Fazlasıyla kaderci bir toplum olduğumuz için her şeyi Allah’tan biliyoruz. Evet inançlarımıza göre “Hayır ve Şer Allah'tandır.” İtirazımız olamaz, ancak Yüce Allah her insana akıl da vermiş. Zarar görmemek için önce tedbirimizi alacağız, sonra Allah’a havale edeceğiz,yani Tevekkül edeceğiz.
Çevreme bakıyorum Covid-19 Yeni Koronavirüs’ten dünyada günde binlerce, ülkemizde ise günde ortalama 100 kişi hayatını kaybediyor. Ama görüyorum ki kimsenin aldırdığı, tehlikeyi ciddiye aldığı yok. Hatırlatıyorum,”Arkadaşım neden maske takmıyorsun?” diyorum, “Allah’tan gelen bir şey, vade yettiyse ölürüz.” diyor. Elbette Allah’tan gelen her şey başımızın üstünde. Ama soruyorum arkadaşlar, yaşamda günde binlerce insanın hayatına son veren bir hastalığa karşı tedbir almamak, uçurumdan atlamaktan ne kadar farklı. Yani biz kendimizi uçurumdan atacağız, sonra da “Allah böyle istedi.” diyeceğiz. Lütfen daha dikkatli olalım, sosyal mesafeye dikkat edelim en az 1.5 metre, kimseyle tokalaşmayalım, kimseye sarılmayalım, maskesiz gezmeyelim, ne yapalım edelim bir şekilde maske ihtiyacımızı giderelim, şayet maske bulamıyorsak eşarpla başımızın çaresine bakalım, tedbirimizi alalım, sonra tevekkül edelim.
Dün akşam itibariyle Kuyucak’ta Covid-19 konusunda pozitif vaka yoktu, ”İnşallah olmaz” diyorum. Ancak çevremde bu konuda duyarsızlıkları görünce Allah korusun canımız çok yanabilir diye endişeleniyorum.
Birde şu varsayım var. Rotsihld, Rockefeller gibi çoğunluğunu İsrailoğulları’ndan 13 aileden oluşan Dünya Elitlerinin günümüzde 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunu 500 milyona çekmek amacıyla başlatmış oldukları nüfus planlamasının gündemde olduğu varsayılıyor. Yani bu virüs Dünya nüfusunu azaltmak için laboratuvar ortamında üretilmiş.
Aslında fotoğrafın büyüğüne baktığınız zaman dünyada gıda sektörü yukarıda sözünü ettiğim ailelerin ortağı olduğu 5-6 adet şirketin elinde, ilaç sektörü, silah sektörü, teknoloji sektörü keza yine aynı şahısların kontrolünde. Sadece bunlar değil, Dünya Sağlık Örgütü, IMF, NATO ve benzeri uluslar arası örgütlerin hemen tamamı bu ailelerin kontrolünde.
Nüfus planlaması hedefleri doğrultusunda GDO’lu (Yani genetiği değiştirilmiş) gıdalarla, yani hormonlu gıdalarla sadece bizde değil dünyanın bir çok ülkesinde önce insanları hasta ediyorlar, sonra da kısırlaştırıcı yan etkisi bulunan ilaçlarla tedavi ediyorlar.
Aslında her insan doğduğunda 140 yıl yaşayacak şekilde doğuyor, ancak özellikle aldığımız gıdalar ve hayat kavgası genelde ömrümüzü yarıya indiriyor. Vücudumuz doğal gıdalarla beslendiği zaman kendi kendini tedavi yeteneğine sahip, ancak GDO’lu gıdalar vücuda girdiği zaman vücudun savunma mekanizmaları iflas ediyor ve peşinden Alzheimer, Parkinson, Koah, Şeker, Kanser gibi daha aklımıza gelmeyen bir sürü hastalık oluşuyor bünyemizde.
Bu dönemde ölenlerin adı bile okunmuyor. Hepimizin uğruna hayatımızı feda edebileceğimiz bir takım değerlerimiz vardır. Vatan için, namus için ekmeğimiz için hayatımızı ortaya rahatlıkla koyabiliriz. Ancak dünyayı yönettiğini zanneden 3-5 Yahudi hoşnut olsun diye Covid-19 dan ölmek bence pisi pisine ölmektir. Adımız bile okunmuyor, sadece sayı olarak geçiyoruz. “Şu kadar test yapıldı, şu kadar pozitif vaka var, şu kadar entübe hasta, şu kadar da vefat var” Ölenlerin isimleri okunuyor mu? Okunmuyor tabii ki.
Eskiden “Cenazende 3 saf cemaat olsa yeter.” derlerdi. Şimdi cenaze namazın kılınıyor mu o bile belli değil. Lütfen biraz daha dikkatli olalım, kimsenin bize mikrop bulaştırmasına izin vermeyelim, bizde kimseye mikrop bulaştırmayalım. Limonlu sıcak su ile, sıcak karanfilli su ile yada başka yöntemlerle vücudumuza bağışıklık kazandıralım.
Bu arada teknolojiyi yani akıllı cep telefonlarını da biraz daha dikkatli kullanmamız gerekiyor. Akıllı cep telefonlarının en az sigara kadar sağlığımıza zararlı olduğunun kaçımız farkındayız. Bu arada yurdumuza yeni yeni girmekte olan 5G ile ilgili olarak ta bazı soru işaretleri var. 5G'nin yaymış olduğu radyasyonun insanlarda Alzheimer hastalığına sebep olduğu, ayrıca toplu kuş ve arı ölümlerine sebep olduğu yönünde bir takım iddialar var. 2G'nin 3 frekansı olduğu, 3G ve 4G'nin 4 er frekansı olduğu, 5G'nin ise 3 bin frekansı olduğu belirtiliyor bazı kaynaklarda.” Aslında 5G'nin isminin 297G olması gerektiğini” öne sürenler var.
Bu arada toplu arı ölümlerine çok dikkat etmemiz gerekiyor. Zira dünyada arı nesli tükenirse insanoğlu ancak 4 yıl yaşayabilir. 4 yıl sonra insanlıkta biter arısız dünyada. Ben demiyorum, bilim insanları böyle söylüyor.
Tüm bunlara ilaveten Şeytanın Askeri olmuş Dünya Elitlerinin ellerindeki Harp Teknolojisine bakıyorum ve “Allah'ım beterinden korusun.” Diye dua ediyorum. Zira adamlar Atmosferin İyonosfer tabakasına radyo dalgaları göndererek deprem oluşumunu sağlayabiliyorlar.
İşte bu nedenle diyorum ki bizde tez zamanda hem savunma sanayimizi hem de teknolojimizi zirveye taşımak zorundayız. Tabii bunun için önce özgür bir ortam ve üretim ekonomisinin gerçekleşmesi gerekiyor. Bu gün insanlığın ve İslam Dünyasının içinde bulunduğu Yahudi Zulmünden kurtulmanın yegane yolu önce kendi aramızda hoş görü ortamını geliştirip birliği ve bütünlüğü sağlamak ve tam bağımsız olmaktan geçiyor. Sonrası gelir zaten kendiliğinden.
Keşke yapabilseydik. Keşke işin başında bu virüs ülkemize ilk geldiğinde 15 günlük bir sokağa çıkma yasağı uygulayabilseydik, sanırım şimdi çok daha farklı bir noktada olurduk. Keşke Umre’den dönen vatandaşlarımızın tamamına ilk baştan itibaren karantina uygulayabilseydik. Keşke Suriye’den, İran’dan, Irak’tan ve başka ülkelerden karayoluyla, deniz yoluyla,hava yoluyla gelen her kişiye önce test yapıp, karantina uygulayıp sonra içeri buyur etseydik. Keşke gelişmiş ülkelerin yaptıkları gibi ekonominin sadece yüzde 49’unu özelleştirip,yüzde 51’ini devletin elinde bıraksaydık şimdi devlet olarak elimiz çok daha güçlü olurdu. Keşke...
Selam ve Saygılarımla.