Herkes aynı şeyden hoşlanmaz ki kimi gider dikeni koparır kimi gülü ve büyük beklentiler hüsrana uğratır. Susmak ‘ya sabır’ diyebilmektir anlayana.
Asla tembel olmayan, sürekli bir farkındalığa açık olan “dilim” konuşsa yanar, sussam hüsrana uğratır. Değişimin muhteşem etkisi neşe, üzüntü, sıkıntı, yıkım, yapım olarak geri döner hayatına.
Tırmanmayı göze almak zirvenin hazzını yaşamak denilince, hoşa giden şeyler düşünülmez mi?...
En anlayışlı olma iddiasındaki bile kocaman körlükleri mevcut iken körleştirdiğin yanlarına göz dikmeye uğraşıyorum. Ama bunun o zaman da bir anlamı yoktu tek başına, şimdi de yok. Susmak bazen yapacağın en hayırlı iş olur. Korkma, şu an sönmeye başladı içim, iki halin tam ortasındayım. Daha öncede yazmıştım sana. Ama zor imiş görmek..
Elimize yüzümüze bulaştırmamak.. Keşfetmenin. Bulmanın. Bilmenin lezzeti. Yapacağım derken yıkmanın hayal kırıklığı...
Acıyor, acıyor katman katman acıyor baş etmek..
Ama zevkli aydınlanmanın paha biçilemez lezzeti ve devam edebilmek için geçiştirilmiş problemlerin büyüdüğü. Kandırmıyorum kendimi. Yalan söylemiyorum kendime. Olsun, ormandaki bütün ağaçlar şahit. En az birkaç arkadaşım, en az birkaç yüz şişe, en az birkaç bin kitap, en az birkaç milyon saat uykusuzluk kefilimdir…
Herkesin bakışlarına hedef olmuş, talip olduğun şeylerin ne olduğunu daha iyi kavra. Gömdüğün problemlerle yüzleş, mesela çözmeyi ertelediğin, yok saydığın. Kaybetme iyimserliğini kaybetme umudunu da kaybedersin unutma. Ve her sabah her gece her gün batımında aynılığın rahatlığı ile yaşamaktansa bir tebessüm ek dudaklarına. Düşünce, duygu kalıpları ile tanışmaya başla ve bakış açında gizli küçük kırıntıları da görmeyi dene. Zor oldu mu? Güzel şeyler akla gelmez mi? O halde iyidir işte. İnce duyguların uzantısında ortaya çıkmış beğeni. Oldu. Oluyor mu? Oluyor. Sonlu hayatın karanlık kısımlarına el atmak, hayatın reçetelerini okumaya devam eden tüm sistemin yapılarından kopmamaya çalışarak, Zor oldu mu? Oldu. Oluyor mu? Oluyor.