Vergi Kanunlarında diğer tüzel kişilerde olduğu gibi limited şirketlerde de vergi borçlarından doğan sorumluluğa ilişkin düzenlemeler 213 sayılı Vergi Usul Kanun ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunlarda yer almaktadır.
Limited şirketler için kanunlarda yer alan düzenlemelerde ana kural kamu idarelerine karşı ödenmemiş vergi borçlarından ilk olarak tüzel kişiliğin sorumlu olması, şirket malvarlığından karşılanamaması durumunda ise, kanuni temsilcilerin ve/veya ortakların sorumluluğu gündeme gelmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 573. maddesinde Limited şirket;
Bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından, bir ticaret unvanı altında kurulup, esas sermayesi belirli olan, ortaklarının, şirket borçlarından sadece taahhüt ettikleri esas sermaye payları kadar sorumlu olduğu, bir ticaret şirketi olarak tanımlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret kanununun 623. maddesinde; Limited şirketin kanuni temsilcisi;” Şirket sözleşmesi ile tayin edilmiş, Müdür sıfatını taşıyan, Bir veya birden fazla ortak veya tüm ortaklar ya da üçüncü kişiler olabileceği, Üçüncü kişilere şirketin yönetim ve temsil yetkisinin verilebilmesi için de, ortaklardan en az birinin şirketin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği belirtilmiştir.
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35. Maddesinde; “Limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar” hükmüne yer verilmiştir.
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35. Maddesinde; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.” denilmektedir.
Kanunun 35. maddesinde limited şirket ortaklarının, sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Şirket ortağının sermaye payını devretmesi durumunda sermaye payını devreden ortak ile beraber devralan kişiler de, devir tarihinden öncesine ait olan amme alacaklarının ödenmesinden müteselsilen sorumludurlar. Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemlerde pay sahiplerinin farklı kişiler olması halinde, bu kişiler yine amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumludurlar.
Müteselsil sorumluluk; Kendilerine hukuken sorumluluk yüklenenlerin, sorumluluğa konu nakdi meblağın tümünden eşit derecede sorumlu olmaları şeklinde tanımlanmıştır.
Ödenmemiş amme alacağının tahsili için sermaye hisseleri oranında ortaklara veya kanuni temsilciye gidilmeden önce vergi borcunun şirket mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilebilme imkânının kalmamış olması gerekmektedir.
Şirket mal varlığından karşılanamayan amme alacağının ödenmesinden şirket ortakları sermaye hisseleri oranında sorumlu olup, ortaklık hisse devri yolu ile kazanılmış ise devralan ortağın, devir tarihi itibariyle vadesi geldiği halde ödenmemiş şirket borçlarından sorumlu olacaktır.
20 Haziran 2019 tarih ve 30807 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11 Aralık 2018 tarih ve E.2013/1, K.2018/1 sayılı Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı ile limited şirketlerde vergi borçlarından sorumluluk konusuna ilişkin önemli değerlendirmeler yapılarak yıllardır süre gelen amme alacağının takibi ve tahsili yolundaki bu belirsizliği gidermiştir.
Anılan Karar kapsamında, limited şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun şirket ortaklarından tahsili için, öncelikle kanuni temsilcilerin takibinin gerekli olmadığı yönünde hüküm tesis edilmiştir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun Kararında;
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde kanuni temsilciler için öngörülen sorumluluğun kusura dayalı sorumluluk olduğu,
Kanuni temsilcilerin ise vergiye ilişkin ödevlerin yerine getirilmemesinde kusurlu olmadığını ispat ederek yani “kurtuluş beyyinesi” göstererek sorumluluktan kurtulmasının mümkün olduğu,
Limited şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun şirket ortaklarından tahsili için öncelikle kanuni temsilcilerin takibinin gerekmediği,
Limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun takip ve tahsiline ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununda ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda, kanuni temsilci ile ortak arasında bir öncelik sıralaması bulunmadığından, limited şirketin vergi borcunun tahsilinde ortağın takibine başlanabilmesi için kanuni temsilcinin takibinin gerekli olmadığı yönündeki ilamı hukuki çekişmeleri sonlandırmıştır.