İYİ Parti’nin çok kıymetli Genel Başkanı Meral Akşener.
"İyi Parti Türkiye'ye çok iyi gelecek" sloganı ile size inanan milyonlarca insana umut oldunuz.
Bu umudu bir demokrasi dersi vererek CHP ile yaptığınız ittifakla da perçinlediniz.
Siz kararlı ve dik duruşunuzla onurlu bir kadın olarak gönüllere girdiniz.
*
Ben de sizin gibi kararlı ve dik duruşuyla ‘Topuklu Efe’ lakabını sonuna kadar hak eden kadın bir Belediye Başkanı’nın yönettiği, ünlü tarihçi Heredot'un ‘Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü’ diye tarif ettiği Aydın’da kendi halinde zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak yaşayan biriyim.
*
Her sabah aynada kendimi sevip, röpteşambırımla evin içinde dolanan, taze sıkılmış portakal suyu olmadan kahvaltı yapamayan naif bir insanım.
Ancak naif kişiliğim, bu güzel kentin emsallerine göre biraz daha büyük olan Nazilli İlçesi de ‘İyi olsun’ diye yönetmesine destek verdiğimiz ‘İyi çocuk’ Kürşat Engin Özcan’ı zor durumda bırakan ‘Kötü’ abileri yüzünden biraz bozulacak kusura bakmayın.
*
Millet İttifakı’nın adayı olarak seçime giren İyi Partili Kürşat Engin Özcan’ı eminim ki benden daha iyi tanıyorsunuzdur.
Ben de kendisinin temiz bir yönetim göstereceği konusunda şüphe duymayanlardanım.
Ancak çalmayan başkan olmak yetmez. Çalmadığınız gibi çaldırmamanız da gerekir.
Sayın Özcan bu yola çıktığında evini satıp, kredi çekerek seçim sürecini finanse etmeye çalıştı.
Parasız siyaset yapmak zordur.
Seçim kampanyası için yaklaşık 400 bin liralık bir bütçe öngörüldü.
Bu günlerde Manifaturacılar Odası Başkanı olmak isteyen Levent Tekin, seçimden yaklaşık üç ay önce “İyi bir abimiz var” diyerek daha önce siyaset tecrübesi olmayan Mustafa Tınaz ile Kürşat Engin Özcan’ı tanıştırdı.
*
Maddi gücü başkan adayı Özcan’dan daha iyi olan Tınaz, seçim sürecinin kasası rolünü üstlendi ve daha meclis üyeleri de belirlenmediği için ilk harcamalar olan 125 bin lirayı cebinden harcadı.
Meclis üyeleri belli olduktan sonra, onların da bütçeye destek vermeleri ile de ilk etapta yatırdığı paranın büyük kısmını geri aldı.
Kendisi de Belediye Meclis Üyesi adayı olduğu ve Başkanvekilliği görevi üstleneceği için payına düşen 30 bin lirayı da bağışladı.
Yani 160 bin nüfuslu büyük bir ilçede Başkanvekili olmanın bedeli 30 bin lira.
*
Seçim kazanılıp, görev dağılımı yapıldığında Mustafa Tınaz ve Soner Yelkovan söz verildiği gibi Başkanvekili oldu.
“İyi çocuk” Kürşat Engin Özcan, 5393 sayılı Belediye Kanununun Belediye Başkan Vekili başlıklı 40’ıncı maddesinde "Belediye başkanı izin, hastalık veya başka bir sebeple görev başında bulunmadığı hallerde, bu süre içinde kendisine vekalet etmek üzere, belediye meclisi üyeleri arasından birini başkan vekili olarak görevlendirir, başkan vekili, başkanın yetkilerine sahiptir" hükmüne yer verilmiş olmasına rağmen iyi niyet gösterip, kendisi görev başındayken de bazı birimlerin kontrol edilmesi görevini başkanvekillerine paylaştırdı.
Yani kanunen yetkileri olmadığı halde yetki verildi.
*
Film de aslında bundan sonra koptu.
İyi çocuk Kürşat Engin Özcan, Mustafa abisinin belediyenin kazanılması durumunda hangi müdürleri harcayıp, yerlerine kimleri getireceğinin hazırlığını yaptığını sanıyorum ki bilmiyordu.
Örneğin eşinin iki kuzeni de belediyeye ‘Müdür’ olarak alındı.
Yetkisiz yetkili Mustafa Tınaz, CHP ile yapılan mutabakat gereği Belediye Meclis Üyesi seçildikten sonra Başkan Yardımcılığı görevine atanan Kadir Mutlu’nun da seçimin hemen ardından istifasını alıyor ve cebinde taşıyordu.
Bu arada da “Benim yönetmediğim Belediye Başkanı bizden değildir” diye bir söylem geliştirip, İYİ partili meclis üyeleri, o dönem ki İlçe Başkanı Durmuş Kural ve CHP’nin içindeki muhalifleri yanına çekmeyi başardı.
*
Aldığı yetkilerle de “Bütün alım ve ihaleler bana sorulacak. Kürdan bile alınsa benim haberim olacak” diyerek müdür ve memurlar üzerinde baskı kurmaya başladı.
Artık belediyeyi yöneten oydu.
Nazilli sokaklarında “Mustafa Tınaz belediyeciliği” diye bir söylem bile gelişti.
Alınacak kürdanın bile kendisine sorulmasını isteyen Mustafa Tınaz, alımların hepsini kendisine yakın, tanıdık eş dost akraba ve çocukluk arkadaşlarından yapmaya başladı.
Mesela Koronavirüs sürecinde vatandaşa dağıtılacak maskeler, çocukluk arkadaşına ait firmadan 2 lira 80 kuruş, 2 lira 40 kuruş ve 2 lira 5 kuruştan alındı.
Aynı tarihte Aydın Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere birçok belediye 0,80 kuruştan maske alıyordu.
*
İpleri eline alan Tınaz, artık algı yönetimini de iyi yapması gerektiğini düşünerek, “Sağ tandanslı gazetecileri desteklemeliyiz” demeye başladı.
Kendisinin önceden tanıdığı, geçmişlerinde de abilerini satmakla ünlü kalemşörlerin belediye bütçesinden finanse edilmesi için elinden geleni yapmaya başladı.
*
Çok sevgili Genel Başkan Meral abla, bütün bunlar olurken ilçe kongresi öncesi yaşanan krizi biliyorsunuz.
Çünkü sizin müdahale etmeniz gerekmişti.
O nedenle bu konunun detaylarına girmeyeceğim.
Ancak o dönemde Başkan Özcan ile Belediye Başkanvekilleri arasında başlayan gerginliğin ulaştığı noktayı bilmeniz önem arz ediyor.
*
Mustafa Tınaz, Soner Yelkovan, Kadir Mutlu ve kendisine bazı işleri veren Mustafa abisinin sözünden çıkmayan Ali Gölgesiz kongrenin intikamını almak için bizzat siz ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde Türkiye’nin geleceğini oluşturmak için yaptığınız ittifakı parçalamak için hamleler yapmaya başladı.
“Belediyeden CHP’lileri temizleyeceğiz” sözü bunun örneğidir.
*
İttifakın gereği yapılan mutabakatı yok saymaya çalışan İYİ Parti’nin kötü adamları, Türkiye’nin geleceğini oluşturacak olan büyük resmini kendi bir dönemlik çıkarları uğruna heba etmeyi göze alarak hareket etmeye başladılar.
*
Meclis dengesini 3 (üç) üye değiştirebildiği için Başkan Özcan’a rest çekebildiler.
CHP İl Başkanı’na rest çekebildiler.
Örneğin, “Seni mecliste çalıştırtmayız” diyerek yaptıkları hamlelerin sonuncusu birkaç gün önce yaşandı ve Mustafa Tınaz, “Seni oynatmayız” diyerek Belediye Meclis Üyeleri’nin bulunduğu WhatsApp grubundan çıktı.
*
Geçmişte karı-koca MHP’de siyaset yapan Soner Yelkovan ile ilgili arzu ederseniz detaylı bilgi aktarabilirim.
MHP’nin belediyeyi yönettiği dönemde birkaç milyoncuk ihale aldıkları da herkesin bildiği bir şey.
Şimdi Başkanvekili olduğu İYİ Partili Belediye’de imar konularında yetkili olduğunu da eminim ki sorup öğrenebilirsiniz.
Bizzat getirdikleri müdürlerin istedikleri bazı işlere imza atmamaları ve Kürşat Engin Özcan ile hareket ettikleri için görevden alınmalarını istediğini de sorarsanız öğrenebilirsiniz.
Başkan Yardımcısı Kadir Mutlu’nun normalde devretmesi gereken görevini 9 bin lira maaştan vazgeçmek istememesi nedeniyle Soner Yelkovan’a başka hayal kurdurduğunu ve bu günlerde Yelkovan’ın Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde İmar Komisyonu Başkanı olmak için uğraştığını da sorarak öğrenebilirsiniz.
*
Kadir Mutlu demişken,
Daha ilk meclis toplantısında Büyükşehir Belediyesi ve Nazilli Belediyesi arasında kurduğu oyun ile Dallıca Mahallesi’ndeki ticari alan ile konut alanını nasıl değiştirttiğini bilmeyen yok.
İsabeyli Mahallesi’ndeki akaryakıt istasyonu olayı yine acayip.
Kira süresi dolan mevcut işletmenin sözleşmesini tekrar yenilememe kararı alan ve o alanı daha iyi kar getirecek bir yatırıma dönüştürmek isteyen Nazilli Belediyesi Hukuk Bürosu işletmeye yazı yazar.
İşletmeden gelen cevap şok etkisi yaratır.
Çünkü iki ay önce Kadir Mutlu imzası ile sözleşme uzatılmıştır bile.
Başkan Kürşat Engin Özcan’ın haberi olmadan hem de.
*
Yine Kadir Mutlu imzası ile yapılan bir icraat var ki evlere şenlik.
Eski Polis Okulu arazisine yapılacak olan Millet Bahçesi projesi için belediye onayı gerekmektedir.
Ancak Nazilli Belediyesi bu onayı vermeye istekli değildir.
Bir gün AK Parti Milletvekili Bekir Kuvvet Erim, Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan’ı arar ve teşekkür eder.
Başkan Özcan, “Hayırdır sayın vekilim teşekkür neden?” diye sorar.
Bekir Kuvvet Erim, “Millet Bahçesi’ne onay verdiğiniz için” der.
Başkanın haberi olmayan bu izin konusu araştırıldığında Emlak-istimlak birimleri kendisine bağlı olan Kadir Mutlu’nun imzaladığı evrak ortaya çıkar.
(Evrağa ulaşabilirsiniz)
*
Bir de asansör ihalesi var.
Onu da kendilerinden öğrenin.
*
Sayın Genel Başkan, biliyorum çok uzun oldu ama inanın kısaltmaya çalışıyorum.
Bugünlerde Kürşat Engin Özcan’ı istifa tehdidi ile sıkıştıran, ittifakı bozmak için çalışan, Aydın’ın Topuklu Efe’si Özlem Çerçioğlu hakkında sinkaflı cümleler kurup (şahitli) bozgunculuk yapan bu kişilerin Aydın’ın kanayan yarası Jeotermal firmalarıyla gizli görüşme yaptıklarını da öğrenmeniz gerekiyor.
*
Başkanvekilleri Mustafa Tınaz ve Soner Yelkovan ile Belediye Başkan Yardımcısı Kadir Mutlu, Nazilli’de kurulan bir jeotermal firmasının yetkilileriyle görüşme yaparak Nazilli Belediyespor’a destek talep ederler.
Bölgede açılacak olan kuyulara tepki gösterilmemesi koşuluyla kuyu başına 250 bin liralık destek sözü alırlar.
Bölgede 11 kuyu olduğu düşünülürse iyi para.
Hele bir de bu para kayıt dışı olacaksa daha iyi para.
İYİ Partili kurmaylar, durumu Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan’a aktarırlar.
Kürşat Engin Özcan, jeotermale karşı tavırlarının net olduğunu belirtmesi üzerine ısrar ederler.
Başkan Özcan, “Milletvekilimiz Aydın Adnan Sezgin’e sorun. Onu ikna ederseniz bakarız” der ve durumu Aydın Adnan Sezgin’e bildirir.
CHP İlçe Başkanı Serkan Sevim ve Başkan Kürşat Engin Özcan, İYİ Parti Milletvekili Aydın Adnan Sezgin ve CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün katıldığı bir organizasyon yaparak Jeotermal firmasının çalışmalarına tepki gösterir.
Bu durum gizli anlaşmayı yapmaya hazır olan kurmayların canını sıkar.
Ancak burada hemen bir hamle yaparlar ve kullanılmaya müsait kalemler hedef şaşırtıp, CHP Milletvekili Süleyman Bülbül’e saldırmaya başlar.
Sayın Bülbül de sanırım bu konuda size detaylı bilgi aktarır.
*
Sayın Genel Başkan, birçok kişi sizi ablası veya annesi gibi görüyor.
Her ailede ‘iyi evlatlar’ olduğu gibi ‘kötü’ evlatlar veya kardeşler olur.
Bugün size aktardığım bu bilgiler ve daha fazlası muhalefet partilerinde de arşivleniyor.
Yapılacak ilk seçimde karşınıza dosyalar çıkacak.
O gün çok geç kalmış olabilirsiniz.
Bu vatanı ve bu milleti en az sizin kadar seven biri olarak evinizin iyi çocuğunu ve ittifakınızın onurlu bireylerini koruyun.
İyiyi ve kötüyü kardeş bile olsalar birbirinden ayırın.
GÜNÜN FIKRASI
Temel asansöre binmiş ve başlamış beklemeye.
Bir müddet sonra Dursun girmiş asansöre.
Bakmış Temel bekliyor, o da başlamış beklemeye.
Bu arada biri daha binmiş ve merakla sormuş:
“Neden bekliyorsunuz?” diye.
Temel hemen cevap vermiş:
“Uşağum görmeymisun ha burda 4 kişiliktir yazayu”
GÜNÜN TESPİTİ
“..’iyi’ olmak yetmiyor bu devirde.. bir de ‘salak’ olmanı bekliyorlar..” BEN
“..hakkımda konuşmadan önce, hakkınızda bildiklerimi hatırlayın..” GÜNÜN SÖZÜ
“..sağ veya sol görüşlü olmak önemli değildir.. önemli olan ‘ileri’ görüşlü olmaktır..” KADINLAR ERKEKLER
"..erkeklerin 'odun' oluşu; kadınların tutunacak 'dal' arayışından, öküz oluşu da; bütün 'yükü' erkeğin taşımasındandır.."