Elimiz biraz kalem tutunca, hasbelkader yazıp çizmeye de başlayınca eş dost arkadaşlardan zaman zaman değişik bilgiler de geliyor. Son gelen bilgi Çağımızın Vebası Covid-19’dan korunmak için her gün bir bardak suya limon sıkarak içmemizi ve yanında ecopirin veya aspirin çeşidi kullanmamızı öneriyor. Kan değerlerimizi bozan radyasyonun bundan sonra artarak devam edeceğini bu nedenle kanımızın pıhtılaşmasını önleyecek bilinçli davranışlar geliştirmemizi öneren bu arkadaşımız, Avrupa’dan İngilizce bir haberden alıntı yapmış. Bu haberde iddia edildiğine göre WHO yani Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 ile mücadele eden bütün ülkelerden Corona’dan hayatını kaybedenlere otopsi yapılmamasını istiyormuş. Ancak Corona’dan binlerce can kaybeden İtalyan doktorlar bu standardın dışına çıkarak Corona’dan hayatını kaybeden bir kaç hastaya otopsi yapmışlar ve insanların virüsten değil bakteriden öldüğünü ve bakterinin insan vücudunda kan pıhtılarına neden olduğunu tespit etmişler. Ve tedavi yöntemi olarak Aspirin’in Covid-19'u zayıf şekilde tedavi ettiğini tespit etmişler. Hal böyle olunca anladığım kadarıyla İtalya’da Covid-19'a karşı tedavi yöntemlerini değiştirmişler ve bir günde 14.000 kişiyi sağlığına kavuşturarak hastanelerden taburcu etmişler. İtalyan Pataloglar Covid-19 tedavisinde yoğun bakım ünitelerinin ve solunum cihazlarının hiçte gerekli olmadığını iddia ediyorlar.
İtalyan Doktorlar Covid-19'a yakalananların tek yapmaları gerekenin 100 mg Aspirin, yanında Apronax yada Parasetamol alarak tedavi olabileceklerini belirtiyorlar. Aslında okurlarımız arasında İtalya ile yakın bağları yada orada iletişimde bulunabileceği tanıdıkları olan varsa konuyu araştırıp gerçekliği konusunda bizi de aydınlatabilirlerse konuyu yeniden işlemekte sakınca yok bence. Gerekirse yine yazarız.
Ancak kişisel fikrimi soracak olursanız İnsanlık ve Türk Düşmanı Rocekefeller Vakfı’nın paralarıyla kurulan Dünya Sağlık Örgütü’nden ben insanlığın hayrına bir şey beklemiyorum. Fotoğrafın büyüğüne bakmaya çalıştığımda şunu görüyorum. Covid-19'u bahane ederek dünyadaki 7 milyar insana 14 milyar adet aşı satma ve bu aşıların içine çip yerleştirerek hepimizi koyun gibi gütme hayalleri kuran Bil Gates, Rockefeller, Rotschild, Dünya Sağlık Örgütü ve Çin bir safta. Sanırım Almanya, İsviçre, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde destekliyor bunları. Karşı tarafta ise hiç sevmediğim yine Türk Düşmanı, ırkçı Trump. Ve bu meselede Trump ile aynı safta olmaktan hicap duyuyorum ama görünen o ki bu insanları çiple gütmeyi, dünya nüfusunu 500 milyona düşürmeyi planlayan şer cephesinin hakkından destek verilirse Trump gelecek gibi. Ya da bu mesele ABD’de Trump döneminin sonu olacak.
Covid-19 yeni tip koronavirüs salgın hastalığının başından bu yana takip etmiş olduğumuz süreçte gördüğüm, Covid-19 hastalığından korunmak için Sağlık Bakanlığının açıklamış olduğu 14 tedbiri (Sosyal mesafe, maske, hijyen ve diğerleri) uygulamakla birlikte radyasyondan ve elektro manyetik dalgalardan da mümkün olduğunca uzak durmamız gerekiyor. Zira radyasyonun yada elektro manyetik dalgaların virüsü yada bakteriyi her neyse tetiklediği yönünde ciddi şüpheler var. Tabii asıl önemlisi limonlu su dahil vücuda bağışıklık kazandıracak her türlü tedbiri alıp zarar görmeden tehlikeyi bertaraf etmek gerekiyor. Bünyesi güçlü olanlar yada bağışıklığı güçlü olanlar virüsün farkına bile varmıyorlar. Aslında vücudumuzda bulunan virüsler de her zaman vücudumuzun zayıf anını kollamaz mı buda ona benziyor bence. Yanı sıra kalbe, akciğerlere ve beyne ulaşan virüs kanı pıhtılaştırarak, hücreleri patlatarak,aynı zamanda kanı zehirleyerek hastanın ölümüne sebebiyet veriyor. Günde bir aspirin içerek kanı sulandırmanın zararı olur mu bilemiyorum. Gerçi bu meseleyi doktor arkadaşlarımız daha iyi bilirler ama öbür tarafa gidip geri dönen yok, yani mezarlığa gidip de geri dönen yok. O zaman bizde bu dünyada sağlıklı kalabilmek için elimizden geleni yapmalıyız.
Günümüzde 18 yıl askerlik yapabilecek var mıdır?
Son haftalarda İlçemize bağlı Büyükşehir ile Mahalleye dönüşen Köy Muhtarı arkadaşlarımızla röportajlar yapmaya çalışıyoruz. Onların nezaretinde köylerinde çekimler yapıyoruz. Belki ileride yapmış olduğumuz bu çekimler 2020 Kuyucak Belgeseli olarak değerlendirilebilir. Bu röportajlar esnasında ilginç bilgilerde öğreniyoruz hep birlikte çünkü bu çekimleri sosyal medyada paylaşıyorum. Aslında Kuyucak İlçe merkezinde yaptığım çekimlerle başlamıştı çalışmalarım.
Mesela ilçemize bağlı Azizabat Mahallesi’nin tarihçesine indiğimiz zaman ilk adının Çerkezköy olduğunu, Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Rusya’dan göçen Çerkezler tarafından kurulduğunu, daha sonra 30 yıl gibi kısa bir süre Darıtepesi olarak adlandırıldığını,en sonunda da orada yaşayan Azizler Sülalesi’nin adını alarak Azizabat adını aldığını Köy Muhtarı Mustafa Özden anlatmasa ben bile bilmiyordum.
Kuyucak İlçesinin tek, Sancaklı Köyü Kayran’a gelince Köy Muhtarı Serdar Aydın tanıştırmasa Kayran’lı Rıfat Yılmaz’dan bu kadar ilginç bilgiyi elde edemeyecektim. Sosyal medyadaki hesaplarımdan Rıfat Amca’nın konuşmasını izleyenler şu sözlerini mutlaka duymuşlardır, ”Benim Dedem 102 yaşında öldü. Dedem 18 sene askerlik yapmış. Dedem bir sofrada 2 çeşit yemek yemezdi. Yemen Çöllerinde askerlik yaparken Dedem 18 gün yemek bulamamış meşe yaprakları ile arkadaşları ile birlikte karınlarını doyurmuşlar. Orada ant içmiş Dedem, 2 çeşit yemek yemezdi.”
Günümüzde geldiğimiz noktada hangimiz 18 gün askerlik yapabiliriz. Bırakın 18 yılı 8 yıl bile yapamayız. Benim Rahmetli Babam 4 yıl askerlik yaptığını söylerdi. Ben 20 ay yaptım askerliğimi. Askerliği bırakın üzerinde yaşadığımız her santimi Şehit kanları ile sulanmış kutsal vatan topraklarını bizlerin özgür yaşayabilmesi için 18 gün yemek bulamadığı için meşe yaprağı ile karnını doyuran Rıfat Yılmaz’ın Dedesi ve Asker Arkadaşlarının hakkını hangimiz ödeyebiliriz? Yada bu insanların hakkı ödenebilir mi?
Her zaman söylediğim gibi Dünyanın merkezinde yaşamanın,dünyanın en önemli ülkesi olmanın bedeli var. Tarih boyunca olduğu gibi bu gün de bu cennet vatanımızı,sahip olduğumuz zenginlikleri elimizden almaya çalışanlar var. Demem o ki bize söylenen yada bizden istenen şeyleri önce iyice sorgulayıp,ona göre gereğini yapmak sanırım daha çok güvende olmamızı sağlar diye düşünüyorum.
Mesela Elon Musk denen zatı muhteremin atmosferi 42 bin uydu ile kaplamaya hazırlandığını, hatta bu konuda uyduları uzaya göndermeye başladığını, bu uyduların elektro manyetik ve lazer silahları da barındırdığı yönünde ciddi şüphelerin bulunduğunu, 42 bin uydu uzayda yer aldığı zaman Elon Musk’un uyduları kanalıyla ABD Uzay Savunma Bakanlığı’nın tüm dünyayı kontrol edebileceğini, yada böyle bir tehlike olduğunun ve bu güne kadar bu projeye bir Iraklıdan başka kimsenin tepki vermediğini kaç kişi biliyor.
Selam ve Saygılarımla...