Bir süredir salgın nedeniyle işlerin de hafiflemesi yüzünden boş vakitlerimizi ilçemize ait köylere ayırmanın faydalı olacağını düşünerek Kuyucak’a bağlı 16 Köy Muhtarımızla birlikte, pardon Aydın ilimizin Büyükşehir olmasıyla birlikte köylerimiz de, kasabalarımız da mahalleye dönüşmüştü ya, Mahalle Muhtarlarımızla birlikte tanıtım faaliyetlerinde bulunduk. Yaptığımız çalışmalardan belki eksiklerimiz olmuştur ama bu güne kadar şikayet almadık. En azından bize ulaşan bir şey yok. An itibariyle tespitim yeni sistemin köylerimizde henüz oturmadığı ve köylünün ihtiyaçlarına yeterince cevap veremediği yönünde. Ve bazı noktalarda eski sisteme geri dönüş olabileceği yönünde beklentiler olduğunu da belirtmeliyim.
Geçen süreçte gezdiğim mahallelerde şunu gördüm, Kuyucak ilçesinin hemen her yerleşim alanı 2500-3000 hatta 7000 yıla varan tarihi kalıntılar üzerinde oturmakta. Bu haliyle özellikle Başaran-Azizabat arasında yer alan ve halkın Asar diye nitelendirdiği Antiokıa tarihi kalıntılarında bir an önce resmi kazıların başlatılması Kuyucak’a turistik bir statü kazandıracağından, ilçenin gelişmesi de hızlanabilir diye düşünüyorum.
Bunun yanı sıra hayvancılığın özellikle de süt üretimi yapan üreticilerde genel anlamda süt fiyatlarından kaynaklı bir hoşnutsuzluk olduğu, üreticilerin süt fiyatlarının artırılması yönünde talepleri olduğunu tespit ettim. Hayvancılıkta gördüğüm bir diğer konu da, hayvanlarına yetecek kadar yem bitkisi yetiştirebileceği arazisi olan yani dayanma gücü olan üreticiler de pek şikayet yok ama yeterli arazisi yoksa ve yem dahil her şeyi parayla alıyorsa bu üreticilerimizin kazançları haliyle oldukça düşük kalıyor.
900 metre ve üstü yüksek rakımlı köylerimizde ise genelde şu dönem kiraz üretimi ve hasadı gündemde. Buradaki eksiklikler ise bir takım üreticiler kiraz üretiminin ilaçlaması konusunda yeterince bilgi sahibi olmadıklarını, kiraz ağaçlarını defalarca 3-4 kez ilaçlamalarına rağmen yine de kurtlanmanın önüne geçemediklerini, kirazdaki kurtlanmanın da alıcıyı bölgeden uzak tuttuğunu belirtirken, bazı üreticiler de kirazın ilk çıktığında 25-30 liradan alıcı bulurken, 10-15 gün sonra bir anda fiyatların 4-5 liraya düşmesinin üretici açısından hayal kırıklığı yarattığını, pazardaki bu dengesizliğin üreticinin hesabını bozduğunu, fındıkta olduğu gibi devletimizin kiraza da taban fiyat vermesinin üreticiyi rahatlatabileceğini, yoksa bu düzen devam ederse yakında kiraz üreticilerinin üretimden vazgeçebileceklerini belirtiyorlar.
Tabii bu tür pazarlama sorunlarının çözümü bir anlamda kooperatifleşme olabilir, ancak bu günkü ceza yasalarıyla kooperatifleşmenin başarılı olması da mümkün değil. Öncelikli olarak ülkemizde ekonomi de işlenen suçlara caydırıcı cezalar ve akabinde güven ortamının oluşması gerekiyor. Caydırıcı cezaların uygulanmadığı, yönetenlerin kendi yönettikleri ülkeden vergi kaçırmak için hayır kurumlarını kullandığı bir ülkede güven ortamının oluşmasını kimse beklememeli.
Tabii bu arada Aydın ili Büyükşehir olmadan öncesinden Kuyucak’ın muhtelif köylerinde İl Özel İdare tarafından köy arazilerinin sulanması için yapılan ancak büyükşehir yapılanmasına geçilince 6 yıldır göletlerdeki su ile sulanması gereken araziye taşıyacak sulama kanallarının oluşturulamaması nedeniyle üretimdeki eksiklik söz konusu. Mahalle muhtarları bu göletlerdeki suyun isale hatları döşenerek araziye ulaştırılması durumunda kiraz, çilek, kestane yada ceviz üretimlerinin katlanabileceğini belirtiyorlar. Her zaman üreticinin ve üretimin yanında olduğunu bildiğimiz Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Özlem Çerçioğlu’ndan göletlerle ilgili eksikliklerin bir an önce giderilmesi için gerekli çalışmaların başlatılması hususunda üretici taleplerimizi buradan iletiyoruz.
Son dönemde sosyal medyada garip tartışmalar yaşanıyor. Merak edenler Google Teyze’den Rockefeller’in Türkiye itiraflarını arayıp okuyabilirler. Rockefeller; ”12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin kendi istekleri doğrultusunda yapıldığını o dönem Türkiye’de binlerce gencin uydurma ideolojiler uğruna öldüğünü, ülkemizdeki ideoloji kavgasının kendi provakotörleri eliyle başlatıldığını, ülkemizde her gün 50-60 kişinin sokak çatışmalarında ölmeye başladığını, Türkiye’de paranın itibar gördüğünü, arkadaş, dost, aile gibi kavramların unutulduğunu, Kürt Devleti Projesini hayata geçirmek için örgüt kurduklarını, İslamiyet’i yıkmaya Türkiye’den başladıklarını, Türklerin kökeninin Sümer’lere kadar dayandığını ve medeniyetin beşiği olduklarını, Türkleri Medeniyetin Beşiği olarak kabul etmediklerini,mirasımıza el koymak istediklerini, Osmanlı’yı yıkmanın zor olmadığını,ancak Mustafa Kemal’in vermiş olduğu Kurtuluş Savaşı ile kendilerine 70 yıl zaman kaybettirdiğini” söylüyor.
Komplo teorisyenleri tarafından ortaya atılan Covid-19 Salgın Hastalığının dünyayı yönettiğini zanneden Rotscihld, Rockefeller ve Gates aileleri de dahil olmak üzere takriben 13 Yahudi aileden oluşan dünya elitlerinin dünya nüfusunu 8 milyardan 500 milyona çekerek tek dünya devleti hedefine hizmet için ortaya saçıldığını önceki yazılarımızda belirtmiştim. Dünya elitleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi üniter ve milli yapıya ait devletler istemiyorlar,onlar ellerinden gelse Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni 81 ayrı parçaya bölüp Sümerler dönemindeki city yani şehir devletlere çevirecekler Cennet Ülkemizi. İçimizde de her il için ayrı anayasa hazırlayan ve bunu kamuyla paylaşan elitler de yok değil hani. Hani bilmedikleri yada ummadıkları şey bu ülkede benim gibi bu ülkeyi canı pahasına böldürmemeye kararlı Şehit Torunu, Şehit Çocuğu kaç yüz bin, kaç milyon vatansever var? Güçleri ne kadar? Onlara sadece Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz sözünü hatırlatayım; ”Bir Türk Dünyaya Bedeldir.”
Son dönemde sosyal medyada yeni yeni Atatürk Düşmanları türedi. Tartışma adabından haberi olmayan, okumayan, sadece kendilerine belletilen iftiralarla Atatürk’ü karalamaya çalışan bu meczupların dün Atatürk’e ihanet eden devşirmelerin torunları olduğuna şüphe yok. Çünkü bunlarda normal bir tartışmaya giremezsiniz. Hemen psikopata bağlarlar. Onların da unuttukları şey, son Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk düşmanlığı aynı zamanda Türk Düşmanlığıdır. Türkler de vakur bir millettir. Yapılan şımarıklıklara belli bir süre ses çıkarmayabilirler, ama siz yaptığınız Türk Düşmanlığı ile neredeyse Türklüğünü unutmuş olan bu kitleye Türk olduklarını hatırlattınız. Bence bu saatten sonra Türk düşmanlarının daha dikkatli olmaları gerekiyor. Zira Türkler ihaneti asla affetmezler. Benden söylemesi.
Bu arada ABD dahil tüm emperyalist ülkelerin tek korktukları milletin Türk Milleti olduğunu,bu nedenle bütün tezgahları bizim için hazırladıklarını belirtmeden geçemiyeceğim.
Selam ve Saygılarımla...