İktidar çağrımızı duydu sanki 22 Mart 2020'den bu yana evlere kapanmış olan 65 yaş üstü insanlarımızın yürüme mesafesinde kontrollü olarak sokağa çıkmalarına ilk olarak geçtiğimiz hafta izin verdi.
İktidar bu arada 11 Mayıs 2020 Pazartesi’den itibaren de AVM’lerin yanı sıra kuaför ve berberlerin de yine kontrollü bir şekilde faaliyetlerini yürütmelerine izin verdi.
Ben yine ülkemizde yaşayan 12 milyon emeklimizin iktidar üzerinde siyasi baskı oluşturabilmek için partileşme sürecine girmeleri gerektiğini söylemekten vazgeçmeyeceğim. 12 milyon emekli şayet siyasi düşüncelerden sıyrılıp, sadece kendi ekmeğinin peşine düşerse 12 milyonda ailelerini düşünürsek zaten 24 milyon oyla iktidara oynar diye düşünüyorum. Zira siyasi iktidarlar çalışanlara da emeklilere de “Çok verirsek enflasyonu azdırırız.” gibi saçma bir gerekçeyle haklarını vermekten imtina ediyorlar.
Bugün Avrupalı turistlerden biliyoruz, insanlar Avrupa ülkelerinin çoğunda 65 yaşında emekli oluyorlar, ama o yaştan sonra devletlerinin sağladığı imkanlarla gelip ülkemizde haftalarca tatil yapabiliyorlar. Bugün bizi kıskanan Almanya’da ortalama emekli maaşı 1200 Euro, Hollanda’da en düşük emekli maaşı 1110 Euro, Belçika’da en düşük emekli maaşı ise 1123 Euro. Tabii 1 Euro'yu 7.73 lira ile çarptığınız zaman ortaya Türk Lirası ile 8.000-9.000 liralık emekli maaşları çıkıyor. Bizde çalışanlar bile bu maaşları alamıyor.
Ayrıca bu arada şayet ülkemiz kaynakları kamu vicdanına uyacak şekilde paylaştırılırsa emekli maaşı olarak bu rakamlar hayal değil bana göre. Eğer biz “Allah devlete millete zeval vermesin. Allah devletimizden razı olsun.” Deyip siyasilerin, yönetenlerin emekli maaşı olarak bizlere layık gördükleri faturalar+kuru ekmek parasına talim etmeye devam ederiz. Ama emekliler olarak kendi siyasi teşekkülümüzü oluşturursak kuru ekmek parasının yanında biraz da katık alacak, kim bilir belki de Avrupa’dan vazgeçtik en azından kendi ülkemizi gezebilecek maaşlara kavuşabiliriz. Tabii önce başaracağımıza inanmamız lazım diye düşünüyorum. Ülkemizdeki emekli sendikaları ve dernekleri şayet emekli haklarını sağlama konusunda gerçekten samimi iseler bu teklifimi bir değerlendirseler hayırlı olur diye düşünüyorum.
Covid-19 Salgını Konusunda Çabuk Gevşedik
Şahsen Türk Milleti olarak Covid-19 yeni tip koronavirüs salgın hastalığı konusunda henüz yeterince işin ciddiyetinin farkında olmadığımızı üzülerek görüyorum. Korkarım bunun faturasını ağır ödeyeceğiz. İktidar süreci ne kadar iyi yönettiğini göstermek için sanırım erken tarihli bir normalleşme sürecine kapı açtı. Bunu gören vatandaşlarımız hemen kafa tokuşturmaya başladılar. Oysa 1.5 metrelik sosyal mesafeyi ihlal etmenin 3.150 Lira cezası var bildiğim, henüz bu ceza iptal edilmedi. Nitekim Emniyet güçlerimiz de halk arasındaki kavga dövüş olaylarında taraflara sosyal mesafeyi ihlal ettikleri için 3.150 Lira ceza kesebiliyorlar.
Bu arada İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Aytun Çıray, 06 Mayıs 2020 tarihli Yeniçağ Gazetesi’nde yayınlanan habere göre Halk TV’de canlı yayınlanan programda an itibariyle Sağlık Bakanlığı’nın verilerinde 600 bin şüpheli vaka olduğunu, bu rakamların halka açıklanmadığını, an itibariyle İstanbul ve İzmir’de son defin rakamlarına ulaşılamadığını söylüyor.
Bu arada Avrupa’da İngiltere’den sonra Covid-19’a en çok kurban veren İtalyan araştırmacılar ise Korona’da ikinci dalganın çok daha ölümcül olacağını söylüyorlar.
Yine Yeniçağ Gazetesi’nin başarılı ve cesur yazarlarından Arslan Bulut, 06 Mayıs 2020 tarihli köşe yazısında “Koronavirüsü yok eden milli bir ürün geliştirildiğini ancak iktidarın bu araştırmalara izin vermediğini belirtiyor.” Bulut Yazısında ;”Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Avrupa Birliği Komisyonu öncülüğünde düzenlenen (Koronavirüs Küresel Mukabele Uluslar arası Taahhüt Etkinliği’ne video mesaj gönderdi. Erdoğan videoda özetle şöyle dedi; Virüsün ortadan kaldırılması için et etkili ilacın aşı olduğu görülüyor. Milli faaliyetlerimizin yanı sıra teşhis, tedavi ve aşı geliştirilmesi yönündeki küresel çabaları da destekliyoruz. Covid-19 Aşısı tüm insanlığın ortak malı olmalıdır. Değerlendirmeler akabinde tespit edeceğimiz meblağı ise 23 Mayıs’a kadar ilan edeceğiz.) dedi.
Bilindiği gibi dünyada aşı geliştirmeye çalışan çok sayıda merkez var. Türkiye bunlardan hangisini küresel merkez kabul edecek de ona göre katkıda bulunacak.
Türkiye aynı oranda katkıyı aşı üretimi için çalışan kendi kuruluşlarına da vermekte midir? Virüsün ortadan kaldırılması için en etkili ilacın aşı olduğu kabulü nereden çıktı. Bu sadece bir varsayım. Dünyada 7 milyar insan için aşı üreteceğini söyleyen bir tek insan var oda Bill Gates. Hatta iki doz üretileceğini bildirdi. Bu durumda 14 milyar aşıdan söz ediyor…..” Böyle devam ediyor Bulut yazısına. Önceki yazılarından birin dede Bulut Bill Gates’in aşı niyetine insanlara çip takmayı planladığını da yazmıştı.
Neticede toplamda 13 aileden oluşan ve Tevrat’a değil sonradan geliştirdikleri Talmud inancına sahip İsrailoğulları’na ait 13 aileden oluşan Dünya Elitleri’nin tüm dünya ülkelerinin toplam nüfusunu 500 milyona çekmeyi planladıkları nüfus planlaması projelerinin sadece biri olan kısırlaştırma projelerine hizmet etmek isteyenler istedikleri gibi sosyal mesafeyi ihlal edebilirler, maske takmayabilirler. Elbette “Hayır ve Şer Allah’tandır.” Elbette Allah’tan geldik, yine ona döneceğiz.” Ama Yüce Yaradan her kese akıl fikir vermiş. En azından ölümcül tehlikenin henüz farkında olmayan dostlara yegane önerimiz konuyu iyi okuyup araştırmalarıdır.
Şahsen eski huzurlu günlere döneceğimize olan inancımı ben çoktan kaybettim. Dünya Elitleri bu dünyadan göçmeden artık hep tedbirli yaşamak zorundayız. Çünkü hazırladıkları projelerle Şeytana hizmet eden bu vahşilerin küresel, insanlığı yok edici projelerine hizmet etmenin Yüce dinimiz İslamiyet’e, Peygamber Efendimize ve Yüce Yaradan’a ihanet olduğuna inanıyorum. Bundan sonra sorunsuz yaşamak istiyorsak 4 tedbiri elden bırakmayacağız, kimseyle tokalaşmayacağız, yani fiziksel temas olmayacak, maske takacağız, 1.5 metre sosyal mesafeyi koruyacağız ve günde belki 20 defa sabunla en az 20 saniye ellerimizi yıkayacağız. Tabii ellerimizi yüzümüze götürmeyeceğiz. Sonradan üzülmemek için. Unutulmamalıdır ki insan vücudunda kendisini 14 gün saklayabilen ve havadan bile bulaşabilen Covid-19 yeni tip koronavirüs adında çok sinsi bir düşman var karşımızda.
Selam ve saygılarımla.