Ben bu güne kadar hiçbir İngiliz'in “İngilizlere bundan sonra (İngiltere Milleti) diyebiliriz.”, hiçbir Alman'ın da Almanlar için “Bundan sonra Almanlara (Almanya Milleti) diyebiliriz.”, hiçbir Fransızın da Fransızlar için “Bundan sonra Fransızlara (Fransa Milleti) diyebiliriz.” dediğini duymadım. Ama Türkiye’de milyonlarca şehidin kanı ile sulanmış vatan toprakları üzerine kurulmuş Kutsal Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde yaşayanlar için “Türk Milleti yerine Anadolu Milleti diyebiliriz" diyen Türk düşmanları var.
Oysa bu kutsal devletin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; “Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlara (Türk) denir” dememiş mi? Elbette böyle demiş. Peki Türkiye’de eline cetvel alıp Hitler gibi kafatası ölçen var mı?
- Yok.
Peki İngiliz “İngilizim”, Alman “Almanım”, Fransız “Fransızım”,İtalyanlar “İtalyanım” diyecek ben Türk’üm diyemeyecek miyim? Kutsal Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuranlar Türk değil mi? Türk olmaktan şikayetçi olanların vatanseverliğinden ve Türklüğünden şüphe ederim.
Türklük demişken şöyle birkaç bin yıl geriye gittiğimizde atalarımızın kurdukları Türk Devletlerindeki yaşantılarımız hakkında da biraz bilgi vermek isterim. Aslında İslamiyete en uygun inanç şekli Türklerdeki Tengri inancıydı. Atalarımız İslamiyet’ten önce Gök Tanrıya inanırlardı. Gök Tanrı da Tek Tanrı idi Atalarımız için. Ayrıca dünyada en medeni millet Türklerdi. Hun Devletlerinde, Göktürk’lerde ve diğer budunların (Türk Uluslarının) kurduğu devletler Hanlık yada Kağanlık ile yönetilir, Kağanın eşinin de ülke için önemli kararların alındığı Kurultaylarda söz hakkı olurdu. Eski Türk Devletlerinde ihanetin, yalan söylemenin, hırsızlığın, tecavüzün cezası ölümdü. Genç kızlarımızda erkekler kadar savaşçıydı, erkekler savaşa gittiğinde budunu, obayı ani baskınlara karşı genç kızlar ve kadınlar korurdu. Hunlarda ve Göktürklerde hiçbir erkek yatakta ölmek istemezdi. Bütün erkeklerin hayali savaş meydanlarında savaşırken ölmek ve göğe yükselmekti. Ve erkek çocukları doğduklarında hemen isim verilmez, takriben 10-14 yaşlarına kadar isimsiz yaşarlar, yaptıkları ve gösterdikleri kahramanlık sonucu isim alırlardı. Erkek çocuklar ata binmeden önce koyun ya da koçlara binerek ata binmek için ön hazırlık yaparlardı. Erkek ve kız çocukları asla ataya karşı gelmezlerdi. Özellikle Kaan ve Hanların yani yönetenlerin kızlarına Prens karşılığı Konçuy, erkek çocukları Prens karşılığı Tigin adıyla anılırdı.Töreye sıkı sıkı bağlı yaşayan eski Türk Devletlerinde Halk ve Millet’e Budun adı verilir, düşmana Yağı denirdi. Dünyaya Acun, Büyük Aile ya da Aileler Birliğine Urug, suçlulara verilen cezalara da Kıyın denirdi. O dönemlerde Kara iyi ve değerli anlamında kullanılan bir sıfattı. Kara Kadim Türklerde bir üstünleme betimlemesiydi.
Yine o dönemlerde Türk-Çok özel-çok güzel-çok bilen-çok mert ve cesur-uscul (akıllı)-bilen-gören, anlayan Er Kişi demekti. Alkış etmek, Dua etmek, yağış sunmak kurban kesmek demekti. Kadim bir Türk Töresince Ruhlar ve görünmez yaratılmışlar için çeşitli yerlere yiyecek ve içecek bırakmaya da Saçı denirdi. Kadim ise başlangıcı geçmişin derinliklerinde bulunan, pek çok eskiye uzanan, öncesiz anlamına gelmektedir.
Yine Eski Türklerde akrabaya Kab, yapılan her türlü toplantıya da Toy, ölüme, uçup göğe yükselmek anlamında Uçmağa Varmak, aileye Oğuş, adaletli ve adil olanlara Yargulu, evli çiftlerden her birine Evdeş, Gök Kişisine yani aileler birliğinin her şeyi bilen Ulu Kişisine Kam, parola, işaret ve ize İm, insana Kişioğlu, mektuba Bitig, bitig taşıyan haberciye Ulak, ruha Tin, ateşe Od, uzun ceket yada kaftana Yalma, paylaşmaya Üleşmek, danışılan danışmana Öge, nöbete Sak, nöbetçiye Sakçı, ok kabına Sadak, eyerin önündeki çıkıntıya Eyer Köpçüğü, rütbe, mevkii ve ünvana Orun, zayıfa Arık, yönetenler sabah erken güneş batarken güneşe karşı diz çökerek 3 kez uğurlayarak saygı sunarlardı,aynı şekilde sabah erkende güneşi esenlerlerdi.
Çoğunluğu Göçer olarak yaşayan Eski Türkler, Sazın atası olan Kadim Türk Çalgısına Kopuz, şiire Yır, silaha Pusat, sarhoşa Esrik, Urug’da yöneten kişilere, reise yani başkana Atbaş, hastaya Sayrı, şeytana Albız, kabir ve mezara Salar, ordu yöneten komutana Ordubaş, iskemleye Ayakçak, çavuşa Çabış, fırtınaya Başyel, çadırın bacasına, yani çadırın tepesindeki açıklığa Tündük, Göçer Türkler yerleşik Türklere Yatuk, Kadim Türk Mitolojisinde doğum ve bereketin sembolü olarak tanımlanan kutsal varlığa Umay Ana, Kadim çağlarda yaşayan kaplan benzeri bir hayvana Tunga, savaş atına Ulaga, süt anneye Avurta, ilaç yapan kişiye, hekime Otacı, ilaca Em, boynuzdan büyük boruya Bug, terziye Yiçi, karda batmamak için giyilen ayakkabıya Hedik, şimşeğe Çakın, mucizeye Tansık, pantolon yada dona Ton, deriden top yapıp oynadıkları oyuna Tepük, hakeme Yargıcı, zengine Varsıl derlerdi.
Okuyunca daha sizlere atalarımızla ilgili anlatılacak çok şey var, yazmakla bitmez. Peki bunları niye mi anlattım. Hani bazıları “Türk diye bir ırk yok,bizim kitabımızda Türklük yok.” Diyorlar ya. Aslında ezelden beri var olan Türk Milleti o eski çağlarda bile fethettiği topraklarda hiçbir zaman yönettiği budunlarda yaşayanların dinine inancına karışmamış. Şayet 2000 yıldır Türkler yönettiği topraklarda yaşayanları kendi dinine zorlasaydı başta Çin olmak üzere dünyada Türklerin inandığı dinden başka din kalmazdı. Çoğu art niyetli bazılarının söylediklerinin aksine Türk Milleti Dünyanın en asil milletidir. Hani kendisini medeni olarak tanıtan ama aslında soykırımın asıl sahipleri olan dış güçler Türkleri tarih sahnesinden silmeye çalışıyorlar ya 100 yıl önce olduğu gibi, eminim yine hayal kırıklığına uğrayacaklar. Çünkü Türkler Türk olduklarını hatırlamaya başladılar.
Selam ve Saygılarımla...