim gibi kahvaltımı da taze sıkılmış portakal suyu ile yapamadım.
Kahvaltıda dayadılar kavurmayı, öğlen dayadılar kavurmayı, akşam dayadılar kavurmayı.
*
İzmir’de tüm sevdiklerimle bir arada olduğum için aristokratlığı da bir kenara bırakıp yumuldum kavurmalara.
Aydın’a döndükten sonra eklem yerlerimdeki şişliklerden dolayı doktora gittim ve ‘zengin’ hastalığı olarak da bilinen Gut hastalığına yakalandığım ortaya çıktı.
Zaten benim gibi birinin fakir hastalıklarından birine yakalanması çok utanç verici olacağından bu durumdan mutlu oldum.
“Amaann şişerse şişsin önemli olan açlıktan hasta olmamışım” dedim.
Doktorum güldü ve “Evladım o kadar çok et yemişsin ki birkaç kez daha Gut hastası olmana bile yeter” dedi.
Zenginliğimin bu şekilde ifade edilmiş olmasından keyif alırken, doktorum reçeteyi elime tutuşturdu.
Reçetede yazan ‘Very gut’ ibaresini İngilizcem çok iyi olduğundan ‘Çok iyi’ olarak algıladım umarım yanılmıyorumdur. 100 YIL SONRA FARK EDİLEN GERÇEK
İngiltere’de 1719 icat edilen Kriket oyununun tarihsel gelişimi aslında erkekler hakkında genel bir bilgi de vermektedir.
Kriket, 155 metreye 135 metre oval bir alanın tam ortasında bulunan, 20 metre boyunda ve 3 metre 66cm eninde bir sahada oynanır.
Sahanın karşılıklı uçlarında 75 cm yükseklikte kale görevi yapan 3 çubuk vardır.
Bunlara ‘Vıcket’ adı verilir.
Oyunda asıl amaç bu vıcketleri devirmektir.
Kriket topunun çapı 22 cm, ağırlığı 155 gramdır.
Topa vurmak için kullanılan sopanın boyuysa 96 cm'dir.
*
İşte 1719 yılında icat edilen bu oyunda hızla gelen topun çarpmasına karşı ‘testisleri’ korumak için koruyucu bir tamponun gerekli olduğu 1874 yılında fark edilmiş ve erkeklerin bacak araları bu tarihten sonra korunmaya başlamış.
*
Asıl ilginç olanı ise aynı topun kafaya da zarar verebileceği 1974 yılında fark edilmiş ve kafayı koruyan kask kullanılmaya başlanmış.
Yani erkekler ‘beynin’ de önemli olduğunu 100 yıl sonra fark etmiş.
“İNSAN, İNSANIN GÖNLÜNDE DEMLENİR”
Bir zamanlar duymuştum bu sözü.
Gönlün ne hoş gelmişti gönlüme.
Demini almış bir çayın, ruhu uyandıran kokusu gibi.
Bir kitap içinde kıvrık ve altı çizili bir satırın mayhoşluğu gibi.
*
Çayını hep demli içen beni, göğsünün sol’gun yerinden vurup, ölüler hanesinden çekip çıkaran bu cümlede hayal de olsa dinlenir ruhum.
*
Sahi nasıl iki gönüldür ki bu birbirinde dinlenir ve birbirinde demlenir?
Sözü altın, özü mücevher, suskunluğu lal-i güher bir sohbetin şahidi olur mu gözyaşları?
Bu kadar kolay bulunup, bu kadar kolay kaybedilen dostluklar ve sevdalar içinde var mıdır böyle civanmertler?
*
Her gördüğümde hüzünlenip, her okuduğumda sol yanımda sızlayan acıyı susturmak içindir belki de “Usta bana bir çay, demli olsun” diye seslenişim.
Bak işte yine demlendi gönül.
Ne duruyorsun hadi söyle demli bir çay kendine ve bak en derinden geçip giden ömrüne.
Sonra da ister ağla, ister gül.
TÜRK ERKEKLERİNİN KENDİLERİNİ SAVUNMA CÜMLELERİ
1- Kızım beni bilen biliyor.
2- Beni bilen biliyor kızım.
3- Bilen biliyor kızım beni. GÜNÜN FIKRASI
İngilizce dersinde öğretmen Temel’e sordu:
“Oğlum sana Türkçe bir cümle vereceğim, sen bunu İngilizceye çevireceksin. Çevireceğin cümle: Çocuk koştu koştu, denize düştü, boğuldu” demiş.
Temel bir süre düşündükten sonra cevap vermiş:
“The boy tıkıdık tıkıdık, culup, glu glu” GÜNÜN TESPİTİ
“..dünyanın ‘boş’ olduğunu, karşındaki sandalye ‘boş’ olduğu zaman anlarsın..” BEN
"..ben ezelden beri aç yaşadım, aç yaşarım.. hangi lokanta beni doyuracakmış şaşarım.." GÜNÜN SÖZÜ
“..gülmek iki insan arasındaki en kısa mesafedir..” KADINLAR ERKEKLER
"..erkekler; kendileri hakkında konuşan kadınların 'sıkıcı', başkaları hakkında konuşan kadınların ise 'dedikoducu' olduklarını düşünür.."